|
|
|
|
Geçenlerde sütunumu bir açıklamaya ayırmıştım. Araya, maçların yorumları girince, cevap verme konusu ise bugüne sarktı. Şimdi, hakkım olan sütunumda, cevap hakkımı kullanıyorum. Efendim, bilindiği gibi, büyük atlet Cahit Önel ile ilgili bir yazı yayınlamıştım. Bu yazıda, merhumun ölüm yıldönümü nedeniyle ortaya çıkan, "vefasızlıktan" bahsetmiştim. Bunun üzerine Gençlik ve Spor Genel Müdürü'nce fakslanan, Yazı İşleri Müdürümüz tarafından bana gönderilen bir açıklama aldım. Ben de, bu açıklamanın, yazara, bu olmazsa Spor Müdürüne gönderilmesinin daha şık olabileceğini dile getirdim. Aba altından sopa gösterildiğini, bu konuda da "Hodri meydan" demiştim. Bu sözümün bugün değil, yarın da arkasında olacağım. Bu böyle biline... Yazımda Cahit Önel'in Zincirlikuyu'daki mezarının iki saatlik aranması sonunda çalı, çırpıların arasında ancak bulunabildiğini yazmıştım. 32 yıl evvel vefat eden merhumun bu şekilde anılmasını yadırgadığımı, bu konuda ihmalleri görülenleri de "vefasızlıkla" suçlamıştım. Anma törenine gelenleri yazmama rağmen, bilhassa 17 yıl formasını giydiği G.Saray kulübünün "vefasızlığını" öne çıkartmıştım. Bu yazılanlarda bir yanlışlık yoktu. Üstelik kendileri 3 yıldan beri Teşkilatın tepesindeydi. Demek ki, son 3 yıldır merhumun mezarının yeri ziyaret edilmiyordu. Ben bunu vurgulamıştım. 3 yıl öncesindekilerin vefasızlığını da kınamıştım. Ancak... Spor Teşkilatı'nın başındaki zat, işi gücü bırakıp, Teşkilata yarım ayakkabı ile gelip, şimdilerde altın çerçeveli gözlükle gezenin kim olduğunun isminin verilmesini de istiyor. Doğrusu merak ettim. Bu konuda, o ismi verecek kadar alnımda "aptal mı" yazıyor, acaba... Çok merak ediyorsa, çevresindekilere sorsun ve öğrensin. Zira, bu teşkilata sadece yarım ayakkabı ile değil, sivri ve yumurta topuklu ayakkabı ile gelenin kim olduğunu onlar benden daha iyi bilecek. Ama, Güray Soysal o kişinin adını verecek, o da eline geçen koz ile başka kapılara gidecek. Yok ya... Bunca yıllık spor adamlığımda, çok Genel Müdür ve Bakan gördüm. Sayılarını unuttum bile. Zira, öylesine "vefasız" ve spor işinden "anlamayanları" o kadar çok gördüm ki, sayılarınıb ile hatırlamakta zorlanıyorum. Evet, konumuz "vefa" olduğuna göre, birkaç "vefasızlığı" da ben öne süreyim de kimin "vefalı", kimin "vefasız" olduğunu anlayalım... 21 Ekim'de Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi spora hizmeti geçen üç kişiye ödül verecek. Bu kişiler, ilk Spor Bakanı İsmet Sezgin, futbolumuzun duayenlerinden İbrahim Onuk ve 3 kez Genel Müdürlük makamına oturan Tevfik Sarpkaya... TMOK, bu üç spor adamına ödül verme konusunda 15 kişilik Yönetim Kurulu'ndan karar çıkardı. Ama, bu kararın altında 14 imza yer alırken, bir kişi, sadece Tevfik Sarpkaya'ya ödül verilmesini istemedi. O kişinin kim olduğunu merak ediyorsanız, TMOK'tan bu yazının fotokopisini isteyebilirsiniz. Bu kararı gördüğünüzde, bir dönem Tevfik Sarpkaya'nın "şemsiyesinin" altına girmek için çırpınanların, bugün nasıl bir vefasızlık yaptığına kolayca şahit olacaksınız. Yetmedi mi? Devam ediyorum... Dünya Bisiklet Turu için Milli Takımımızı Belçika'ya "paramız yok" gerekçesiyle göndermeyenlerin, Konyalılara nasıl "vefalı" davrandıklarını öğrenebilirsiniz. Örneklerden daha isterseniz, onları dasıralayabilirim. Ama, o zata daha fazla değer vermek istemem. Bildiği ne ise, Allah yolunu açık etsin. Derler ki, incir ağacından oklava, darı unundan baklava olmaz. Bunu 41 yıllık meslek hayatımda çok gördüm. Onlar ise, bunun aksini gerçekleştirmenin çabası içindeler. Ama... Nafile... Zira, 3 Kasım'a şurada kaç gün kaldı ki!..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |