|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sürekli karamsar bir tablo çizer, hayatımızın sanki sona erdiği bir "kara gün" olarak olaylara bakardık... İstedim ki, bugün sizlere "umut dolu" bir yazı yazayım: Bu "umut dolu yazı" için, STAR'da süren bir "agresif tartışma" bile gözardı edilir. Sanki "Baba"daki "Karleone Ailesi"nin düzenine karşı, halkın ve Hakk'ın hakim olması için, iki parti liderinin bir araya gelip, bir olgun tartışma yapmaları, beklediğimiz, umudumuz ve geleceğimiz bakımından gelecek nesillere bir "yeni çağ mesajı" gibi geldi bize... Hele iki liderin de "simitçi çocuk" günlerini anarak bir taban ortaklığında karar kılmaları, "tok açın halinden bilmez" felsefesine yeni bir boyut kazandırmıştır. Biri Karadenizli, öteki Akdenizli... Birinin denizi tuzlu, ötekinin denizi dalgalı ve fırtınalı... Koyu bir deniz ile, Aklı bir denizden gelenler, iki boğazın birleştiği, dünya kenti, İstanbul'da buluşmaları, herhalde, diğer partilere, dostluk, barış ve hoşgörü ile, nasıl bir siyasal çıkışı yakalayacaklarını gösterdiler: Star'da, "Mahallenin Muhtarları" gibi, düzeni düzensiz bir hale getirme gayretinde, iki ayrı partiden olduğunu ve karşı karşıya geldiklerinde birbirine "sataşan" bir Şahin ile Başeğmez'in, birkaç yıl öncesine kadar "bir partide" Millî Görüş çizgisinde siyaset yaptıklarını unuturcasına, el-aleme sataşmak için fırsat vermelerini yadırgamak bir yana, CHP ile AK Parti liderlerinin, bir araya gelmeleri ile, ortaya koydukları seviyeli tartışma, gelecek için bir umut olacaksa, bunun neden kaynaklandığını da bilmek gerekir! Sayın Baykal'a biz de yıllarca saldırıp, politik "çıkar" için hamle üstüne hamle yapmıştık. Amma, Ecevit'in terk ettiği CHP'yi, zaman zaman sırtlayan Baykal, hapse girmiş, siyasetten men edilmiş, CHP'nin seçimi kaybetmesiyle, siyasetten ayrılmayıp, genel başkanlığı bırakıp bir köşeye çekilmiş... Gel zaman git zaman, el aman, of amanaman diye diye son olarak da gelip CHP'nin genel başkanı oldu. Sosyal demokratlar, iflasa giderken, altı oklu CHP'ye "kendine has sosyal demokrat" kimliğini kazandırıp, XXI. yüzyılda ilk seçimde, CHP'yi iktidar alternatifi haline getirmiştir... Bunun yanında, AK Parti ile, liderliğini tescil eden R.T.Erdoğan'ın da çizgisi Baykal'dan farksızdır: MSP zamanında, gençlik kolları başkanlığı yaparak 20 yaşında siyasetin içine girmiştir. 12 Eylül'ü gördü, partisi kapatıldı. Askerlik yaptı/Hastal'da... RP'li oldu. Beyoğlu Belediye başkan adayı oldu. Seçimi, sandıkta değil, sayımda kaybetti. Hakkını ararken, tutuklandı. Sonra ikinci bölgeden milletvekili adayı oldu. Kaderin sevki ile Eyüp ve G.Osmanpaşa'da aldığı tercihli oy çokluğuna rağmen, Bayrampaşa'da geçildiği için, "mazbatası" iptal edildi. 91'den sonra ise, trendi yükseldi: Belde-i Tayyibe'ye "başkan" oldu. Tek başına "Hızır Bey"in yanında oldu ve Kemerlerin karşısında "Hazır Bey" olarak hizmete koştu. Bir dörtlük ile Siirt'ten talihi ters döndü ve "mahpese" girdi. Amma, öyle oldu ki, kader arkadaşları kadar, eski siyasal rakiblerinden pekçoğu yanına gelip, bir parti kurdu! Artık lamba ve fener devri bitmişti: Türkiye köylere varıncaya kadar, yaylak ve mezralar bile aydınlatılacaktı. Bu söylemlere kendini kaptıran milyonlarca seçmen, bir çırpıda R.T.Erdoğan'ı, "halk kahramanı" yapmış oldu! Dün akşam, bu durum ile baktık, iki liderin söylem ve tavırlarına.. Ringe çıkmış iki boksör veya, birbirine el-ense çeken iki serbest güreşçi... Ama bunu, biraz daha ileriye çekersek, bir Baykal, sosyal demokratlara özenip, Marksist yapılanmaya isyan bayrağını açan bir Gdansklı gemi işçisi Leh Valessa'ya benzerken; R.T.Erdoğan'ı da, yirmi beş yıl vahşi kapitalizmin hüküm sürdüğü Güney Afrika Cumhuriyeti hapishanelerinde "hapis hayatı" yaşayan Mandela'yı çağrıştırır bir görüntü içinde gördük! Birilerinin itikleyerek veya birkaç kişinin ihtiras ve inadı ile ne lider üretilir veya ne de liderler, toplum dışına atılıp, unutulmaya terk edilebilir. İstendiği kadar, "devre dışı" kalmada bir inat ve direnç gösterile dursun, milletin özlem ve kederlerine çare üretenler ve bu yolda umut olanlar, baharda toprağı çatlayıp, yerden biten fidanlar gibi, her baharda yeşeren topraklar gibi bu ülkede bir yeni seçimde, bir umut ve stres atma günlerinin yaklaştığını, iki liderin tartışmasında görüp umutlandık! Artık ülkenin saadet ve selameti için, aydınlık geleceğimize umutla bakmanın tad ve hazzını duymak, umutla geleceğe bakan bir nesille, yeni bir çağa damgayı vuracak bir nesil yetiştirmekte, yetişkinlik örnek tavırlar sergilemek sorumluluğundadırlar! Bu bağlamda, bütün partilere, iyi niyet heyetlerine ve genç siyasilere başarılar dileyelim!.. Bizden yazması!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |