|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Çocuk şairleri danseden örümceğe benzer. Bu yüzden de yaman bir talihleri olmuştur. Farkında oldukları poetik tuzak yanında, genellemeci eleştiri tuzaklarına düşmekten de kurtulamazlar. Genellemeci eleştiri tuzaklarının en temel nedeni ise çocuk öznenin şairi olmaları. Bu yüzden çocukta kendini açıklayan her çocuk şairi dıştan ve içten kuşatılmışlığı yoğun biçimde yaşar. Aslında bu yalnızca çocuk şairlerinin açmazı da değildir. Çocukla ilgili bütün edebiyat ve sanat alanları ile iç içe olan yazar ve sanatçıların devraldığı küçümsenme mirası, her çağda içerik değiştirse de yaşanan bir çocuk gerçeğidir." Mustafa Ruhi Şirin, II. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları için hazırladığı konuşma metninde, gerçekten de her zaman hafife alınan, dudak bükülen ve yer yer alay konusu edilen "çocuk özneye yönelik şiir"in ve "şair"inin oldum olası makûs tarihini/talihini bu sözlerle tespit ediyor ve söz konusu durumu/tutumu zımnen kınıyordu. "Şair, çocuk, şiir ve poetik cesaret" başlıklı bu çalışmanın, gerek içeriği ve ortaya koyduğu tanımlamaları, gerek edebî anlamı ve açılımları, gerekse çocuk dünyasına ilişkin bilgi/tecrübe yüklü bakışı itibariyle, doğrusu benim için aydınlatıcı bir işlev taşıdığını belirtmeliyim. Yazısında, konuyla ilgili yapılaşmalar bağlamında tarihsel süreçleri irdeleyen Şirin; meselenin esasının (çocuk özne-şiir) poetik yaklaşımlarla ilintili olduğu kadar, çocuğun ve çocukluğun ontolojik bütünlüğünü kavramakla/tanımakla da alâkalı olduğunu kaydediyor: "İyi şiirde olması gereken anlam katları çocuğa yazılacak şiirde de gereklidir. Anlam katları çocuğa göre olan şiir, şiiri çocuğa indirgeme ustası olan şairin gerçekleştirebileceği şiirdir. Bir şiirin anlam katlarının çocuğa göre olabilmesini ise şairin çocuk duygusu ve çocuk bakışı belirler. Şair, kendi çocuk bakışından bir felsefe kurabildiği oranda çocuk felsefesi olan bir şair olmayı hak eder. İçindeki çocuğu yaşatmayı başaramayan bir şair çocuk şairi olamaz." Şirin, "Çocuk şiiri" türü nitelemelerin in-estetik olduğunu ileri sürerek, yeni bir dünya oluşturmak noktasında, "çocuk şairi" adına, kendi ifadesiyle 'Çocuk dili'ne özel vurgu yapıyor. "Çocuk şairi" kavramını hak etmenin ayırıcı nitelikleri şu iki temel yönde odaklanıyor şaire göre: "Bir yandan çocuk'ta kendini gerçekleştirirken diğer yandan kendini de çocuk'ta açıklar çocuk şairleri." Bunu başarmanın maharet isteyen bir iş olduğu ortada. Zira, "Şiiri çocuğa göreleştirmek, muhayyilesi içe bakan şairlerin başarabileceği bir şiir tutumudur. İçe bakışı gerçekleştiremeyen şairin şiiri, çocukla uyumu sağlayamayan akordsuz bir şiirdir. Çocuk şairi ise şiirini çocuğa göreleştirirken akordsuz sesleri düzene koyduğu gibi çocuk saatinin hangi ritimde çalıştığını da bilen şairdir." Sanıyorum, burada sözü edilen "göreleştirmek" hususu, şiir bakımından, estetik bağlamda çeşitli sorunları içinde barındırıyor. Anladığım kadarıyla ve ideal ölçülerde, "sahih şiir" ile "...göre şiir" arasındaki estetik dengeyi iyi kurmak gerekiyor. "Şair, çocuğu yazarken, kendini yazar ve içindeki çocuğa yazdıklarını onaylattıktan sonra şiirini çocukluk sarnıcından çıkarır. Sözcükler sözlükteki anlamından uzaklaşmış ve çocuk sözlüğünün katına yükselmiştir artık. Ne çocuğu ne de dünyayı açıklar bu şiir. Yeni bir dünya sunar. Çocuğu şiire alıştırır." Mustafa Ruhi Şirin, değerlendirmesinin sonunda, çocuk şairleri için iki handikapın varlığından söz ederek, bu tuzağa düşmemeleri konusunda onları uyarıyor: "Pedagojik ve politik söylem"! Ben de, yukarıda özetlemeye çalıştığım yaklaşımlar ışığında, elime yeni ulaşan ve Mustafa Ruhi Şirin'in toplu şiirlerini içeren "Yıldız Sayan Ağaç" (İz yay., Haziran 2002, 208 say.) adlı kitabını, bir de bu gözle okumak istiyorum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |