T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

R Ö P O R T A J
Hacı Bektaş'ı şarap markası yaptılar

ALEVİ toplumunu gerçek İslam'ın gerekleri doğrultusunda eğitemiyoruz. Birçok zararlı akımlar, bar bataklıkları.. Son bir yılda Alevi köylerine 150 bin İncil dağıtıldı. Cehalet sonunda, Hacı Bektaş-ı Veli markalı şarap üretmeye kadar vardı.

Aleviliği anlamakta her zaman sorun çıkıyor. Alevi kimliğinin sınırları da herkesin anlayabileceği netlikte ortaya konamıyor. Bazen başka dinlerin, bazen de ideolojilerin izleri bu tanıma karışıyor. Siz Alevi kimliğini nasıl tanımlıyorsunuz?

Son yıllarda Alevilik önemli bir tartışma konusu haline geldi. Bu sevindiricidir. . Eskiden, yüzyıl öncesine kadar bu kadar İslam dışına itilmişlik, yok sayılmışlık sözkonusu değildi. Çünkü, o zaman yani Osmanlı döneminde, hemen her yörede ilim adamı yetiştiren dergahlar, medreseler vardı. Bugün ise, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri'nin, "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır" vecizesine uygun bir eğitim eksikliği vardır. Alevi toplumunun inanç önderi yetiştirecek kuruluşu ve önderi yoktur. 1925'te hepsi kapatılmıştır. Dergahlar, tekkeler... Ve yerine de bir şey açılmamıştır. Bu olmayınca da 77 yıldan beri Alevi toplumunun İslam'daki yerini, değerlerini öğretecek hiçbir yer yoktur. Gelenek de kopukluğa uğradı. Bunun sonucu olarak ideolojiler bu boşluğun yerini doldurmaya başlamıştır. Alevilik denince, solculuk, İslam dışılık, yaşam biçimi ya da Anadolu Aleviliği ayrı bir din gibi anlaşılıyor. Ya da saz, bağlama Alevilik inancının yerine geçiyor. Koskoca Başbakan bile Aleviler'in isteklerini karşılamak adına okullarda bağlama dersi koydurulacağını söylüyor.

Haklı olabilirsiniz ama bu, Aleviliğin tanımındaki sorunu ortadan kaldırmıyor yine de...

Şimdi üç ayrı görüş hakim. Bir kısmı, Hacı Bektaş, Pir Sultan dernekleri gibi Aleviliği tamamen İslam dışına iten anlayış. Diğer grup Cem Vakfı. Onlar da Şamanizm'den, İslam'dan, Hıristiyanlık'tan alınmış değerlerle Anadolu Aleviliği'ni üretti. "Biz ayrı bir diniz" demeye getiriyorlar. Ve biz varız. Dünya Ehl-i Beyt Vakfı olarak, Allah'a, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v), Kur'an-ı Kerim'e, sünnete ve Ehl-i Beyt'e inanan öz be öz Müslümanlığa bağlıyız. İslamiyet'in bütün değerlerine bağlıyız. Alevi kimliğini ilk kez doğru olarak biz ortaya koyduk. Bunun bir sonucu olarak diğer Ehl-i Sünnet kesiminden kardeşlerimizle de yakınlaştık. Şimdi artık hepsi, "Alevilik sizin ortaya koyduğunuz gibiyse hepimiz Aleviyiz" diyorlar. Ulema bile bunu söylüyor. Hatta, Diyanet İşleri Başkanı da "bu kimlik tanımı hepimizin kimliğidir" dedi.

Bu tanımdan nasıl bir dini yaşantı manzarası ortaya çıkıyor?

Önce inanç kimliğinin doğru bilinmesi önemlidir. İbadetini az yapmış, çok yapmış, teferruat düzeyinde bazı farklılıklar olmuş... Biz bunlara inmiyoruz. Aslolan itikattır. Ama hem bunda hem de amelde sorunlar var maalesef... Bugün bütün Alevi toplumu "İmam Cafer-i Sadık Hazretleri'ne tâbiyiz" diyor. Ama hem Alevi toplumu İmam Cafer-i Sadık'ı tanımıyor hem de Sünniler aslında onun içtihatlarının İmam-ı Azam'la aynı olduğunu bilmiyor..

Şimdi, her "Sünni" Müslüman'ın ibadet haritası var. Namaz, oruç, hac vs. Bunun, kendine"Alevi" diyen kişideki karşılığı nedir?

Alevi asla bunun dışında değildir. Doğru olan da bu tür bir yaşantıdır ve Alevilik'te bunun fazlası da vardır. Hatta, sadece İslam'ı dört duvar arasına sıkıştırmadan, kültürüyle, halk motifleriyle daha geniş ve zengin olarak yaşamak vardır.

Aman sakın, " insanları sevmek ibadetten daha önemli" demeyin. Kur'an-ı Kerim'in hepimizin önüne koyduğu bir koordinat var. İbadetin bir başka şeyle yer değiştirebilmesi, sözgelimi namazın insanları sevmekle ikame edilmesi mümkün mü?

Hayır hayır... İslam'ın tüm emirleri önemlidir. Kur'an-ı Kerim'in bazı emirlerini kabul edip bazılarını yok saymak sözkonusu olamaz. Bütün Müslümanlar'ın Kur'an-ı Kerim'de birleşmesi, olduğu gibi ona tâbi olması gerekiyor. Temel kaynağımız Kur'an'dır. Bundan sonra, Ehl-i Beyt'i de seviyoruz. İnancımızın bu çizgiye dayanmasını istiyoruz.

Hanefiliğin, Şafiliğin kaynaklarını biliyoruz. Bir Alevi'nin gündelik hayatını düzenleyen mezhep öğretisi ve kaynağı nedir?

Sorun şu. İmam Cafer-i Sadık'ın öğretisi ve içtihadı bilinmiyor. Bunu aşmamız lazım. Mesela cemevleri çok ama, hiçbirinde Alevi toplumuna önderlik edecek, öğretecek din alimi yok. İsteğimiz önce, enstitülerimizin, üniversitelerimizin açılmasıdır. Okullarda en azından neden Alevilik anlatılmıyor...

Cumhuriyet ideolojisini Sünniliğe yakın mı buluyorsunuz?

Başlangıçta, Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile kapılara kilit vurulurken ayırım yapılmadan hepsi yasaklandı. Ama, 1927'de Diyanet İşleri Başkanlığı önce genel hizmet amacıyla kurulmasına rağmen sonradan tek bir mezhep temeli üzerine oturtuldu. Böylece, devlet eliyle bölücülük, devlet eliyle İslam'ın arasına duvar örüldü. Bugün, Alevi toplumunun tehlikelerle karşı karşıya bulunmasının nedeni de budur? Alevilik, ateizm baskısı altında bulunuyor. Bu anlayış oldukça yaygın maalesef. Alabildiğince gelişmiş durumda. Birçok zararlı akımlar, bar bataklıkları... Bakın, son bir yılda Alevi köylerine 150 bin lüks, deri kaplı İncil dağıtılmıştır. Misyonerlik faaliyeti yürütülüyor. Alevi gençler Hıristiyanlığa yöneltiliyor. Yoksulluk ve eğitimsizlik boşluğu büyütüyor. Boşluk da farklı güçler tarafından dolduruluyor.

Bu Alevi nüfusu da çok tartışmalı. Herkes kendini tarif ederken bol keseden rakam söylüyor. 20 -25 milyon Alevi var mı gerçekten?

Bunu ölçmek zor değil. Türkiye'yi il il, köy köy ele aldığınızda bu anlaşılır. Devlet de biliyor. Bence toplam rakam 20 milyondan aşağı değil.

Aleviliğin nüfus kağıtlarında yazılmasını ister misiniz?

Ayrı bir din değil ki yazılsın. Mezheplerin de ayrıca yazılmasına gerek yok. Mezhep yazmaya kalktığınızda ayırım olur. Ölçü yok ki 102 mezhep sayılıyor.

Kendi cemaatinize Hz.Ali sevgisinin sınırlarını anlatmak isterseniz ne söylersiniz?

Peygamber Efendimiz'in, hem Hz. Ali'ye hem de Ehl-i Beyt'e yönelik hadisleri ortada. Ama, hiçbir sevgi, Peygamber Efendimiz'e olan sevgiden büyük olamaz. Ölçü budur. O'nu Peygamber Efendimiz'den ayırmak ya da üstün görmek yanlıştır. O'nu sevmek Hz. Ali'nin ibadet şeklini, İslam çizgisini öğrenmek ve uygulamakla olur. Salt sevgi yeterli değil. Herkes seviyor ama kim olduğunu bilmiyorlar bile. Hacı Bektaş-ı Veli de öyle, o da bilinmiyor. Adamlar öyle şeyler yapmışlar ki. Şarabın üzerine Hacı Bektaş-ı Veli adını yazmışlar, olmuş Hacı Bektaş şarabı. Bu da gösteriyor ki Aleviliğin doğru dürüst eğitilmesi artık ertelenemez bir zorunluluktur. İnançlar devlet bünyesi içinden çıkarılmalı ve her inanç kesimi kendi ibadetini ve eğitimini bağımsız bir şekilde yapabilmeli.

Baykal samimi değil

Her seçim döneminde Alevi oylarının nereye gideceği tartışılır. Gerçekten birileri tepeden işaret verince, bütün oylar hep beraber bir partiye gidiyor mu?

Alevi oyları 1950-60 arasında Demokrat Parti'ye kaydı ama umulan fayda elde edilemedi. Daha sonra sağ-sol ideoloji ayırımı başladı ve Aleviler solda kaldı. Ben SHP'de üst düzeyde görevler yaptım ama 1990'lı yıllarda insanlara "solu terkedin" çağrısı yaptık. Çünkü, inançlı olduğumuz için saldırıya uğradık. Sol inançsız, İslam'sız Alevilik istiyor. 90'dan sonra soldaki bu blok çözüldü ama sağ partiler hâlâ bu toplumu kucaklayamıyorlar. Çünkü kendilerini aşamıyorlar. Bence çok büyük ilkellik içindeler ve bu ihmal onlar adına siyasi cehalettir. Azınlık cemaatlerin ayaklarına gidiyorlar ve temsilci istiyorlar. Aleviler'den bunu istemiyorlar. Bunun aksine davranan tek parti Fazilet Partisi oldu. Onlar gerçek Aleviliği ve bunun temsilciliğini parlamentoya taşımak istediler. Kime oy vereceğimizi tayin etmek için 11 Eylül'de aday listelerine bakacağız.

Ama her dönem parlamentoda çok sayıda Alevi kökenli milletvekili oldu...

Oldu ama hiçbirisinin bu konuyla ilgilisi yoktu. Bizim yapmak istediklerimizi bile açık açık engellemeye kalktılar. Mesela, geçen dönem bir vakıf kuruluşumuzu CHP'li iki milletvekili önlemeye çalışırken Metin Kalkan destek verdi ve vakıf kuruldu. Durum böyle işte. Seçim zamanı ortada herkes "dede" diye geziniyor. Dinle, bilgiyle ilgisi yok ama kendini böyle ilan etmiş. Ben de dedeyim ama böyle dedeliği reddediyorum. Dede olamazlar çünkü onları eğitecek bir mekanizma yok.

Bugünlerde Sayın Baykal sizin kesimin oylarına fazlasıyla yakın görünüyor. Bazı ideolojik ve katı Alevi unsurları da partiden atarak risk aldı aslında. Ne dersiniz oylar CHP'ye gider mi?

Baykal 30 yıllık arkadaşımdır ama kabul etmek lazım ki Aleviler konusunda samimi değildir. Tamam bazı unsurları tasfiye etti ama bugüne kadar hiçbir şey yapmamıştır. Başkaları da yapmamıştır sadece Baykal değil. Ama Baykal da Ecevit de oyları toplu halde aldıkları halde hiçbir şey yapmamışlardır. Bakın, biz kurultay yapıyoruz, ikisi de gelmiyor. Baykal ta Amerika'da Moon tarikatının toplantısına gidiyor. Ehl-i Beyt Kurultayı'na gelmiyor. DSP'li Kültür Bakanı de gelmiyor. Çünkü onlar inançsız, ateist, ideolojik Alevilik istiyorlar. Çünkü, inançlı ve İslam'la özdeş Alevilik solun işine yaramıyor.



 
Dindar Aleviliğin kanaat önderi
Fermani Altun Kahramanmaraş'ta doğdu ama nesli, Horasan erlerinden Seyyit Behrican'a dayanıyor. 1968'de çıkardığı Ehl-i Beyt gazetesi ile bugünkü mücadelesine başladı. 12 Mart'ta bu gazete kapatıldı. 1980'den sonra SHP'de görev aldı, birçok önemli görevde bulundu. O dönemde Tercüman gazetesinde yazılar yazdı. Kendisine "satıldı" denmesinden korktuğu için Özal'ın kuruculuk teklifini reddetti. 20 yıldan beri ihracatla ve uluslararası ekonomiyle ilgileniyor. Bugün başkanı olduğu Dünya Ehl-i Beyt Vakfı'nı kurarak gerçek Aleviliği tartışmaya açtı. Vakfın kurucuları arasında çok sayıda "Sünni" aydın ve bilim adamı da bulunuyor. Vakfın şu anda 132'si Türkiye'de, diğerleri yurt dışında olmak üzere 356 kuruluş üyesi bulunuyor. Vakıf üyeleri 90 ülkeye dağılmış durumda.
'Bizi, bin üçyüz yıldır girmediğimiz camiye mi sokacaksın' dediler
Neden, "Aleviler de beş vakit kılmalı, Ramazan orucunu tutmalı vs."gibi ibaretleri açıkça önermiyorsunuz. Cemaat içinde tepki görmekten mi korkuyorsunuz?
Ben buna inanıyorum. Ve bunları söylediğim için de Aleviler'i Sünnileştirme ithamıyla suçlanıyorum. Onun için ihtiyatlı hareket etme mecburiyetinde kalıyoruz. Aslında, 12 İmam'la ilgili kitap bastırdık. Orada herşey yazılı. Ayrıca, İmam-ı Cafer içtihadına uygun olarak ibadet yapan dünyada birçok Müslüman var. Yapılmıyorsa bu, bilgisizliktendir. Aniden üzerine gidemiyoruz. Benim için, "Biz bin üçyüz yıldan beri camiye girmedik. Fermani Altun mu bizi camiye sokacak" dediler. Çok zor bir davayı göğüslüyoruz. Şükür ki bütün dünya, Türkiye bu işe sahip çıktı. İbadetin bütün detaylarını yayınladığımız kitaplarda, toplantılarda ortaya koyuyoruz.
Sizin ve arkadaşlarınızın ibadet, namaz, cami yaklaşımı nedir?
Cuma namazlarına düzenli olarak gidiyoruz. Vakit namazları için de fırsat buldukça yine camiye gideriz.
Aleviler adına çalışan kuruluşlar devletten çoğu kez, "saz eğitimi"gibi folklorik taleplerde bulunuyorlar. Bu gerçekten acil ve gerekli bir şey midir?
Dedim ya işte bilgisizlik. Saz bir müzik aletidir ve hepimizin ortak kültürüdür. Dinle alakası yoktur. En yetkili bir Alevi kuruluşunun başkanı, hem de bir bilim adamı çıkıp, "bizim ibadetimiz sazdır" diyebiliyor. Anlayın siz gerisini... Sazı ibadet sayan anlayışı reddediyoruz. İbadetin ne olduğu İslam kaynaklarında açıkça bellidir.
2 Eylül 2002
Pazartesi
 
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED