|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye'nin yakın geleceğini biçimleyecek bir 24 saate giriliyor. Yarın saat 17:00'de partilerin aday listeleri Yüksek Seçim Kurulu'na teslim edilecek. Gerçi, listeler kesin halini alarak, 26 Eylül'de Resmi Gazete'de yayınlanacak ve listeler üzerinde o tarihten itibaren değişiklik yapılması söz konusu olamayacak ama 'ittifak girişimleri' açısından 'nihai tarih' yarın. Yani 11 Eylül-26 Eylül arası 'teknik'; önümüzdeki 24 saat ise 'siyasi' bakımdan bir anlam ifade ediyor. 3 Kasım'ın, çekişmeli ve sürprizlere açık bir seçim olacağı anlaşılıyor. 'Seçmen'in 'yeni yüzler' ve 'yenilik'ten yana olduğu şimdiden sezilebiliyor. Kemal Derviş'in CHP'ye kazandırdığı ivme ve Hatay'daki 'görkemli açılış', bu olgunun çarpıcı kanıtlarından biri. Hatta, MHP'nin önceki gün yaptırdığı 'eğilim yoklaması'nda 125 milletvekilinin sadece 25'inin –o da MHP barajı aşabilirse- seçilebilecek yerlere gelebildiği, MHP'li bakanların bile sapır sapır döküldüğüne bakılırsa, 'yeni' ve 'yenilik' arayışı, MHP'de dahi bir hayli ön planda. Ak Parti'ye yönelik toplum ilgisinin 'tepkisellik' unsuru kadar, 'geleneksel İslamcı siyaset'ten farklı bir 'kimlik profili'ne duyulan istekle ilgisi de, toplumun her kesiminde 'yeni' ve 'yenilik' arayışının gücüne işaret ediyor. Hal bu iken, 'Türkiye'nin dinamikleri'ni anlamamakta ısrar eden ve 'konvansiyonel bakış açısı'nı terketmeyen girişimler dikkati çekiyor. Bu 'Beyaz Türk' kökenli ve İstanbul'un bir bölüm 'medya tercihi'nin son hamlesinin, yarın saat 17:00'ye dek İsmail Cem'e CHP listelerinde yer bulma ve bunu sağlayabilmek için 'CHP-YTP ittifakı'nı gerçekleştirmek olduğu görülüyor. Bu çevrelerin bel bağladığı bu 'beyhude girişim', bir zamanlar 'mümkün olmadığı' iddiasını yaydıkları, mümkün olduktan sonra 'geleceği olmadığı'nı vurguladıkları ve 'Deniz Baykal'a husumet' üzerine inşa ettikleri cereyana dayanıyor. Bu cereyan, Deniz Baykal'a karşıtlık nedeniyle, Baykal-Derviş beraberliğine karşı çıkıyordu. Bunun, mümkün olmayacağını ileri sürüyordu. Mümkün olunca, bu sefer, bu beraberliğin geleceği olamayacağı üzerinde durmaya başladı. 'Deniz Baykal-Kemal Derviş beraberliği'nin siyasi yaşamımızın 'en yeni', 'en kayda değer' ve sandıklarının ötesinde 'sağlam' olduğunun Hatay'da kanıtlanmasıyla, CHP karşısında 'beyaz bayrak' çektiler. Son 'beyhude girişim', aslında, bunun göstergesi. Aynı 'çevreler', yıllardır ve özellikle Deniz Baykal'ın 30 Eylül 2000'de partinin başına geri dönmesinden bu yana, CHP'ye ve Baykal'a bir 'insafsız haber ambargosu' uygulamışlardı. CHP ve Baykal, adeta, yok sayılmışlardı. 'Kemal Derviş faktörü' siyasetin önemli bir 'dinamiği' olarak ortaya çıktığı vakit, sanal bir 'troyka' sözcüğüyle bayram havası içine girmişler ve YTP'nin kuruluşunu desteklemişlerdi. 'Tabu' olan Kemal Derviş'in CHP'ye katılmasıydı. Derviş'in YTP'ye gitmeyeceği ve CHP'ye katılacağı belli olduktan sonra ise, birdenbire Derviş'in 'güvenilmezliği' kampanyasına yüklendiler. YTP'den umutlarını hala kesmemişlerdi. Derviş'in 'güvenilmezliği'ne paralel olarak, 'Baykal'la olmaz' ve 'Baykal, Derviş'i yiyecek' kampanyasına yüklendiler. Son iki haftalık dönem, bu kampanyaları da boşa çıkarttı. YTP'nin baraj aşmasının 'mucize', bu arada da CHP'nin 'iktidar adayı' göründüğü göstergeler ortaya çıktı. Deniz Baykal-Kemal Derviş beraberliği ise pekişti. Bu durumun, tartışmaya yer vermeyecek şekilde, tüm halkın gözlerinin önüne serildiği 'zirve noktası' Hatay oldu. Hatay, CHP için 'yüksek moralle seçim yoluna girmek' kadar; aylar süren kimi girişimlerin 'iflas noktası'na işaret etti. Tam bu noktada, 'uzatma dakikalarının altın golü' aranıyor: 11 Eylül saat 17:00'ye dek, CHP'nin 40; YTP'nin 40 ilde birbirlerinin seçim listelerine girmesiyle 'merkez-solda birlik ya da ittifak'ın sağlanması. Bu üzerine atladıkları öneri, İsmail Cem'in önerisi. Akla uygun değil. Olmadığı halde, bu 'öneri'yi arkalayanlar, bunu Ak Parti'nin 'tek başına iktidar' ihtimaline karşı kendilerince bir 'meşru önlem' olarak ortaya atıyorlar. Bu öneri gerçekleşirse, o takdirde Ak Parti'nin 'tek başına iktidar' ihtimalinin güçleneceğini görmüyorlar. Böyle bir öneri üzerinde durmak, seçimleri 'Ak Parti'nin iktidarını önlemek ekseni' üzerine oturtmak demek olur ki, bu, seçimleri 'gerçek boyutları'ndan çıkartmayı sağlar ve olsa olsa 'Ak Parti bir tarafta, diğerlerinin tümü öteki tarafta' ekseni üzerinde yapılacak seçimler, Ak Parti'nin önünü daha da açar. Oysa, seçimlerin, Türkiye'nin 'bir numaralı meselesi' olan 'ekonomi ekseni' üzerinde yapılması söz konusudur. 'İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk' temaları ve bunların nasıl giderileceği, yani 'istihdam, büyüme, şeffaf ve hakem devletin nasıl oluşturulacağı'na ilişkin seçim yarışı içindeki partilerin, hem 'projeleri'ni ve hem de bu projeleri gerçekleştirecek, dış dünyaya ve halka güven verecek 'kadroları' sunmaları esas olacaktır. Bu tür bir seçim yarışı, 'sağlıklı' ve Türkiye'deki siyasi parçalanmanın önünü alacak sonuçlara yönelecektir. Bu çerçevede YTP'nin yeri neresidir? Daha 'kimliği'ni ortaya koyamadı. Örgütlenmesini tamamlayamadı. Tamamlayamaz da. Kimliksiz bir örgütlenme nasıl tamamlanabilir? Ayrıca, 'büyük başkan'ı Mesut Yılmaz ve ANAP'ı ile 'seçimlerin erteletilmesi'nden 'hükümeti devirme' hesaplarına uzanan bir yelpazede el altından iş tutuyor; 'genel başkan'ı ise adı var, kendisi yok bir merkez-sağ partiyle 'ittifak'ı her türlü siyasi girişiminin esası haline getirdi. DSP'den kopan YTP, DYP'den kopmuş olan DTP ile bu bakımdan 'türdeş' sayılabilir. Cem'in bu eğilimi, bu bakımdan anlaşılabilir. Kaldı ki, YTP'de bir hayli 'Demirel'ci' dahil bulunuyor. Kimliği belirsiz YTP, 'ilkesiz bir liste paylaşımı' dışında, hangi temelde CHP ile, bu noktadan sonra beraber olabilir ki? Daha bir buçuk ay önce varolmayan ve 40 ilde yarım yamalak örgüt kurmuş YTP ile 80 yıllık ve 81 ilde varolan güçlenmiş bir CHP'yi 'eşit ölçüde' iller bazında buluşturmaya kalkışmanın sonucu açıktır: CHP'yi YTP'lileştirerek aşağıya çekmek ve YTP'yi düştüğü 'dipsiz kuyu'dan kurtarmayı denemek. Hatay'dan sonra CHP'nin böyle saçma 'ittifak' girişimlerine niye ihtiyacı olsun? Ama, 'geçmiş sicili' sayesinde İsmail Cem'in CHP'ye yarın saat 17:00'ye dek 'iltihak'ı pekala mümkündür. Bunun olabileceği şüpheli. Çünkü, İsmail Cem'in 24 saat içinde 'karga kılavuzları'ndan kendisini kurtarabilmesi kolay gözükmüyor...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |