|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yaklaşık 45 gün sonra yapısı çok büyük oranda değişecek olan Meclis, son deminde ülkeye hediye ettiği Avrupa Birliği uyum yasalarıyla çok tartışılacak siciline olumlu bir puan ekletmişti. Bu beklenmedik adıma baştan beri karşı çıkan MHP, şimdi beklendiği gibi yasaları Anayasa Mahkemesi'ne götürüyor. Tam meydanlara çıkma arefesinde tabana bir selam kabilinden... Dolayısıyla, meydanlarda nasıl bir eksen üzerinden propaganda yapılacağı, seviyenin nerelerde seyredeceği şimdiden belli oluyor. MHP Genel Başkanı Bahçeli, "İdam, anadilde eğitim ve azınlık vakıflarına mal edinme hakkı" konularına, yani son uyum paketinin bütün maddelerine itiraz ediyor. Yapılan düzenlemelerin iptal edilmesi için de mahkemeye başvurmaya hazırlanıyor. İtirazı böyle olan partinin artık, "aslında biz AB üyeliğine karşı değiliz ama bazı konularda hassasiyetimiz var" izahının da bir inandırıcılığı kalmamış bulunuyor. Eleştirisi bir yana, MHP'nin bu girişimi 3 Kasım'dan umulan faydayı yeniden tanımlamamızı gerektiriyor. Büyük ihtimalle diğer partilerden de başka konularda buna benzer şaşırtıcı şeyler duyacağız. O zaman şunu sorgulamalıyız.... Biz neden, süresinden 1,5 yıl erken yani "acilen" sandık başına gidiyoruz, bunu kendimize bir kez daha soralım. Herhalde, bir grup vatandaşın daha Meclis'e girebilmesi, milletvekilliği imkanlarından yararlanabilmesi için değil. Ülkenin, seçimden murad ettiği ve gerçekleşmesini beklediği çok önemli hedefler var. Bir cümleyle, "ülkenin derhal ayağa kalkması gerekiyor." MHP gibi iktidar dönemini baştan sona tutarsızlıklarla geçiren ve sadece seçim dönemindeki vaadleriyle değil, temel görüşleriyle de çelişen bir partinin şimdi, bütün bunlar yokmuş gibi ülkenin muhtemel gelişme potansiyeli önüne set kurmaya çalışması sorgulanmalıdır. Sorgulama sadece, iktidarda kalabilmenin şartı olarak Helsinki sürecinden itibaren genel AB politikalarının hepsine onay verip, ufukta seçim görününce "erkek"lik taslamanın tutarsızlığına yönelik değildir. Aynı zamanda, bütün varlığını gerekçesiz bir "milliyetçilik" söylemi üzerine oturtup, "millet"i için önerdiği ekonomik ve sosyal kalkınma planını gizleyen anlayışı da sorgulamak gerekiyor. Tıpkı, "sosyal demokrat" CHP'nin üç puan için bir anda bütün iddialarından vazgeçip, Kemal Derviş ismi üzerinden ekonomi yönetimini IMF'ye ciro edişinin sorgulanması gerektiği gibi. Partiler bu kez olsun politikalarını, programlarını, söylemlerini oldu-bittiye getirmeden açık açık ve bütün sorulara dürüstçe cevap vererek şeffaflaştırmalı, Türkiye'yi kenarında bulunduğu uçurumdan nasıl uzaklaştıracakları konusunda en azından ortalama insanı ikna edebilmelidirler. MHP, Avrupa Birliği'nin önerdiği demokrasi ve ekonomi standartlarını reddediyor da ülkenin bu alandaki ihtiyaçlarını hangi politikalarla karşılamayı düşünüyor. Bunu anlatmalı. İnsanları fakirlikten, yoksulluktan nasıl kurtaracağını, ekonomiyi nasıl ateşleyeceğini izah etmelidir. Bunlar yok. Öte yanda, MHP'nin demokrasi, insan hakları, hukuk ve bireysel özgürlükler konusunda bir politikasının varlığı bir yana bu konularda iyi niyet bile taşıdığı şüphelidir. Öyleyse, bu partinin AB konusundaki engelleyici tutumu kitleleri neden enterese etsin? "Apo'yu asacağız"la kazanılan bir seçimden sonra şimdi, "Apo'yu asamadık ama AB'yi engelleyeceğiz" tornistanı neden puan kazandırsın? Bir parti elbette AB'ye taraftar olduğu gibi karşı da olabilir. Hatta, bazı yüksek hedeflerin ülke için daha yararlı sonuçlar doğurabilmesi için bu ayrışma yararlıdır da. Ancak, keskin karşıtlık ya da taraftarlık sadece sandığın yakınlık ve uzaklığıyla ilgiliyse buna da bir son vermek gerekiyor. Böyle bir MHP'ye; yani, söze değil, itiraza önem veren, varlığını konjonktüre endeksleyen bir "hareket" partisine yeni dönemde ihtiyaç duyulacağını sanmıyoruz. Bahçeli, 18 Nisan 1999 seçimlerinin hemen ertesi günü "DYP ile FP biraz dinlensin..." demişti. Bu öneri şimdi bütün partilerden çok MHP için geçerli. MHP biraz dinlenmeli ve kafasını toplayarak gerçekten neyin partisi olduğuna karar vermeli. Yoksa, sadece tutarsız ve güvenilmez değil aynı zamanda sıkıcı ve sevimsiz bir partiye dönüşecek.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |