T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tatil, her eve lazım!

Çalışmak için mi tatil yapar insanoğlu, yoksa tatil yapmak için mi çalışır, henüz tam anlamış değilim.

Çalışırken anlayamadığımı farkedince, izne ayrılıp bir de oradan bakayım dedim.

Gül gibi iznimin yarısı tamirat-tadilat işleriyle geçince, "izin başka, tatil başka" atasözünü hatırladım.

Böyle bir atasözümüz yok ki diyeceklere hak vermek mümkün ama işte artık var, hayırlı olsun.

Gerçekten de izinde daha fazla çalışıp daha fazla yoruluyorsa insan, şu izin-tatil-iş üçgeni üzerine kafa yormak lazım demektir.

Uzun zamandan beri sahibi bulunduğum sıcak denizlere inme hayali, sonunda gerçeğe dönüşme fırsatı buldu.

Baktım ki işler bitecek gibi değil, her türlüsünü paydos edip Boğazlar üzerinden sıcak denizlere indim.

Tamı tamına Güney.

Antalya, Kemer, Göynük.

Dağ, deniz, orman, güneş hepsi bir arada.

Fazlasıyla beraber.

Geldiğim vakit buradaki arkadaşlar, her ne kadar "yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat" deseler de ben bu talebi karşılamayı uygun bulmuyorum.

Gördüklerim lisana gelmez.

İş sağlığı açısından, yemeklerden falan bahsetmek daha münasip.

Kimi zaman mangal yaptık, kimi zaman kahvaltıyla geçiştirdik.

Dışarıda birşeyler atıştırdığımız da oldu.

Herhalde bu kadarlık açıklama yeterlidir.

DADA'DA

Bu arada Vatan gazetesi çıktı. Vatana millete hayırlı olsun.

Geçen gün Selahattin Duman ve genç bir muhabir bir lokantaya gitmişler, yazısını yazmışlar.

Sibel Arna ayrı yazmış, Selahattin Duman ayrı.

Yüzseksenküsur milyon hesap verdik diye not düşmüşler ama, o ibareyi görünce "Kardeşim" diyesi geliyor insanın, "o fotoğrafları kim çekti? Foto muhabiri yok muydu? Hesap iki kişilik mi, yoksa muhabire yemek yedirmediniz mi? Yahut turistler gibi garsona mı çektirdiniz?"

Biz bu uzaktan uzağa yaptığımız eleştirilerle vakit geçirirken, baktık ki Mustafa Karaalioğlu'nun Mim Kemal Öke ile yaptığı röportajda fotoğrafları çeken Mustafa Nizamoğlu yerine Karaalioğlu yazılmasın mı?

Valla yazılmasın deseniz de olmuş bir defa.

Tam tencere dibin kara vaziyeti.

BİR NEVİ TEST

Atasözleri ve deyimlerimizin ne kadar önemli olduğunu benden iyi bilirsiniz. Öyleyse şu yarım kalanları tamamlayın da görelim.

Kurunun yanında...

..... pilav da yenir.
..... sulu olma.
..... yaş da yanar.
..... ıslak kalınmaz.

Yere bakan...

..... göğe başbakan.
..... yere düşer.
..... para bulur.
..... yürek yakan.

İyilik yap...

..... kimseye söyleme.
..... kötülüp yapma.
..... denize at.
..... göle at.

Körün istediği bir göz...

..... sağırın istediği bir kulak.
..... Allah vermiş iki göz.
..... ama istemekle olmaz.
..... bir de gözlük.

Deveye sormuşlar...

..... eşeğe sormamışlar.
..... boynun neden eğri.
..... ensen neden kalın.
..... deve cevap verememiş.

Sakla samanı...

..... kimse görmesin.
..... inek yemesin.
..... zam gelecek.
..... gelir zamanı.

Atı alan...

..... Üsküdar'ı geçti.
..... eyerini vurdu.
..... katırı almaz.
..... kişnemesine katlanır.

Göç yolda...

..... düzülür.
..... süzülür.
..... büzülür.
..... üzülür.

Gülü seven...

..... karanfili sevmez.
..... beni de sever.
..... kokusuna bayılır.
..... dikenine katlanır.

FIKRA NİYETİNE

Fıkra gibi bir olayı, Yusuf Ziya Cömert'ten naklediyoruz. Üç gün önce M. Emin Kazcı'ya anlattığında çok gülmüş, belki siz de beğenirsiniz.

Karadeniz'in bol virajlı dağ yolundan aşağıya doğru inen bir otobüsün freni patlamış. Şoför çaresiz, açmış ellerini duaya başlamış:

- Ey Allah'ım, tam kırkyedi kişiyle beraber huzuruna geleyrum, mahçup etme beni.

Kuvvetine güvenerek zayıfları hor görenin kuvveti başına bela olur.
Hint atasözü


10 Eylül 2002
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED