T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hukuk ve hokkabazlık

Yan yana düşünülmeyecek, bir arada barınamayacak iki kavram varsayılabilirse, bu kavram çiftinin başında hukuk ile hokkabazlık akla gelebilir. Hukuk bazı temel ilkelere dayanırken, hokkabazlık yalan, dolan, hile ve düzene dayanır. Hokkabaz, zaten, el çabukluğu ile bir takım oyunlar yaparak seyircisinin gözünü boyayan kişidir, Oysa hukuk el çabukluğuna ve göz boyamaya gelmez. Hokkabazın işi ne kadar el çabukluğu ile hilesini gözden kaçırmaya dayanıyorsa, hukukun işi de o ölçüde açıklığa, berraklığa, aleniyete ve sarahate muhtaçtır. Açıklığın, berraklığın, sarahatin sağlanabilmesi için hukukun elinde kanun gibi bir araç (yöntem) bulunmaktadır: hukuk, kanunlar marifetiyle açıklığını, sarahatini, berraklığını ve aynı zamanda tarafsızlığını belirler. Hukukun bu hedefleri ve amaçları sağlayabilmesi için kanunlar öngördüğünü söylüyoruz, fakat kanunlar her zaman hukuka uygun olmayabilir. İşte o zaman kanunların hukukî amaçlarla mı, yoksa hukuk dışı ve kişisel amaçlarla mı öngörüldüğü sorusunun irdelenmesi gerekir. Böyle durumlarda, kanunun, bakarsınız, hukukun değil kişilerin ve bazı özel çıkarların hizmetine sunulmak üzere öngörülüp yürürlüğe konulduğu açığa çıkabilir. Hukuk her şeye rağmen yerinde durur ama, kanunlar marifetiyle hukuka hokkabazlık yaptırılma niyeti ortaya çıkar.

Hukukta 'ben yaptım oldu' zihniyeti geçerli değildir; ama bazı kanunlar yürürlüğe konularak 'ben yaptım oldu' diyenler olabilir. Ancak hiçbir kanunun 'ben yaptım oldu' zihniyeti ile yürürlüğe koyduğu bir hükmü, ilke temeline dayalı hukuk tecviz etmez. Savunma, usul hukukunun temel öğesidir; hiçbir kanun, hiçbir gerekçeyle insanların savunma hakkını önleyemez. İnsanların haklarını kullanma özgürlüğü ancak önceden bilinebilen sebeplerle (yaş, hacir durumu vb) ile kısıtlanabilir ve bunların üzerinde keyfî biçimde oynanamaz. Suçlunun lehine olan kanunun uygulanması hususu da temel ilkelerden biridir. İdare hukukunda da, kişileri mağdur durumda bırakmayacak kanunlar uygulanır ve bir kanunun makabline şamil olup olmayacağı hususu kişilerin çıkarları gözetilerek belirlenir. Fakat kişilerin çıkarını gözetmek ve onun çıkarına hizmet etmek, özel bir çıkara alet olmak anlamını tazammun etmez: özel çıkara hizmet etme amacına matuf olmak üzere kanun çıkartılıyorsa, orada hukukun değil, fakat hukukun istismarı marifetiyle kanunların hakimiyetini kurmaktan söz açılabilir. Böyle durumlarda bir kişinin, bir monarkın, bir diktatörün keyfî iradesi, kanun çıkartmak suretiyle ört bas edilse de, aslında kanun yaparak hukuka hokkabazlık yaptırmak anlamına gelir.

Bir ülkede, belli makamlarda bulunan kişilerin belli yaşa geldiğinde emekli olacağı öngörülmüş olabilir. Veya başka özel durumlar hükme bağlanmış olabilir. Ancak bu özel durumlar, önceden ve belli ilkeler çerçevesinde öngörülmüş bulunmalıdır. Yoksa özel durumlar içinde ve ancak bazı 'özel' kişiler için bu türden kanunların çıkartılması, hukuk mantığına ve hukukî vicdana uygun düşmez. Böyle durumlarda, o özel kişiler için yapılan işlemlerin kanuna uygun olduğu ileri sürülebilse bile, o kanunun hukuka uygun olup olmadığı sorusu ortada asılı kalır.


15 Eylül 2002
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED