|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sürekli olarak bu köşede "ekonomi bürokratlarının, ekonomiye çözüm değil sorun getirdiklerini, Türk insanını bilgisayar ekranlarındaki rakamlar olarak gördüklerini ve onlarla bir yere varılamayacağını" vurgulayıp durdum. Cumartesi günü Star Gazetesi'nde Mustafa Mutlu'nun köşesinde, Reis Gıda'nın sahibi Mehmet Reis'in "haykırışını" okuyunca bir tuhaf oldum. Reis Gıda'yı hepiniz tanırsınız. Gıda sektörümüzün "yüz akı" bir kuruluş. Ne tesadüf, ben de büyük marketlerden "paketlenmiş bakliyat" alırken özellikle "Reis Gıda" markasına dikkat ederim. Bir de onların "Reis Gıda Avrupa Birliği'ne çoktan girdi" mealinde bir de reklamları vardı. O reklam da "iyi bir buluş" diye dikkatimi çekmişti. Yani sözün kısası Reis Gıda'nın sahibi Mehmet Reis'i tanımam ama "Reis Gıda"yı çok iyi tanırım. Şimdi gelelim Mehmet Reis'in "sağır kulaklara haykırdığı" sözlere: "Bütün işadamlarını, üretime, istihdama ve ihracata önem veren partiye oy vermeye davet ediyorum. Çünkü cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi bize artık üretimin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Biraz bakmasını bilen herkes, rant ekonomisinin zararlarını anladı. Türkiye'de rant kesimi yıllardır üretenin, iş yapanın önüne geçti. Kâr bile edemeyen, sadece varlığını korumaya çalışan, işçilerini çıkarmamak için büyük çaba gösteren işadamı, kesinlikle rant ekonomisine yönelmedi. Çünkü bu vatansever insanlar, oturdukları yerden para kazanmayı, ülkelerine ihanet etmekle bir saydı. Zaten arka arkaya yaşanan iki büyük krize rağmen Türkiye'yi ayakta tutan güç de budur. Ancak ne yazık ki; Türkiye'yi yönetenler, yatırımcının önünü açmak için hiçbir adım atmıyorlar. Aksine durmadan engel çıkarıyorlar. Bürokratik engeller her geçen gün biraz daha artıyor, vergi yükleri büyüyor. Biz her gün iş kurmak, ithal edilen bir ürünü gümrükten çekebilmek ve imza alabilmek için kapı kapı dolaştırılıyoruz. Tüm bunlar da şevkimizi kırıyor. Eli taşın altında olmayan siyasetçi ve bürokratlar için, işadamlarının şevkinin kırılmasının, hiçbir önemi olmayabilir. İyi ama, o zaman; yüzde 9'luk küçülmeden sonra vergi gelirlerini artırmak için, başka bir çözüm yolu bulmaları gerekmez mi? Bizim durumumuz net: Dizimizdeki derman artık sırtımızdaki yükün ağırlığını taşımaya yetmiyor. Hepimiz gelecek kaygısına düştük. "Ya işimizi kaybedersek" korkusu yüzünden uyuyamıyoruz. Kâr etmeyi unuttuk; ihracat taahhüdümüzü yerine getirebilmek için, zararına ticaret yapıyoruz. Yanımızda çalışan yüzlerce insanın maaşlarını, yazdığımız çekleri, sigorta primlerini ve devlete olan vergi borcumuzu ödeyebilmek için, evimizi arabamızı bile satıyoruz. İşletmelere ağır yük getiren yasaları onaylayan siyasetçilere ve görevlerini bize engel çıkarmak sanan bürokratlara soruyorum: Siz hayatınızda hiç çek yazdınız mı? Çekin günü geldiğinde bankadan faizle para almak için teminata verilecek başka bir çek aradınız mı? Sizin kapınıza hiç alacaklı geldi mi? Ama sizler, işimizi engelleyerek, yasaları tek taraflı yaparak, yükümüzü daha da ağırlaştırıyorsunuz. Böylece ürün maliyetlerinin yükselmesine, dolayısıyla vatandaşım alım gücünün azalmasına neden oluyorsunuz. Enflasyon muhasebesi sistemine bir türlü geçmediğiniz için, biz yıllardır hem reel olarak zarar ediyoruz ama hem de inanılmaz yüksek oranlarda vergi veriyoruz. Sorarım size; zarar ettiği halde vergi ödeyen işadamları, başka hangi ülkede vardır? Biz artık bu yüke dayanamıyoruz. Bu yüzden zaman zaman işimizi kaybediyoruz, yüzlerce işçimizi işten çıkarmak zorunda kalıyoruz. İşçimiz işsizlik belasıyla boğuşuyor. Evlerine ekmek götüremiyor. Ya siz? Sizin böyle bir derdiniz var mı sayın baylar? Yıllarca kaynağı belli olmayan vaatlerle yönetime geldiniz. Ama artık size oy yok! Oyumuzu bu kez hayali vaatlere değil, gerçekçi ve akılcı çözüm önerisi getiren partilere vereceğiz. Siz de avucunuzu yalayacaksınız." Mehmet Reis Bey bu sözleri söylemekte haksız mı?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |