T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hürriyet okuyucusu aptal mı?

15 Eylül 2002 Pazar günkü Hürriyet gazetesinin manşeti: "İşte, dinci İran ve laik Türkiye".

Gazete, bir gün önce Radikal gazetesinin yorum sayfasında yayımlanan bir yazıyı, abartarak baş sayfasına taşımayı uygun görmüş. Radikal'de "İran'la Türkiye'nin farkları" başlığıyla yayımlanan yazı, 24 Ağustos 2002 tarihli Şarkul Evsat'tan çevrilmiş. Yazarı Emir Tahiri, Paris merkezli Politique İnterantional gazetesinin editörü imiş. Hürriyet, 5. sayfasında tümünü yayımladığı çeviriyi Radikal gazetesinden aldığını belirtmiş.

Hürriyet'in bu yazıda dile getirilen bilgileri haberleştirirken kullandığı dil ve yorumlama biçimi, ilginç ve düşündürücü.

Başlığın altındaki cümle, iki yargı içeriyor. Birinci yargı şu:

"İki komşu ülkede yapılan araştırmalar laik Türkiye'nin, köktendinci İran'dan daha dindar olduğunu ortaya koydu."

Gerçekten de, Emir Tahiri'nin yazısında bu yargıyı doğrulayan sayılar verilmiş. Celihar adlı şirketin İran İslâm Cumhuriyeti'nde yaptığı bir araştırmaya göre İranlıların yüzde 65'i Allah'a inanıyor, yüzde 60'ı kendisini "şuurlu Müslüman" sayıyor, yüzde 12'si haftada bir camiye gidiyormuş. Buna karşılık, Conrad Adenauer vakfının Türkiye'de yaptırdığı bir araştırmaya göre bu sayılar, ülkemizde sırasıyla, 95, 70 ve 55. Yani, İran'dakinden açık biçimde daha yüksek.

Fakat Hürriyet gazetesinin bu gerçeği açıklamak için öne sürdüğü, ikinci yargı, çok tuhaf ve çelişkili. Başlığın altındaki ilk cümleye sıkıştırılmış olan bu yargıyı, bağımsız cümle hâline getirdiğimizde şöyle oluyor:

"İki komşu ülkede yapılan araştırmalar, Türkiye'de İslam'ın özgürce yaşandığını ortaya koydu."

Hürriyet, tek cümlede topladığı bu iki yargıyı bağlamak için "böylece" sözcüğünü kullanmış. Yani bu cümleyi "Türkiye daha dindar, çünkü daha özgür" ya da "Türkiye özgür olduğu için, daha dindar" biçiminde okuyabiliriz. Bu ifadenin gerçekliğine inanmasam da, din ile özgürlük arasında böyle bir ilişkinin geçerliliğine inanıyorum. Ve Hürriyet gazetesinin, Türkiye'nin İran'dan daha dindar oluşundan mutluluk duyduğu izlenimini vermesi, gözlerimi yaşartıyor. Fakat, aynı haberin alt başlıklarından birinde "Dini inanç özgürlüğü" ibaresini görüyor ve altında şunu okuyorsunuz:

"Yapılan bu araştırmalar, şu gerçeği ortaya koydu: Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde insanlar dini inançlarını özgürce yerine getirirken, İran'da ise baskıcı şeriat rejimi toplumu dinden soğutuyor."

(Bu "ise"ye ne gerek var?)

Bu cümleleri gören Hürriyet okuyucusunun aklına –aptal değilse, tabii- hemen şu düşüncenin gelmesi beklenir: "İran, insanlara din adına baskı yaptığı için orada dine bağlılık zayıflamıştır, Türkiye, insanlara laiklik adına baskı yaptığı için burada dine bağlılık artmıştır!"

Nitekim, Hürriyet'in bu haberini gören bir vatandaşımız –kendisi Almanya'da uzun yıllar çalışmış bir işçi emeklisi- şöyle dedi: "Zorlamayla hiçbir şey olmaz. Babam bize sigaranın zararlarını anlattı, isterseniz için diye bizi serbest bıraktı, içmedik. Ben çocuklarımın sigara içmelerine mâni olmak için çok zorladım onları, hiçbir faydası olmadı!"


17 Eylül 2002
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED