T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Dünya'ya monitörden bakıyoruz

Her fırsatta görüşme isteğimizi karşılıklı tekrarlayıp durduğumuz halde, bir türlü buluşamadığımız arkadaşlarımız arasından biri var ki, feylezof olma yolunda emin adımlarla ilerlediğine dair işaretler alıyoruz kendisinden.

Yıllardan beri görüşemediğimiz, sadece internet üzerinden irtibatı devam ettirdiğimiz İslam Gemici, bakın nasıl bir cümle ile karşımıza çıktı.

"Girmişiz bir akvaryuma, bakıyoruz monitörden Dünya'ya..."

Nasıl, hoş değil mi?

İsterseniz, cümlenin ikinci kısmını "Dünya'ya monitörden bakıyoruz" biçiminde değiştirebilirsiniz. (Yahut size zahmet olmasın, ben bu şekilde değiştirip başlık yapayım.)

Gerçekten birçok işyeri akvaryuma benzer hale geldi.

Özellikle dışı cam kaplı olanlar.

İçeride, bilgisayar başında gününü dolduran insanlardan bazıları, kendilerini akvaryumdaki balık gibi hissediyor.

*

Arkadaşın evlenmiş, bir mesaj gönderip tebrik et.

Birisi babaannesini kaybetmiş, başsağlığı dile.

Bir diğeri, burnundan kıl aldırmak için hastaneye yatmış, hemen geçmiş olsun mesajı.

Eski dostlardan birinin çocuğu dünyaya gelmiş, hangi hastane olduğunu öğrenip çiçek sipariş et.

Hepsi internet üzerinden.

Oturduğun yerden.

Ekran karşısından.

Buluşma-görüşme yok, elinin sıcaklığını hissetmek yok.

Omzuna yumruk atmak da yok, enseye tokat atmak da.

Çok gerek duyulursa, bir fotoğraf da gönderilebilir 'mail'e 'ataçlı' olarak.

Yahut en fazla, arada bir telefonla bilgi verilir.

- Hani istemiştin ya... Sana oğlumun fotoğrafını gönderecektim ama...

- Eee, niye göndermedin?

- Sorma, scanner arıza yaptı.

- Nasıyani?

- Nasıl olacak, görmemişin bilgisayarı olmuş, çekmiş scanner'ını koparmış. O hesap işte. Kablo bağlantı yerinde bir arıza var, çalışmıyor. Kabloyu fazla asılmışım demek ki.

- Neyse, sağlık olsun. Tamir ettirince gönderirsin.

- İnşaallah. Yahut bir gün bize bekleriz, yengeyle beraber.

- İnşaallah.

*

O davetlerin, temennilerin, inşaallahların üzerinden aylar geçer; nasılsa buluşma günü tespit edilir... Birkaç arkadaş daha haberdar edilir.

Fakat yine birtakım aksilikler çıkar, erteleme mecburiyeti doğar.

Çıkan aksiliklerin haber verilişi de yine bir telefon yahut internet üzerinden yapılır.

Akvaryum balıkları, bütün gün işyerinde bilgisayar karşısında vakit geçirdikleri yetmezmiş gibi, evlerinde de aynı pozisyonla ömür tüketmektedirler.

Dahası, tatil yörelerine götürdükleri dizüstü bilgisayarla, Dünya'yı avuçları içinde tutmaktadırlar güya.

Avuç içinde tutulan kendileridir aslında.

Hesapta, son yıllardaki gelişmelerle Dünya küçülmüştür.

O onyedi inçlik, onbeş inçlik ekranlarla herşey ellerinin altındadır falan.

Hiç tanımadıkları kişilerle, çok uzaktaki dostlarla saniyede irtibat kurmak mümkündür. Dosya alıp vermek, bilgi alışverişinde bulunmak vs.

İyi ama, en yakın arkadaşlarınla görüşemedikten sonra, neye yarar?

Yan odadakilere, hatta yan masadakilere bile bir dosyayı elektronik yoldan göndermiyor muyuz?

*

İslam Gemici, mesajında şöyle diyor:

- Akşam yemeğinde oğlum Yusuf, "Baba, keşke bir köyde yaşasaydık" dedi. Ben ancak derin bir ah çektim.

Geç bunları kardeşim!

Köylerde internet yok mu sanıyorsun?

İSTENMEYEN 'MAİL'LER

Bilkent Üniversitesi fizik bölümünden Dündar Yılmaz, istenmeyen mailler hakkındaki yazıdan dolayı bir açıklamada bulunma gereği duymuş.

'Spam mail' son yıllarda internetin en belalı sorunu. Spam mail'den korunmanın bir kaç yolu var:

1. 'Hotmail.com'dan e-mail adresi almamak. Çünkü hotmail.com çok popüler olduğu için rastgele 10 harfi yanyana koysanız 'hotmail'de böyle bir adres vardır. Ve Hotmail'in 'spam'a karşı koruması pek iyi değil.

2. E-mail adresi de ev adresi gibi bir şey. Her istenilen yere yazmak, 'spam'lere davetiye çıkartmaktır. Çünkü mail adresinizi verdiğiniz yer sizin bilgilerinizi satabilir.

3. Bir şeyi daha belirtmek istiyorum. Haydi küçük, tanınmamış firmalar ya da porno siteler bu yönteme başvuruyor olabilir. Ancak büyük ismi olan ve saygın olarak tanınan bazı şirketler neden 'spam mail' ile reklam yapma gereğini duyuyor, orasını ben de anlamadım.

YOK HÜKMÜNDE

Erdoğan'ın sabıkasının silinmesine ilişkin Diyarbakır DGM kararı, 'yok hükmünde' sayıldı.

Seçim günü de millet sandık başına gittiğinde, bazı şeyleri 'yok hükmünde' kabul edecek.


17 Eylül 2002
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED