|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İngiliz başbakanı Tony Blair, epey tereddütten sonra, Irak'a saldırıya destek çıktı. George Michael'ın son şarkısına çektiği klibi defalarca izlediğim için bu dönüşü hiç şaşırtıcı bulmadım. Konuyla ilgili haberlerde karşılaştığım bir ayrıntı ise dikkat çekici: Blair, Irak aleyhine kanıtları içeren 20 sayfalık bir metni İngiliz başbakanlığının resmi web-sitesinde yayımlayacakmış... Günlerdir 10 Downing Street sitesine girip duruyorum. Sebebi şu: Taliban rejimiyle 11 Eylül eylemleri arasında ilişki kuracak kanıtları dünya kamuoyuyla paylaşmaya yanaşmayan Washington, 'kanıt dosyası'nı web-sitesine koyan Blair'e ses çıkarmamıştı. Blair'in 'sözde-kanıtları' içeren 22 sayfalık belgeyi 4 Ekim 2001 tarihinde dünyaya açıklamasından sadece üç gün sonra, ABD, Afganistan'a saldırdı. Bush'un Irak'a saldırı konusundaki ölçüsü şu: "Irak'ın elinde kitle imha silâhları var; bunu ispat edeceğiz... Eğer ispat edemezsek, Bağdat rejimiyle Üsame bin Laden arasındaki ilişkileri sergileyeceğiz... Bunu yapamazsak da Irak'ı vuracağız..." Bir kere saldırmaya karar verdiğinde, hele bir de müttefikleri 'haklı' olduğunu kabul etmişse, Washington'u durdurmak mümkün değil... ABD, Irak'ın elinde kitle imha silâhları bulunduğunu şu ana kadar ispat edemedi. Sekiz yıl önce ülkesini terk edip ABD'ye sığınan Iraklı bir mühendisin, "Saddam'ın nükleer silâhı bile var" iddiası dışında bir beyan bile yok... Ülkenin üçte ikisine on yıldır egemen olmayan, ambargoya tâbi, petrol gelirleri müthiş azalmış Irak'ın bu süre içerisinde biyolojik ve kimsayal silâh üretebilmesi mantıklı görünmüyor... Yüzlerce 'zanlıyı' bir yıldır Küba, Pakistan, Afganistan ve kendi topraklarında insanca muameleden mahrum biçimde sorgulayan ABD, el-Kaide örgütünün arşivlerine de ulaştığı halde, edindiği bilgilerden hareketle Saddam rejimiyle 11 Eylül uğursuz eylemleri arasında bir irtibat kuramadı. Kurabilseydi ânında duyururdu. 11 Eylül'den kısa süre sonra Wall Street Journal'in (WSJ) bir haberi, 11 Eylül eylemlerinin 'lideri' olarak bilinen Muhammed Atta'nın, Prag'da, Iraklı bir diplomatla buluştuğunu iddia etmişti. Haberde adı geçen diplomat, Muhammed el-Ani, Prag'daki görevinden sonra Ankara'ya büyükelçi olarak atanmış, itimatnâmesini sunması sorun olmuştu. İstihbarat kökenli büyükelçi el-Ani WSJ haberinden sonra ülkesine döndü... Ancak, el-Ani ile Atta arasında varolduğu bildirilen ilişki, Çek istihbaratı tarafından doğrulanmadı... 11 Eylül ile Irak arasında küçücük bir irtibat kurabilse Bağdat'ın üzerine bombalarını yağdıracak ABD, sanırsınız ki, gerçekten 11 Eylül eylemcilerinin bütün irtibatlarını kopartmanın peşinde... Oysa, ortada apaçık duran bir 'irtibat' var, WSJ gazetesi -hem de birkaç kez- söz ettiği halde, Bush yönetimi o irtibata kulak vermiyor, dönüp bakmıyor... 11 Eylül'ün en merkezi yerinde Muhammed Atta duruyor. Mısırlı zengin bir ailenin çocuğu Atta. Babası avukat. Hamburg'ta mimarlık okudu. 11 Eylül'e katıldığı bildirilen 19 kişiden çoğu onun çevresinden gençlerdi. Havaalanında park ettiği otomobilinde Arapça uçak kullanma tâlimatıyla birlikte vasiyetini bırakan da oydu. 11 Eylül ile 'eylemci' denilenler arasında Atta aracılığı ile ilişki kurulabiliyor... Atta'nın varlığı bilinmeseydi eylemlerle 19 kişi arasında ilişki kurulamazdı... Geçen gün, New York Times gazetesi, Muhammed Atta'nın 11 Eylül eylemlerinden iki yıl önce (29 Kasım 1999 tarihinde) Pakistan'ı ziyaret ettiğine dair uzun bir haber yayımladı. Habere imza atanlar arasında NYT'ın İstanbul muhabiri Douglas Frantz da var. 11 Eylül eylemlerini soruşturan yetkililer, bu gezisinde, Atta'nın yanında başkaları da olduğu kanaatindeymişler... Uçağa İstanbul'dan binmiş Karaçi'de inmişler ve el-Kaide örgütü mensupları tarafından kırmızı halı muamelesiyle karşılanıp Afganistan'a götürülmüşler... Atta'nın hareketlerini izleyebildiğimiz haberde, daha önce WSJ'da çıkan "Prag'ta bir Iraklı diplomatla görüştü" iddiasının doğru olmadığı ayrıntısı da yer alıyor... NYT muhabirleri, Atta'nın Pakistan irtibatını ise uzunca anlatmışlar... Atta söz konusu olduğunda Pakistan bir başka iddiayla da gündeme geliyor. Önce geriye yaslanıp iddiayı öyle okuyun: Pakistan'da faal 'Ceyş-i Muhammed' adlı bir örgütün lideri olan Ahmed Omar Saeed Sheikh, Muhammed Atta'ya, 11 Eylül eylemi öncesinde, tam 100 bin dolar göndermiş... Saeed Sheikh kendisi de 'ünlü' biri. Afganistan'daki savaş sırasında Pakistan'a gelmiş olan Daniel Pearl adlı WSJ gazetesinin muhabirini kaçırıp öldüren grubun lideri Saeed Sheikh... Kemal Derviş'in de okuduğu London School of Economist mezunu İngiliz vatandaşı Sheikh, 'Pearl cinayeti' yüzünden yargılanıp idama mahkum edildi. Başka zanlıları Amerikalılara teslim etmekte hiç zorlanmayan Pakistan, idama mahkum ettiği Saeed Sheikh'i kendi ülkesinde tutmakta ısrarlı; ABD de Sheikh'i almakta fazla istekli görünmüyor... Atta'nın 11 Eylül eylemlerinden iki yıl önce ziyaret ettiği Pakistan, eylemcilere 100 bin dolar gönderdiği ileri sürülen ve bir Amerikalı gazeteciyi öldürmekten mahkum birini elinde tutuyor... Irak'ı bombalamak için 11 Eylül bağlantısı arayan ABD, Pakistan'ı tehdit etmek bir yana, suskun... Neden acaba? Soruya cevap arayacağız..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |