|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Önceki gün "Siz küçük yaşta babasız kalmanın acısını bilmezsiniz" diye yazdım. O yazıyı, gözleriniz dolsun, kalbiniz kan ağlasın, yüreğinizde fırtınalar kopsun diye yazdım. Ülkeyi kötü yönetenlerin, kriz üstüne kriz çıkaranların, hangi acılara neden olduğunu bir iyice bilesiniz diye yazdım. Bir iyice bilesiniz de, "Elim kırılsaydı da oy vermeseydim" dediklerinize bir daha oy vermemeniz için bilerek yazdım. Bu yazıya sebep, ilkokul ikinci sınıf öğrencisi Ömür Can oldu. Ömür Can'ın babası, Ömür Can'a önlük alamadığı için kendisini iple asarak intihar etti. Çünkü "Türkiye'yi kurtarmak" üzere dışarıdan ithal edilenler, Türkiye'yi "esenliğe" çıkarmak için iktidar olanlar, Ömür Can'ın babasını "sefalete" ittiler. İlkokul ikinci sınıfa giden biricik oğluna, "okuyacak, adam olacak, bize de bakacak" diye güvendiği yavrusuna, bir okul önlüğü alacak parayı bile cebinde bırakmadılar. Babasını ölüme, Ömür Can'ı "babasızlığa" ittiler. Siz küçük yaşta babasız kalmanın acısını bilemezsiniz. Ama ben bilirim. Ben de Ömür Can'ın yaşındayken, ilkokul ikinci sınıf öğrencisi iken babamı kaybettim. Ben o acıyı hep yüreğimde duyarak büyüdüm. Hep babamı özledim, hep babamı istedim. Arkadaşlarım babalarının elini tutarak güle oynaya giderlerken, ben arkalarından "imrenerek" baktım. Annemin sevgisi "babasızlığın acısını" tabi ki azaltıyordu ama ben babamı özlüyordum. Çiftlikten eve gelirken beni atının terkisine atmasını ve "Sen de büyüyünce ağabeyin gibi tek başına ata bineceksin" deyişini özlüyordum. Geceleri anneme göstermeden, babasızlığın acısını göz yaşlarımla dindirmeye çalışıyordum. Yıllar sonra babam için şiir de yazmıştım. Babama Okul dönüşünde siz yoktunuz
Okul dönüşünde siz yoktunuz
Çoğunuz küçük yaşta babasız kalmanın acısını bilmezsiniz, ama ben bilirim. Ben Ömür Can'ın neler çekeceğini bildiğim için o yazıyı, "gözleriniz dolsun, kalbiniz kan ağlasın, yüreğinizde fırtınalar kopsun" diye yazdım. Gerçekten de "fırtınalar" kopmuş ki, okuyucularım "nasıl yardım edebiliriz?" yarışına girdiler. Başta, en sadık okuyucum ve her çarpıcı yazıma yanıt ve destek veren Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'den geldi. O da çok duygusal bir mektup yazmıştı. Gerçekten hem gözlerim doldu, hem de "Türkiye'yi nasıl bu hale getirirler" diye öfkelendim. Sinan Aygün mektubunun sonunu şöyle bitiriyor: "Sayın Aksın, sizin de çok güzel belirttiğiniz gibi, ekonomiyi bilmeyenler, Türk halkının öz değerine yabancı olanlar, IMF'ye teslim olmayı maharet zannedenler, Kemal Derviş gibi bir şahsı kurtarıcı olarak görenler, aslında bu ülkeye ve ülke insanına yabancı insanlardır. Bunlar oy için hir türlü bukalemunluğu yaparlar. Türk halkının da artık bu ikiyüzlü politikacılara inanmamalarını, tercih yaparken daha dikkatli olmalarını rica ediyorum. Bugün bu yazıyı duygusal olarak yazdım. Aslında içimde inanın fırtınalar kopuyor. İnanın o kadar çok yazacak ve haykıracak konular var ki, artık sinirlerim iyice gerildi. Beni mazur görün. Siz artık benim dert ortağım oldunuz. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Allah sizden razı olsun. Tekrar bu değerli yazınız için teşekkür ederim." Birçok okuyucum küçük yaşta babasız kalan ve belki de okula gidemeyecek olan Ömür Can'a "Nasıl yardım edebiliriz?", şeklinde sorular yönelttiler. Ben de Ömür Can'ın nerede bulunduğunu araştırdım. Bu konuda Ömür Can'ın haberinin çıktığı Akşam Gazetesi'nin Haber Koordinatörü Murat Kılıçarı yardımıma koştu. Ve Ömür Can'ın okulunu da, telefon numarasını da buldu. Ömür Can'ın okulu: Kazım Orbay İlköğretim Okulu Samsun Annesi Şerife Can'ın telefonu: 0 362 433 07 54 Akrabasının telefonu: 0 362 440 25 86 Sinan Aygün bana "Allah sizden razı olsun" dedi, gözlerim doldu. Ben de size "Allah sizden razı olsun" diyorum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |