T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İşgalci Hindistan ve terör palavrası

Pakistan'la Hindistan'ı bir nükleer savaşın eşiğine getiren gerginliğin temelinde ne yatıyor? Bu soruyu sormadan olup biteni anlamak imkansız. Nasıl İsrail Filistin meselesinde işgali, yurtlarından kovulan milyonlarca mültecinin dramını yok sayarak gerçek bir çözüme ulaşılamazsa, Keşmir sorununda da temelde işgal gerçeğini görmeden doğru teşhis koymak mümkün değildir. Pakistan Hindistan arasındaki Keşmir sorunu böylesi bir temel haksızlığın uluslararası dengeler adına göz yumulmasının neticesinde ortaya çıkan bir sorundur.

Şimdi soğukkanlılıkla şu maddelere teker teker göz atalım.

1) Hindistan, temelde Keşmir sorunundan önce Pakistan gibi bir devletin varlığını bile hazmedememiştir. Büyük Hind birliği idealini gerçekleştirmek isteyen Hindistan'ın sınırı Keşmir'de sona ermemektedir. Buna göre Pakistan, Nepal, Bengaldeş büyük Hindistan'ın gelecekteki parçalarıdır.

2) Keşmir sorunu Birleşmiş Millletler kararına ragmen devam eden Hind işgalinin doğrudan bir sonucudur. İngiliz sömürgeciliğinin bugüne miras bıraktığı bir haksızlığın sürdürülmesidir. Çoğunluğu Müslüman olan Keşmirlilerin geleceklerini tayin için BM'in 1947'de aldığı halk oylaması kararı bugüne kadar Hindistan tarafından engellenmiştir. Geleceği hakkında karar vermesi engellenen Keşmirliler yarım yüzyıldır Hind işgali altında yaşamaktadır.

3) Pakistan Keşmir'deki Hind işgaline karşı savaşan Keşmirli gruplara desteğini çekse bile Keşmirlilerin bu mücadeleden vazgeçmelerini beklemek saflık olur.

4) Hindistan, Pakistan için her zaman için büyük bir tehdit olmuştur. Britanyanın çekilmesinden sonra yapılan savaşlarda Pakistan'a büyük zararlar vermiş, Bengaldeş'in Pakistandan ayrılmasına neden olmuştur.

5) Sokaktaki Pakistanlı Hindistan'ın ülkeleri için büyük tehdit olduğunu düşünür ve bir Hind saldırısının ülkesi için felaket olacağı korkusunu sürekli hisseder.

6) Bu tehdit algısı nedeniyle Pakistan'ın Hindistan tehlikesine karşı tek kozunun nükleer silaha sahip olmaktan geçtiğini düşünür. Ve bu yöndeki devlet politikaları halkta destek görmüştür. Askeri darbeyle gelen Ziya ul Hak'ka verilen halk desteğinin arkasında nükleer silah sahibi olma politikasının payı büyüktür. Bu aynı zamanda siyasi irade olduğu vakit imkanları sınırlı bir devletin bile neler başarabileceğinin bir örneğidir.

7) 11 Eylül sonrası Pakistan'ın karşılaştığı en büyük sorun elindeki nükleer silahın bir uluslararası komplo ile alınmasıdır. Özellikle İsrail Müslüman bir ülkenin nükleer silah sahibi olmasını engellemek için her türlü yönteme başvurmaktadır.

8) Son yıllarda Hindistan ile İsrail arasında stratejik askeri ilişkiler gelişmiştir. Pakistan'ın nükleer kapasitesini yok etmek için bu iki ülke işbirliği yapmaktadırlar. Pakistan, elindeki nükleer silahları tahrip etmek için İsrail ve Hindistan'ın ortaklaşa planladıkları üç ayrı baskın girişimini önlemiştir.

9) Hindistan İsrail arasında istihbarat alanında da yoğun bir ilişki mevcuttur. Terörizme karşı ortak hareket adı altında İsrail'in Filistin'deki kirli deneyimi Hindistan'a aktarılmaktadır. Uluslararası sistem Keşmir halkını terörle mücadele adına Hind fanatizminin insafına terk etmiştir.

10) Şu an Hindistan'da Hindu fanatizmi iktidardadır. Sadece Keşmir bölgesinde değil Hindistan'ın genelinde Müslüman azınlık, iktidar partisinin desteği ile Hindu fanatiklerin baskı ve katliamına maruz kalmaktadır. Hindistan'ın Şaron'u sayılan başbakan Vajpayee, 11 Eylülü sonrası konjönktürü kullanarak terörle mücadele adına Müslümanlara baskıyı artırmış, Hindu fanatizmini cesaretlendirmiştir. Son Ahmedabad katliamında binlerce Müslümanın katledilmesine dünya seyirci kalmıştır. Dünyanın en büyük demokrasisi mavallarıyla katliam meşrulaştırılmaktadır.

Bu durumda bile Pakistan'a terörle mücadele baskısı yapılması 11 Eylül düzeninin etik normlarını ele vermektedir.

11) Türkiye Pakistan'ın bu zor döneminde gerekli desteği göstermemiş, hatta Hindistan yanlısı bir tutum içine girmiştir. Türkiye kendi geleceğini imha edecek böylesi adımlardan kaçınmak zorundadır. İsrail'le ortadoğuda girilen ilişkiler Türkiye'yi küresel ölçekte içinden çıkamayacağı girdaba sürüklemektedir.

12) Keşmir'deki Hind işgali sona ermeden Pakistan'a baskı yaparak sorunun çözümünü beklemek Filistin'de yaşanan dramın daha büyük ölçekte yaşanması demektir. Hindistan'ı cesaretlendiren bir uluslararası tutum, savaşın konvansiyonel boyutlardan nükleer boyutlara taşınmasına neden olma ihtimali hayli fazladır. Gerilim bu sınıra gelmeden müdahale edilmelidir. Ancak, Pakistan'ı geri adım atmaya, taviz vermeye zorlayarak savaş önlenemez. Unutmamak gerekir ki Pakistan bir Filistin değildir.


4 Haziran 2002
Salı
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED