|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün size bir eski spor muhabiri ve spor yazarı olarak, Türkiye'nin Brezilya'yı nasıl yendiğini yazmak isterdim. Kendimi tamamen buna hazırlamıştım. Biraz da heyecan duyuyordum. 1969 yılından bu yana hiç maç yazısı yazmamıştım. Olmadı. "Kişisel beceriksizlik", kişisel becerileri çok olan bir takım karşısında bize hiç de hak etmediğimiz bir yenilgi getirdi. Oysa gazeteleri, televizyonları, radyoları, ve sponsor firmaları ile bütün Türkiye kendisini bu maça adamıştı. Gerçi henüz her şey bitmiş değil. Önümüzdeki iki maçı da kazanıp bir üst tura geçebiliriz. Bunun için de "moral ve güven" lazım. Moral ve güven deyince bana gönderilen bir e mail'de "Milli maçlar için çok büyük kampanyalar başlatılabiliyor. Buna hemen herkes destek veriyor. Bunun altında milli duygular yatmaktadır. Türkiye'nin kalkınması, borç batağından kurtulması, üretim ve eğitim için yapılacak kampanyalara acaba katılım ne kadar olur? Halk, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri buna destek verir mi ? Bulundukları konumu terkederek TV veya başkaca mekanlarda maç seyretmek yerine üretim yapmayı tercih edecek insanlar mutlaka vardır. Ancak, ülkenin yönetimi halkı üretim yaparak borç batağından çıkmaya değil, maç başında vakit geçirerek günlük sıkıntılarından uzaklaştırmaya çalışmaktadır" yazıyordu. Düşündüm pek de haksız değiller. "Bizi yönetenler" için ATO'nun hazırladığı "karneleri" dikkatinize sunacağım. Çok hasta olmasına rağmen "Ben çekilirsem ülke batar" diyen Başbakan Bülent Ecevit'in karnesi ile işe başlayalım.
Görüldüğü gibi "Ecevit dönemi" Türkiye için hiç de iyi olmamış. Her şey ve bu arada "Ecevit'in sağlığı" da kötüye gitmiş.
"Aman seçime gitmeyelim" korkusuyla, "yataktan" da olsa ülkeyi "hasta Ecevit'in" yönetmesini isteyen ve bu sayede "koltuklarında daha fazla oturmayı" bekleyen hükümetin karnesi nasıl diye merak edebilirsiniz. Ecevit'in karnesinin son üç yılı "hükümetin karnesini" oluşturuyor. Dikkat ederseniz, iki krizi başımıza çalan bu hükümetin son gidişatı oldukça feci. Ecevit'in karnesindeki son üç yıla ek olarak, hükümetin karnesine bazı rakamlar daha vermek istiyorum.
İşte başımızdan gitmek istemeyen "hasta Başbakan'lı" bir hükümetin karnesi böyle. Bu hükümet devam etse ne olur etmese ne olur. Avrupa Birliği gibi "çok önemli" bir konu önümüzde dururken, bizi yönetenler nelerle uğraşıyorlar, bir bakın ve ona göre karar verin. Fiilen var olmayan ve çalışmayan bu hükümet gitsin mi, gitmesin mi?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |