T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Alevilik İslâm-dışı mı?

BERLİN (Almanya)- Almanya'nın en kalabalık dini cemaati olan Protestan Kilisesi sözcüsünün ağzından "Gelecek yıl okullarda Alevilik dindersi de okutulacak" cümlesinin çıktığını duyunca ne kadar şaşırdığımı tahmin edebilirsiniz. Sözcü, Berlin'deki Alevi derneklerinin, "Bizim İslâm'la ilgimiz yok" başvuruları üzerine, Berlin'de onlara böyle bir 'imkân' verildiğini anlattı.

Türkiye'de kendini 'farklı' hisseden herkes ve her grup gibi Aleviler'in de sorunları var; ancak, o sorunların çözümü için çalışanlar, bunu, dikkatli bir çabayla sürdürüyorlar. Kimi, devletin Diyanet bütçesinden cem evlerine pay talep ediyor, kimi din örgütlenmesi içerisinde yer alma mücadelesi veriyor. Ancak, bilindiği kadarıyla, Türkiye'de, "Alevilik İslâm'la ilgisiz" diyen ve kendilerini 'ayrı bir din' gibi göstermeye çalışan yok...

Diyanet'in (bunu "Devletin" diye anlayabilirsiniz) resmi politikası da Aleviliğin İslâm'ın bir yorumu olduğu yolunda. Bu tezin altında, Aleviler ile Sünniler arasında ortak değerler bulunması yatıyor. Hz. Muhammed Aleviler için de vazgeçilmez; adını taşıdıkları Hz. Ali Alevi olmayanların da büyük değer verdikleri bir din büyüğü. Berlin'dekiler "Benzerlik yok" deseler bile, Alevi inancı olarak takdim edilenlere yakından bakıldığında, İslâm öğretisinin ve inanç esaslarının kalıcı izleri açıkça görülür.

Almanya'da din dersleri, Türkiye'de olduğu gibi, anayasal bir zorunluluk. Ancak, bu görev, Almanya'da, yine anayasa gereği, devlete değil din örgütlerine ait. Ülke nüfusunun yüzde 70'ini oluşturan Protestanlar da, yüzde 25 civarındaki Katolikler de birer kilise etrafında örgütlü oldukları için, Hıristiyanların dindersi konusunda bir sorunları yok, dersleri kilisenin atadığı kişiler veriyor. Özelliği gereği örgütlü bir dine geçit vermeyen İslâm'ın bağlılarına kendi dinlerinin okullarda nasıl öğretileceği ise yıllardır tartışma konusu. Berlin yerel yönetimi, sorunu, 'en örgütlü cemaat' olduğunu ispat eden İslâm Federasyonu'na vererek çözmüş bulunuyor.

İslâm Federasyonu ilk nesil tarafından kurulmuş olsa bile gençleri de içine alan bir örgüt. 'Milli görüş'e yakınlığı ileri sürülerek 'dindersi verme yetkisi' elinden alınmak istendiğinde, Alman adalet sistemi, konuyu birkaç kez gündeminde tuttuktan sonra, kesin hukuki kararını federasyondan yana verdi. Geçen yıl iki okulda başlayan pilot eğitim önümizdeki dönem 20 okula yaygınlaşıyor: Türk çocukları, dinlerini, İslâm Federasyonu onaylı Türk öğretmenlerden Almanca olarak öğrenecekler. Müslümanlar'ın kurduğu örgütlerin "Alman anayasasına ve Alman halkının değerlerine bağlılık" sözü veren bir 'İslâm Sözleşmesi' (Islamishe Karta) etrafında buluştukları Berlin'deki bu uygulama başarılı olursa, diğer bölgelere de yansıtılacak olan model bütün Almanya için geçerli olabilecek...

Konuştuğum Protestan Kilisesi sözcüsü, "Bizim ülkedeki lâiklik anlayışı sizinkinden epey farklı" dedi. "Farklı" dediği Alman Devleti ile Kilise'nin içiçeliği... Ülke eğitim sisteminin yaklaşık yüzde 10'u kilise okullarından oluşuyor; o okulların bütün masrafları devlet bütçesinden karşılanıyor. Kilisenin eğitim gibi 'din-dışı' sayılan hizmetlerine bütçeden kaynak ayıran Alman devleti, 'din hizmetleri' için, kiliseye 'vergi' de topluyor. Her Alman'ın ödediği verginin yaklaşık yüzde sekizi bağlı olduğu kilisenin hissesine düşüyor. Almanya'da kiliseyi ayakta tutan devlet olduğu için 'lâiklik anlayışı' burada farklı.

"Bizim İslâm'la ilgimiz yok" diyen Alevi örgütlerine, kendilerini "Alevi" olarak tanıtan ailelerin çocuklarına ayrı bir 'dindersi' verme hakkı tanımaları, Almanlar açısından, anlaşılabilir bir tutum; anlaşılmaz olan, Almanya'daki mezhepdaşlarının bu girişimleriyle ilgili Türkiye'deki Alevi kuruluşlarının sergilediği sessizlik. Almanya'yı bilen, konuyla yakından ilgili benim gibi birinin bile, "Alman okullarındaki bazı Türk öğrencilere İslâm'dan yalıtılmış bir Alevilik dersi verileceği" haberini öğrenmesi için, yolunun Berlin'e düşmesi gerekti. Oysa, "Alevilik İslâm'dan farklı bir dindir" denildiğinde, bunun sadece Almanya'da kalmayan oradan Türkiye'ye ve bir çok başka ülkeye uzanan siyasi, sosyal ve hukuki etkileri olacağı için, bu gelişmenin herkesi dikkatini çekmesi gerekirdi.

Merak ettiğim şu: Berlin'deki bu gelişmeden Diyanet'in ve Türkiye'de faaliyet gösteren çok sayıdaki Alevi-Bektaşi örgütünün haberi var mı? Varsa, yapılanı benimsiyorlar mı?


9 Haziran 2002
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED