|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Her sabah beşte ölümle hayat arasında "belalı bir sevgili" gibi peşinizi bırakmayan yeni bir gün çalar kapınızı. Kimi zaman, "laikçi" bir korku adına gencecik kızlarının eğitim hakları ellerinden alınan gözü yaşlı analarla karşılaşırsınız; umutları çalınan solgun kızlar çıkar yolunuza... Konuşsalar gözlerinden yaşlar boşanacak, ağızları sanki bütün cam kesiği... Bazen de yüzlerine çocuklarına bir dilim ekmek götüremediği için derin bir utancın sisi çökmüş babaları dinlersiniz. Telefonunuzdan günboyu, "Biz bu acıları haketmiyoruz, Türkiye bu acıları haketmiyor. Ülkenin tepesinde 'korkuluk' gibi duran dinozorlara mahkum muyuz" diye kederli isyan çığlıkları yükselir... Bu hayatta artık hiç "iyi şeyler" olmayacakmış gibi bir duyguya kapılırsınız. Oysa bir daha yanamayacak kadar yansanız da, hayat bir daha yüzünüze bakmaz diye düşünseniz de günlerin, gecelerin kıyısında bizi bekleyen "iyi şeyler" mutlaka vardır. İsterse kimse seni görmesin, kimse de bir şey sormasın... Hayat öyle kendi kendine gidiversin ve zaman geçiversin... Yeter ki "umut" geri gelsin. Yağmalasın kalbini "korku tacirleri" ama yine de geri gelsin. Belki birgün aniden iyi bir şey oluverir hayatın merhametle buluştuğu o muhteşem kıyılarda. Belki de birgün bambaşka bir âlemde şiirin kıyılarına dökülüverirsin. Biliyorum, yıllardır uçları bir türlü birleşmeyen bir çemberin içinde pörsümüş birçok fena acılar içindeyiz. Ama bütün yolculuklar gibi umut da uzun sürecek. Yaşadıklarımızdan hangisi gerçek artık bilemiyoruz. Bir yaşadıklarımız var, bir de inanıp da yaşamak istediğimiz ama yaşayamadıklarımız. Bir de gerçekten yaşamaya hazır olmadan yaşadıklarımız... Yaşadığımız bu "büyük korku ülkesi"nin sonu yok. İsterseniz, bütün "iyi şeyler" için beyaz bir sayfa açıp, arkanızdaki bütün gözlerle vedalaşın... Ve bütün dünyaya yetecek kadar yeni düşler kurun, yeter ki düşleriniz başkalarının kâbusu olmasın. Kurumuş bir ağaç gibi ansızın toprağa devrilmeden, yeryüzü ile gökyüzü arasında hep varolan şiirin o muhteşem sesine kulak verin... 15 yıl önce bu dünyaya veda eden o "güzel adam" büyük şair Cahit Zarifoğlu'nun (rahmetle anıyoruz), uçurumları, yarları, kasırgaları aşarak korkulu yüreklerde koşan şiirleriyle soluk soluğa yeni bir günü selamlıyoruz:
"I believe in you believe in we believe in
Şimdi kalk yüceldin guslet suyun götürmesiyle kuşan
Dünya bir konak bir konuk ölümsüz hayat içre
|
|
|