T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yoksulluk çevreden değil insandan kaynaklanıyor

Bir toplumda, bir yerleşim bölgesinde üretim ya da tüketim faaliyetleri sonucu ortaya çıkan egzoz gazları, teneke kutular, pet şişeler, kimyasal atıklar, plastik torbalar ve ambalaj malzemeleri çevre kirliliğinin ana kaynağını oluşturur. Çevreyi kirleten her şey bir üretim ya da tüketim eyleminin doğal ve önlenmesi mümkün olmayan sonucudur.

Eğitim düzeyi düşük toplumlarda çevre kirliliğinin pazar mekanizması içinde oluşmuş bir fiyatı olmadığı için, insanlar çevrelerine özen göstermezler. Bu yüzden, çevreyi korumak çoğu defa belediyelere düşer. Belediyeler, bütün dünyada çevre temizliğinden sorumludur. Bunun için, Anadolu'da "Herkes evinin önünü süpürse, belediyeye ihtiyaç kalmaz" denilir.

Bu gerçeğin bilincinde olan Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık her sene haziran ayının ilkn haftasını "Çevre Haftası" ilan ederek, değişik eğitim, kültür ve sanat programları düzenliyor. O iyi biliyor ki, çevre belediyenin olduğu kadar, ilçe sınırları içinde yaşayan herkesin ortak varlığıdır, hep birlikte korunmaya çalışılmadığı zaman da, ortak felaket kaynağı olur.

Kıyıklık park ve bahçelerle donattığı Bağcılar'ın çevresini korumak için "çevre gönüllüleri" örgütünü kurarak, ilçesinde sağlıklı bir çevre oluşturmaya çalışıyor. Gerçekten "çevre, belediye tutulmuş bir aynadır." Bir belediyenin performansnı çevresiyle değerlendirilir. Çevresi pırıl pırıl olan bir belediyenin, hiçbir çalışmasının kirli olması mümkün değildir.

Geçen hafta içinde Bağcılar'da Çevre Haftası dolayısıyla düzenlenen "Çevre ve İnsan" paneline katıldım. Prof. Dr. Mehmet Borat, Prof. Dr. Ferruh Ertürk ve benim konuşmacı olduğum paneli, Prof. Dr. Mustafa Aykaç yönetti. Panelde çevrenin ekonomik, kültürel ve teknolojik boyutları ele alındı. Molla Gürani Parkı'nda düzenlenen panel dinleyicilerin de katkılarıyla zengin bir bilgi alışverişine dönüştü.

Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de çevrenin koruyucuları Yerel Yönetimler'den önce, o belediye sınırları içinde yaşayan ailelerdir. Çevre sağlığı deyince herşeyden önce akla aile gelir. Aile çevre için mini bir belediyedir. Hem merkezin hem de yerel yönetimin "odak noktası"olduğu kadar "temel taşı" da ailedir. Ailenin sağlıklı olmadığı yerde insan sağlıklı olamaz. Sağlıklı olmayan bir insandan da sağlıklı bir çevre beklenmez.

Bir şehirde belediye her evin önüne bir ağaç dikemez ancak aileler isterlerse evlerinin etrafını ağaçlarla donatabilirler. Anadolu'da her çocuk doğduğunda bir ağaç dikilir. Bu gelenek Bağcılar ya da diğer ilçelerde yaşatılabilseydi, bütü bir orman gibi yemyeşil olurdu. Yine de geç kalınmış sayılmaz. Her aile doğan çocukları için evlerinin çevresine bir değil, üç ağaç bile dikebilir.

Ağaç hayatın simgesidir. Ağaç sanatın da simgesidir. Bu yüzden, özellikle mimaride ağaçsız bir yapı düşünülemez. Ağaç ister mabet, ister işyeri, isterse konut olsun, her türlü yapının ayrılmaz parçasıdır. Ağaçsız bir yapı gibi, ağaçsız bir şehirde çok yoksul olur.

Çevre sorunlarının kaynağında ağaçsızlık var. Çevresi yoksul olanların iç dünyaları zengin olamaz. Çevresini çölleştirenler, farkında olmadan iç dünyalarını da çölleştirirler.

İç dünyaları yoksul olanların, ekonomileri, kültürleri, sanatları ve ticaretleri de zengin olmaz.

Yoksulluk içeriden dışarıya yayılır...


9 Haziran 2002
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED