T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Bir Bayram daha

Brezilya'nın en önemli kişisi cumhurbaşkanıdır ve hemen ardından futbol Milli Takımı Teknik Direktörü gelir. Pele, Garricha, Didi gibi büyük futbolcular yetişen "Samba" diyarında halk, "pa tutkusu" yüzünden bu sporun "kirlendiği" kanaatinde.

Dünya Kupası elemeleri sırasında (Kolombiya maçı) tribünlerin parçalanması, 100 bir kişilik statlara ancak 30 bin seyircinin gelmesi, sahte pasaport furyası, kara para aklamalar, halkın "isteri" halinde tutkun olduğu futbolu yaralamış durumda. Flamengo Kulübü'nün maliyeye borcu 100 milyon Amerikan Doları'nı bulmuş, 45 milyon dolarlık futbolcu satan Sao Paulo Kulübü'nün kasasına sadece (2) milyon dolar girmiş. Bunun da sebebi kimi yöneticilerle menacerlerin transfer paralarını aralarında paylaşmaları. Vasıfsız futbolcuları Milli Takım'da oynatıp, yüksek ücretlerle dış ülkelere satmak, çocuk futbolcu sömürüsü ayyuka çıkmış bulunuyor. İkinci Lig'deki sporcular ancak asgari ücret (90 dolar) alabiliyorlar. Bütün bu ifşaatlar Brezilya Milli Takımı Antrenör Yardımcısı (eski) Renato Alvares'e ait.

Dünya Kupası finalleri dolayısıyla yolsuzluk dosyaları beklemede. Kupa'da şampiyon alamazlarsa darma-dağın edilecekleri kesin. Bize gelince: Bir "vasıf" mı yoksa "yanlışlık" mı bilemiyorum ama hep "zayıf"tan yana olmuşuzdur.

Sözün gelişi, tarihimizdeki çok önemli zaferleri fazla hatırlamaz, Plevne'de düşmana esir düşen Osman Paşa'yı hep göklere yükseltiriz. Bu yüzden "İçimizdeki İrlandalılar", Ali Kemal gibi dar görüşlüler, Halide Edip gibi "manda" taraftarları hiç eksik olmaz!

Spor basınımızdaki kimi kalemşorların adeta gemi azıya almaları bundandır. Haluk Ulusoy ve arkadaşlarıyla antrenör Şenol Güneş ve futbolcular, bu zihniyetteki şahıslara unutulmaz dersler verirlerken, Türk milletini de sevince boğdular. Hayatım oyunca Senegal maçı sonrasında yaşanan mutluluğun benzerini görmedim. Brezilya maçında zafer bizden yana olduğu takdirde ki hiç de uzak değil, Samba diyarında kapalı kapılar ardında tutulan dosyaların da açılmasını sağlayacağız. Şimdi futbolcularımıza "Haydi Türkiye!" ve ilaveten Portekizce sesleniyorum: "O Turkey ha de ganhar!" (Türkiye kazanmalısın!)


24 Haziran 2002
Pazartesi
 
ALİ GÜMÜŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED