T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
En güzel fotoğraf

Bana göre Senegal'i yenip yarı finale yükseldikten sonra ekranlara gelen en güzel fotoğraf, Hakan Şükür'le İlhan Mansız'ın birbirine sarılıp öylece kaldığı fotoğraftı. En çok onlar sarıldılar birbirine. Sanki ilk kucaklaşma az geldi, sonra yüreklerini daha bir yapıştırdılar birbirine. Yüzleri görünmüyordu, belki birlikte ağlıyorlardı. Omuzları ıslanmıştı göz yaşlarından. O sarılışta dostluk adına, birbirini anlama adına, sevinci paylaşma adına, kendisi yapamadığı halde herhangi bir kıskançlık duygusuna kapılmadan arkadaşının başarısını yürekten kutlama adına, bir çok gol fırsatını kaçıran arkadaşının her şeye rağmen büyüklüğünü takdir adına, elhasıl insanlık adına her şey vardı. Ya da kaç zamandır insanlığı ıskalayanların anlamadığı her şey...

İlhan Mansız'a Hakan'ı soruyorlar. Şöyle diyor: "O bir efsanedir. O bizim liderimizdir. Büyük futbolcudur."

Belki soranın da iştahı kursağında kalıyor; çünkü Hakan'ı biçmek beklentisine beklenen cevap gelmiyor.

Biri ayağına gelen mutlak gollük pasları kaçıran, diğeri altın golü atıp, Türkiye'yi zafere taşıyan iki adam. Yani en kritik anların iki insanı... Biri bir kısım medya açısından çarmıha gerilecek hatalar yapmış, diğeri ismini altın harflerle yazdıracak bir başarıya imza atmış.

Ama onlar birbirinin kıymetini biliyor ve sarılıyorlar birbirine... Biz birbirimizi anlıyoruz, biz böylesine bütünüz, dercesine... İlhan'ın cevabında beklentiyi bilen, ama cevabı çok daha iyi bilen basiret sahibi bir insanın olgunluğu yansıyor.

İki genç insan bizim hepimizden, şu medya canavarında ahkam kesen herkesten daha olgun, daha duygularını terbiye etmiş gibi göründü bana. Bir ara, maçlardaki agresif davranışlarından dolayı duygusal terbiye zaafına işaret etmiştim. Ama işte kendilerini aşarak ilerliyorlar, her davranışlarına daha bir güzellik yansıyor.

Eminim ki Hakan'ı da en iyi onlar anlıyor, Şenol Hoca'yı da... Onun için her zaferden sonra, kendilerini ve hocalarını savunan serzeniş yüklü beyanlarda bulunuyorlar.

Bekara karı boşamak kolay, denir. Medyamız ne yazık ki bekarın hovardalığını sergiliyor adam biçerken...

Maçı seyrederken ben de Hakan'ın kaçırdığı gollere üzüldüm. Birlikte seyrettiğimiz çocuklarım da üzüldüler. Belki, belki değil muhakkak kendisi de üzülmüştür, hatta kahrolmuştur, hatta içi yanmıştır ayaklarının vefasızlığına...Belki kendisi de teklif etmiştir Şenol Hoca'ya "Al beni" diye... Evet değişmeliydi Hakan. Ama biçerek değil, yıkarak değil, üzerinden medya buldozeri geçirerek değil, nefret duygularına muhatap kılarak değil, bir daha ayağa kalkmamak üzere betona gömerek değil.

Hakan'a yönelik eleştirilerdeki "anlamlı ve hesaplı" öfke boyutunu kaldırmadan yazılacak her yazı, söylenecek her söz özürlüdür bana göre... Sanki Senegal maçndan öte bir öfkeye muhatap oluyor Hakan... Senegal maçında kaçırılan gol fırsatları, önceki hesapları görmeye bahane ediliyor.

Oysa biraz serinkanlı düşünüldüğünde, gene değiştirirsiniz Hakan'ı ama başka ihtimalleri de dikkate alırsınız. "Bu çocuk neden böyle oldu? Çocuk oyuncağı pasları neden gole çeviremedi?" diye sorarsınız. Sıkıntısını anlamaya çalışırsınız. Yaralı askeri vurmaz dost olan!

Bu çocuk, herhalde "vatana ihanet" duygusu ile sahaya çıkmamıştı. Herhalde ayağına gelen pasları, Türkiye elensin diye gole çevirmemezlik etmemişti. Herhalde, kendi kariyerini katletmek gibi bir hedefin peşinde değildi. Sanki böyle yapıyormuş gibi vurulmadı mı Hakan'a... "Hakan bir daha milli forma giymesin" derken, dillerin altında böyle bir hissi altyapı yok mu? "Hakan'dan en çok Senagalliler memnun oldu" derken... "Artık 10 kişi oynamayalım" derken... İğneledik, alaycı yorumlara hedef yaptık ve nihayet yargıladık ve astık... Hakan'ın bütün mazisini sildik. Yıldızlarını söktük.

Bu çok büyük gaddarlık gibi görünüyor bana...Çok kötü bir çıkarcılık gibi görünüyor. Bu kahredici bir vefasızlık damarı, diyorum ben...

Yarın İlhan'a, Hasan'a, Emre'ye, Ümit'e, Yıldıray'a yapacağımızın sinyali bu...

Bu sütunları okuyanlar "Adamyer Fikri" örneğini hatırlayacaklardır. "Adamyer Fikri'ler" kol geziyor bir kısım medyamızda...

Onun için İlhan ve Hakan'ın birbirine sarılmış, birbirinin değerini idrak sembolü olan o fotoğrafı, benim için en güzel fotoğraf oldu.

İnsan kıymeti bilmek, düştüğünde de, zaaf gösterdiğinde de insanı çamura bulamamak, insani bir hassasiyet olmalı diyorum ben. Zafer de kayıp da insan için. Kasıtlı ihanetler yoksa, insani zaafları, onun üzerine çullanmak için bahaneye dönüştürmemek asgari insanlık çerçevesi olarak görülmeli diyorum.

"Savaşıyorduk, bize galibiyet lazımdı, ve herkesin anlamı o galibiyete katkıda bulunacağı kadardı." Böyle buyurur çıkar mantığı... Ama komutan, bir başka bakar askerine... Görev verdiği insanın duygularını gözetir, bugün değilse bile yarın ondan nasıl yararlanacağını hesap eder, geçmişteki kahramanlıklarını unutmaz, savaş dışına alırken bile gözlerini öper, koklar, başını okşar, kucaklar, sevgisini hissettirir ona... "Niye çekemedin tetiği oğlum?" diye sorar insan yanını kaybetmemiş komutan!

Aşırı heyecan, aşırı öfke, aşırı kazanma hırsı, insan için bir sınav alanıdır. O ortamlarda bile insanlık damarını unutmamakla ortaya çıkar insanın gerçek değeri... Hakan'ı harcarsak, iyi bir sınav vermemiş oluruz. Zaman hem Hakan'ı hem girdiğimiz mücadeleleri kazanma zamanı...

Önümüzde Brezilya maçı var. Bir rövanş imkanı bu... Dilerim, birbirine sarılmış genç yürekler, üzerlerine çullananları da utandıra utandıra yollarına devam ederler.

Şenol Hoca için vurdular kimi zaman, onun üzerine çullanışı protesto için, kimi zaman yeni doğan bebekleri için vurdular, kimi zaman sokaklara taşma heyecanıyla çırpınan ümitleri yaralanmış ülke insanı için vurdular, kırmızı-beyaz daha daha çoğalsın diye vurdular, yarın da Hakan için vururlar topa... Çünkü Hakan onların yüreğinin bir parçası...

Bence bir kısım medya, kendi negatif tutumlarının Milli Takım için nasıl bir motivasyon haline geldiği üzerinde de biraz düşünmeli... Acaba neden olur bu?


24 Haziran 2002
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED