Herhalde sorsak, "İşte gül gibi bir kampanya dönemi geçirdik" derler. Oysa, son bir hafta boyunca uygulanan 'basına seçim yasağı', sadece kampanyayı 'haksız rekabete' konu etmekle kalmadı, aynı zamanda Türkiye'yi de, basın özgürlüğü bakımından bir-iki kademe daha gerilere itti.

Bazıları için en kolay vazgeçilecek özgürlüklerin başında 'basın özgürlüğü' geliyor. Uygulaması en kolay yasaklar basına konulabiliyor da ondan. Bu yüzden, başı sıkışan 'yetkili organlar', bu kampanya sırasında Yüksek Seçim Kurulu'nun yaptığı gibi, selâmeti yasakçı uygulamalarda görüyor. Son kampanya dönemi daha önce hatırlamadığımız ölçüde geniş yasaklı geçti. Yasalara saygılı gazeteler ve yorumcular bir parti lehine veya aleyhine sayılabilecek haberler ve yorumlardan kaçındılar. Türk basını, bir seçim öncesinde, hiç bu kadar yavan olmamıştı.

Tedbirin iyi niyetli olduğuna hiç kuşku yok; ancak bu iyi niyetli girişim, sonuçları itibariyle, Türkiye'nin dünya klasmanındaki yerini olumsuz etkileyecek. Dünyada basın özgürlüklerini yasaklar açısından inceleyen kuruluşlar, bir de seçim kampanyasına getirilen son kısıtlamalar yüzünden, Türkiye'nin notunu düşürecekler.

Ülke gündemine, Paris'te, tren istasyonu çıkışına, basın özgürlüğünü çiğneyen devletler haritası çizmesiyle giren ve bu yüzden eski genelkurmay başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'yla mahkemelik olan 'Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü' bu yılın basın özgürlüğü raporu ile tablosunu yayımladı. Tabloda, Türkiye'nin yeri epey altlarda. Raporda, Avrupa Birliği'ne aday ülkeler arasında basın özgürlüğünü en fazla çiğneyen ülkenin Türkiye olduğu özel olarak kaydedilmiş.

Basın özgürlüğüne en itina gösteren ülkelerin başında Finlandiya geliyor; onu İzlanda (2.), Norveç (3.) ve Hollanda (4.) gibi ülkeler izliyor. Portekiz'in 7., Slovenya'nın 14., Yunanistan'ın 19. sırada olduğu listede Afrika ve Latin Amerika ülkelerinden çoğu 100. sıradaki Türkiye'nin önünde yer alıyor. Birkaç yıl öncesine kadar Demir Perde altında yaşayan Bulgarlar (Bulgaristan 38. sırada) bizden daha özgür bir basına sahip... Sıralamada, Türkiye'nin hemen üstünde Kırgızistan (98.) ve Ürdün (99.), hemen altında da Azerbaycan (1001.) ile Mısır (102.) yer alıyor.

Bu tabloyu hazırlayan örgütün Türkiye'ye iyi gözle bakmadığı ileri sürülerek yanlılığından söz edenler çıkabilir. Oysa, örgüt, bu sıralamayı, nesnel ölçüler uygulayarak hazırlıyor ve o ölçüleri uyguladığımızda Türkiye için sevinmemiz mümkün değil. Seçimler sırasında uygulanan 'basına yasak' bile, Türkiye'de basına yönelik kısıtlamaların çok kolay alınabildiğinin bir işareti.

Aslında, her ülkede, özgürlüklerin koruyucusu meslek örgütleridir. Bizde, bu konuda titizliği bilinen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir tarafa bırakılacak olursa, sesi çok çıkan bazı meslek örgütleri, basının itibarını korumak ve özgürlükleri genişletmekten yana tavır almak yerine, kısıtlamaları perdelemek ve bazen de kendileri yasak uygulamak için devreye giriyor. Basın özgürlüğü konusundaki eleştirilere, "Bizde öyle sorunlar yok" diye karşı çıkanlar bile oluyor basın câmiasından.

Bu son bir haftaya yayılan basına yasak uygulaması seçim sonuçlarını nasıl etkileyecek? Bazı gazeteler ve yazarların yasak dinlemedikleri görüldü bu bir hafta içerisinde, bir partinin aleyhinde neredeyse bir koro oluştu; onların bu davranışı sandığa gitmeye hazırlanan seçmeni elbette etkileyecektir... Yasaklar adaletsizliğin üzerine tüy dikti.

Sandıktan çıkacak hükümet, nasıl oluşursa oluşsun, Türkiye'nin imajını dünyada zedeleyen uygulamalara son verecek düzenlemeleri görev listesinin başına yazmalıdır. Basın özgürlüğünü garanti altına alan, seçim ve siyasi partiler yasalarıyla oynayarak sistemdeki adaletsizliği ortadan kaldıran hükümet, hangi parti(ler)den oluşursa oluşsun, bizim desteğimizi alacaktır. Türkiye, düşmanlarının bile takdir ettiği bir ülkeye dönüşmek zorunda.

Sandık başına gittiğinizde, tercihiniz, "Kim daha özgürlükçü?" sorusuna da cevap teşkil etmeli.

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu