T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İhkak-ı hak

Bu deyim ("ihkak-ı hak" deyimi) bir hakkın usulüne uygun olarak yerine getirilmesi anlamına gelir. Hakların usulüne uygun olarak yerine getirilmesi devlet marifetiyle uygulanır. Aslında, devlet dediğimiz teşkilatlanmanın, bize kalırsa en önde gelen görevi, hakları ihlâl edilmiş olan kişileri himaye etmek ve onlara ihlâl edilmiş olan haklarının hukuk çerçevesinde iadesini sağlamaktır.

Devletin olmadığı veya devletin mevcut olup da bu görevini yerine getirmediği/getiremediği yerlerde "ihkak-ı hak" bizzat kişiler tarafından yerine getirilir. Böyle bir ortamda da "orman kanunu"nun hüküm sürdüğünden bahsedilir. Yani güçlünün hükmünü sürdürdüğü, zayıfı baskı altında tuttuğu, onun sadece kişisel haklarını ihlâl etmekle kalmayıp bizzat yaşama hakkını ortadan kaldırdığı bir ortamın yürürlükte olduğu bir düzenden, yani düzensizlikten bahsedilir.

Hukuk düzencesinin kurulmamış veya işlemiyor olduğu yerlerde (ki hukukî gelişimin ilkel safhalarında bu tür uygulama geçerlidir), hakkın kuvvetli olan tarafa tanındığı bir cebir ve şiddet düzeni hüküm sürer. O zaman, haliyle, hukukun hakimiyeti yerine, kuvvetin, despotluğun, zulmün, silahın ve yumruğun hakimiyetinden bahsedilir.

Modern devlette, kişinin bizzat ihkak-ı hakkı yerine getirmesi istisnai durumlarda, mesela, meşru müdafaa halinde veya hükümet müdahalesinin sağlanmasının imkânsız kaldığı yerde söz konusu olur. Bu istisnai durumların dışında, normal hal, haklarının korunması için kişilerin ilgili devlet mercilerine başvurması halidir.

Kişinin mahkeme marifetiyle hakkını elde edemeyeceğini düşündüğü veya hakkını elde edebileceğinden kuşkulandığı veya hakkını zamanında elde edeceğine ilişkin kaygılar taşıdığı yerde, yeraltı dünyasının devreye girdiğini görüyoruz. Yeraltı dünyasının toplum düzeninin "himayesi" zımnında rol üstlendiği bir yerde, bir hukuk rejiminin mevcut bulunup bulunmadığı hususu sorgulamaya açılır. Gecikmiş bir adalet, adalet olmaktan çıkıyorsa veya kişinin adalet merciinden umudunu kestiği bir ortam içinde yaşanıyorsa, kişinin yeraltı dünyasına müracaat etmesi de yadırganır olmaktan çıkar. Böyle bir ortam içinde, düzencenin de, siyasanın da, ekonominin de tıkanmış olduğunu görebilmek için yalnızca adalet hizmetinin yansıdığı tabloya bir göz atmak yeterli olur sanıyorum.


3 Kasım 2002
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED