T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Uzanın ve kitap okuyun

Şiiri okuyun, anlamını ve şâirini söyleyin: "Kâse-yi deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd / Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâdehârın görmüşüz." Şâirin Nâbi olduğunu içinde geçen 'Nâbiyâ' sözcüğünden sökmüşsünüzdür, ama ya anlamı? Şimdiki edebiyat kitaplarından 'eski şiirimiz' çıkartıldığı için, bu beyitle ömür boyu karşılaşmamanız ihtimali bile bulunuyor.

Oysa, günümüz Türkçe'sini iyi kullanabilmek için bile divan şiirimizden 'behredâr' olmak gerekiyor. Bunun için yardımcıya ihtiyaç duyacağınızı biliyorum. Sözlüklere baktığınızda karşınıza çıkan düz anlamla sökemediğiniz şiirler için vazgeçilmez kaynaktır Prof. İskender Pala'nın "Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü". Prof. Pala'nın bütün eserlerini basmaya başlayan 'Leyla ile Mecnun Yayıncılık' (Tel.: 212- 665-8780; faks: 212- 665-2755), Sözlük'ü albenili bir baskıyla çıkardı.

Bugün pazar. Seçim günü. Oy vereceğiniz kısa zaman dışında evinize hapis durumdasınız. Öğrencilere yarın da tatil. Bütün gün televizyon karşısında pinekleyip defalarca izlediğiniz dizilerle de vakit geçirebilirsiniz, kukumav kuşu gibi pinekleyerek de... Teklifim, daha aktif bir şey yapmanız. 'Okumak' sözgelimi. İstanbul'da yaşayanlar için, bugün, Tüyap kitap fuarının son günü.

Yetişme çağımda 'Ciğerdelen' adlı romanını bulup okumak üzere bayağı bir serüvene katlandığım Safiye Erol nihayet keşfedildi. Murat Belge, Radikal'deki sütununda, birkaç yazıyı bu 'az tanınan' romancıya ayırdı. 'e-Edebiyat' dergisinin geçen sayısı da ağırlıklı olarak kapak konusu yaptığı Safiye Erol'u ve romancılığını işledi. Güzel.

Peki siz Münevver Ayaşlı adını hiç duydunuz mu? Münevver Ayaşlı bu yüzyılın başında doğmuş, gençliğini ilim peşinde geçirmiş, ileri yaşlarda eline aldığı kalemi ile, tanıklık ettiği önemli olayları anlatması yanında, İmparatorluk'tan Cumhuriyet'e geçiş döneminde yaşanan kültür çatışmalarını roman halinde yansıtmış bir hanımefendiydi. "Pertev Bey'in Üç Kızı" adlı romanı ilk çıktığında ne kadar şaşırdığımı bugün bile hatırlıyorum. Sonra, "Pertev Bey'in İki Kızı" ve "Pertev Bey'in Torunları" ile öyküyü sürdürdü Münevver Ayaşlı...

Timaş Yayınları (Tel.: 212- 665-3556, faks: 212- 664-7797), Münevver Ayaşlı'nın bütün eserlerini yayımlamaya başladı. İlki de, Pertev Bey dizisi. Üç romanı tek bir kapak altında toplamış Timaş ve iyi yapmış. Bir oturuşta, yerinizden kalkmamacasına okuyacağınızdan eminim.

Benim yayınevi takıntım vardır; bir kitapçıya girdiğimde takıntım olan yayınevlerinden birinin daha önce görmediğim bir kitabıyla karşılaşmışsam, biran tereddüt geçirsem de, onu almadan içim rahat etmez. Yüzde yüz tatmin söz konusu değil elbette, ancak çoğu kez takıntımın yararını görürüm.

Kitaplarda kalite arayan yayınevlerinden biri saydığım 'Ötüken' (Tel.: 212- 251- 0350; faks: 212- 251-0012), son yıllarda, bir yandan tartışmalı konulara belli bir açıdan ışık tutan kitaplar, bir yandan da romanlar yayımlıyor. Prof. İsmail Yakıt'ın "Türk-İslâm Düşüncesi Üzerine Araştırmalar" kitabı, Mevlânâ ve Yunus gibi temsilcileri seçimler vesilesiyle de gündeme gelen, ancak pek çoğu kalıplaşmış kırıntı fikirler dışında meçhulümüz bulunan Türk-İslâm düşünürlerine eğiliyor. Ötüken'in, hayatının önemli bir bölümünü Yozgat'ta ve Ayvalık'ta geçirmiş Abbas Sayar'ın 'Yılkı Atı' başta olmak üzere bütün romanlarını yeniden ilgiye sunması benim için 'yılın sürprizi' oldu. Sayar'ın romanlarının biri mutlaka içinizdeki telleri titretecektir.

Seçim kampanyaları sırasında siyasilerin Türkiye projelerinden, müsaade ettikleri oranda, haberdar olduk. Bizim yazarların tartışmalı konularda ne düşündüğünü de az buçuk biliyoruz. "Türkiye dışarıdan nasıl görünüyor?" sorusuna cevap teşkil edecek yabancı basından seçmeleri de herhalde okuyorsunuzdur.

Ben burada, size, Kanadalı bir meslektaşın, Fred A. Reed'in, bizi anlamaya çalışan bir eserini tavsiye edeceğim: "Anadolu Kavşağı" (Karakalem Yayınları, tel.: 212- 512- 8080)... Reed, Türkiye'nin kendisini yabancılara kolay kolay açmayan yönlerini merak ederek başlamış yolculuğuna ve her köşede ilginç farklılıklarla karşılaşmış... Onun yolculuğuna "Bediüzzaman'ın izinde bir serencam" da denilebilir... İlk tanıttıklarında, adı yabancı gelmese, simasından 'tanıtanlardan biri' olduğuna kalıbımı basabilirdim Reed'in. Bu eserde bir yabancı için çok zor olan başarılıyor: Sadece bilmeyenlere değil, bize de 'Gizli Türkiye'yi anlatıyor Reed...

İstanbul Bilgi Üniversitesi (Tel.: 212- 217- 2862; faks: 212- 347- 1011), Türkiye'nin Almanya mâcerasının 40. yılında iki önemli eserle karşımızda: Prof. Nermin Abadan-Unat'ın "Bitmeyen Göç: Konuk İşçilikten Ulus-Ötesi Yurttaşlığa" adlı eseri, "Türkler Almanya'da" konusuyla ilgili bilmek isteyeceğiniz hemen her ayrıntıya giriyor. Dahası, alan araştırmalarıyla, gözden kaçabilecek ayrıntıları yakalamanızı da sağlıyor. Gündüz Vassaf'ın "Daha Sesimizi Duyurmadık" adlı çalışması ise, Almanya'da 'öteki' olma sınavına tâbi tutulan işçi çocuklarını gündeme taşıyor. Görmek istemediğimiz yönlerimize de ışık tutan bir eser bu...

Bir seçim günü ve sonrasında okuyabileceğiniz şiir, roman, araştırma, düşünce hayatı alanlarında bir dizi kitap size. Benden uyarması: Okumazsanız, önümüzdeki dönemi yorumlamakta zorlanırsınız.


3 Kasım 2002
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED