|
|
|
|
Çakallar" üşüştü üzerine. "Akbabalar" sokuldu sendelindiğinde. Sen sarsılınca "vampirler" gün ışığına çıktı. "Bakar körler" saldırdı sana. İşin zordu dün gece. Gökdeniz, Mehmet Yılmaz ve Fatih Tekke gibi üç çabuk ve "sabun gibi elden kaçan" adamlara, elindeki "sınırlı sorumlu" imkanlarla direneceksin ve üstelik kınalı Bülent Yavuz'un boyalı hakemlerinden birini de geçip maç kazanacaksın. Üstelik rakibin Trabzonspor erkekçe, şakır şakır ve kazanmayı isteyerek oynayınca "tadından yenmez" futbolun üstesinden geleceksin. Son iki haftada moral olarak ve Çarşamba gecesi de İspanya'da turşunu çıkarmışlar zaten. Ama hocam senin sonuna kadar inandığın futbolcularına gazı verdiğin açıkça görülüyordu. Hep kötü oynayıp kazanan Galatasaray, dün gece hasretle beklenen oyununa yaklaştı. Ve tempoyla presi hiç eksik tutmadı. Ciğerlerinin son hücresine kadar genç ve çıtır çıtır bir takımla sayende boğuştular. Ve şarkıların söylediği gibi bir kez daha tarihe geçtiler. Ali Sami Yen'in tarihe gömülmeye hazırlanan dekorundan süper bir rekor çıkardılar. Hem çok kritik bir üç puan aldılar hem de dünya rekoruna ortak oldular. Maçın hakeminin olağanüstü çabalarına rağmen üç puanı çıkartan Galatasaray'ın yürekten oyununu kutlarken bütün kararlarıyla maçı sürekli "kaşıyan" Selçuk Dereli'nin hala geçen sezon Yozgat'ta oynanan Galatasaray maçında kalmış olduğunu gördüm. Christiyan'a yapılan penaltıyı vermeyen Bülent Yavuz'un hakemine Elazığ'da Hacı Arif'in Arif Erdem'e yaptığı hareketi hatırlatıyorum. Bir adet plastik bardak için anons yaptırma ucubeliği nedeniyle de anlından "şap" diye öpüyorum. Şimdi Fatih Terim'in leşinden medet ummaya çalışan yaratıklara bir çift sözüm var: Eğer hocan ise Fatih Terim
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |