T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M
Avrupa hukukunun başörtüsü sınavı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, üniversitelerinden başörtüsü nedeniyle atılan iki Türk kızının 1998 yılında açtığı davaya bugün Strasbourg'ta bakmaya başlıyor.

Türkiye'nin sosyal barışına verdiği zarar ve kamu vicdanında açtığı derin yaralarla son 15 yıla damgasını vuran başörtüsü sorununda, bugünden itibaren yeni ve çok önemli bir dönemece giriliyor. Başörtüsü takmaları nedeniyle okudukları üniversitelerden atılan iki Türk kızının 1998 yılında yaptıkları başvuruyu kabul eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, davayla ilgili ilk duruşmasını bugün Strasbourg'ta gerçekleştirecek.

Davada şikayetçi tarafı oluşturan iki Türk kızı, İngiliz hukuk bürosu "Bindman and Partners"e bağlı avukatların rehberliğinde temsil ediliyor. Bugünkü duruşmada hem davacı tarafın iddiaları, hem de Türkiye Cumhuriyeti adına (halen görevde sayılan eski hükümetin görevlendirdiği) bir savunma avukatının ifadeleri dinlenecek.

AİHM'deki davanın, davacılar lehine sonuçlandığı takdirde, artık tam bir açmaza dönüşen başörtüsü yasağında Türkiye açısından yepyeni bir "yön tayini" anlamına geleceğini belirten hukukçular, kararın AK Parti'nin konuyla ilgili olarak gelecekte izleyeceği politikaları da doğrudan etkileyeceği görüşünde birleşiyorlar.

AİHM'ye egemen olan hukuk felsefesinin, kamu kurum ve kuruluşlarında dinsel kıyafet serbestisine mesafeli bakmakla birlikte, özgür düşüncenin yuvası sayılan üniversiteler açısından böyle bir yasağı kolay kolay hazmedemeyeceğini vurgulayan bu kaynaklar, Strasbourg'dan büyük bir ihtimalle "üniversite eğitiminde başörtüsüne özgürlük kararının çıkacağı" görüşünü ifade ediyorlar.

Bütün yolları denemişlerdi

Başvuru sahiplerinden 27 yaşındaki Zeynep Tekin'in yaşadığı mağduriyet 10 yıl öncesine uzanıyor. 1993 yılı Aralık ayında Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu'nda okurken derslerde kep yerine başörtüsü taktığı için uyarı cezası alan Tekin, bu tercihinde ısrar edince önce 15 gün okulundan uzaklaştırılmış, ardından da bölümüyle ilişiliği tamamen kesilmişti. Yerel mahkemelerdeki hak arama çabaları karşılıksız kalan genç kız, bunun üzerine 1998 yılında AİHM'ye başvuruyordu.

Diğer davacı Leyla Şahin ise, 1998 yılında aynı gerekçeyle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okuma hakkını kaybetti. Şu anda Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi 5'inci sınıfta okuyan Şahin'in yurtdışında kurduğu yeni hayat ve elde ettiği parlak statü, kendisini "yetersiz" olarak gören eski üniversitesinin yöneticileri açısından hiç kuşkusuz ki bir hayli düşündürücü.

Her iki öğrencinin de başvurularındaki temel dayanakları ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesi. "Din ve vicdan özgürlüğü"nü güvence altına alan bu maddeye göre, hiç kimse dinsel inanç ve kanatlerinden dolayı eğitim görmekten men edilemiyor.

İslam ülkeleri de izliyor

Öte yandan, Zeynep Tekin ile Leyla Şahin'in AİHM'de yürüttükleri hukuk mücadelesi yalnız Türkiye ve Avrupa'da değil, İslam dünyasında da büyük bir ilgiyle takip ediliyor.

Başörtüsü sorunu Avrupa medyasında

"Başörtüsü yasağı", Avrupa medyası cephesinde de "mantıklı bir açıklaması bulunmayan, çelişkilerle dolu bir karar" olarak algılanıyor. Çünkü onlara göre, İslam dininin en köklü geleneklerinden biri olan başörtüsünü ortadan kaldırmaya çalışmak, dini emirler bir yana, en temel insani değerlerle de bağdaşmamakta. Bu bakımdan, AİHM'de görülmeye bugün başlanan başörtüsü davası, Avrupa'nın önde gelen basın-yayın kuruluşlarını da harekete geçirdi. Çeşitli gazete ve televizyonlardan birçok muhabir davayı bizzat yerinde takip etmek üzere Strasbourg'a gelirken, İngiliz "Channel 4" de bir "başörtüsü belgeseli" hazırlamak üzere özel bir ekibini Türkiye'ye gönderdi. Bu arada Almanya'nın kıtalararası yayın yapan Deutsche Welle televizyonunun da aynı konuda bir program yapma hazırlığı içinde olduğu bildiriliyor.

İngiliz avukatlar devrede

Davacı Zeynep Tekin ve Leyla Şahin, 1998 yılında başlattıkları dava sürecinde zaman zaman sivil toplum kuruluşlarından danışmanlık desteği almakla birlikte, karşılaştıkları tüm mali sorunları kişisel olanaklarıyla çözdüler. Daha önce AİHM'deki birçok önemli şikayetin başvuru prosedürüne tam olarak uyulmadığı için geri çevrildiğine tanık olan davacılar, bu yüzden daha ilk başvurularından itibaren bütün takip sürecini profesyonel bir hukuk bürosunun desteğiyle gerçekleştirmişler. İngiltere'nin önde gelen hukuk bürolarından "Bindman and Partners"in takip ettiği davanın duruşmalarına da yine bu büroya bağlı ünlü avukatlardan Stephen Grosz müdahil olarak katılacak.

1974 yılından bu yana insan hakları davalarına yoğunlaşan Londra merkezli "Bindman and Partners", bu alanda girdiği davaların büyük kısmını kazanmış iddialı bir kuruluş olarak tanınıyor. Şirketin geçmişte aleyhlerine dava açıp başarıyla sonuçlandırdığı ülkeler arasında İngiltere, Romanya ve Yunanistan'ın yanısıra Kuzey Kıbrıs kaynaklı bir olaydan dolayı Türkiye de yer alıyor.

Tekin ve Şahin davasını son derece özel ve trajik bir örnek olarak gördüklerini belirten "Bindman and Partners" yöneticilerinin, bu nedenle Türkiye'den başvuran genç davacılarına "şirketin normal standartlarının çok altında bir danışmanlık tarifesi uyguladıkları" öğrenildi.

Bu arada, dava sahiplerine başından bu yana moral destek veren bazı sivil toplum örgütü temsilcilerinin de dayanışma amaçlı olarak Strasbourg'ta bulundukları bildirildi.




19 Kasım 2002
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED