T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

S P O R
LORANT - TERİM - LUCA

Üçü de şampiyonluğa oynuyor. Üçü de atbaşı yarışıyor. Üçünün de yönetim, futbolcu ve medya ile ilişkilerinde benzer sorunları var. Ve farklı yorumlanıyorlar. Bir de Multescu var. Gaziantepspor'u sessiz ve derinden zirveye getiren...

HAFTANIN YORUMU
SALİH SEZER

Hangisinin şampiyon olacağını şimdiden kestirmek zor. Üstelik enselerinde Gaziantepspor varken. Her sene böyle bir çıkıp bir kaybolurlar. Oysa Trabzonspor nasıl olduysa, Gaziantepspor da olmalı. Ama daha baştan kendileri söylüyor "olamayız" diye. Geçenlerde Başkan Celal Doğan'ı dinledim televizyonların birinde. "Biz şampiyon olamayız" diyordu. Ya hedef olmaktan korkuyordu, ya da samimi itiraftı. Eee, Başkanı böyle dedikten sonra!..

ALMAN HAVALARDA

Dengelerin bu kadar bozuk olduğu bir başka takım yoktur her halde. Bu hafta iyi oynayanı önümüzdeki hafta takımda göremeyebilirsiniz. Kimin, nerede oynadığına da karar veremezsiniz. İnsanın kafasını karıştırıyor. Umulmadık anda Galatasaray'a 6 atıyor. Bir bakıyorsunuz Panathinaikos'tan 4 yemiş. Al sana bunalım. Sonra çıkıp diyor ki, "Ben kimseye Avrupa'da, tur, kupa gibi şeyler vaadetmedim." Sen etmediysen, Başkan Yıldırım etti. O'nun da mı hatırı yok! Tuhaf bir adam. Futbol bilgisi konusunda cahilliğini kanıtladı da, ADAM olup olmadığı konusu gündemde şimdi. Dini imanı para bunların, kovulsa, "Yarabbi şükür" diyecek. Kovan olmadığı gibi, 7-1'lik Bursaspor galibiyeti ile havaya da sokarlar şimdi. Düne kadar yerden yere vuran "SKOR yazarlarımız" dansöz gibi kıvırmaya başladı bile. Fenerbahçe'nin başına yeni bir dert açana kadar sürer bu havaları. Bana diyorlar ki, "Boşver kardeşim Lorant'a, takım rayına oturdu sen de keyfini yaşa.." Eyvallah, elbette yaşıyorum. Hatta birilerini de ince ince kızdırıyorum. Ama bu Alman'a bir türlü dayanamıyorum. Böyle bir takıma, aslan gibi Türk hocalar varken. Madem ki, bu takım iyi futbol oynayıp, farklı maç kazanabiliyor, o zaman sezon sonuna kadar her maçını kazanmalı.

TERİM'İ ÇEKEMEYENLER

Galatasaray'ın camia olarak toparlanması gerekiyordu. Özellikle Fenerbahçe yenilgisinden sonra. Ve bunu yapabilecek tek kişi de Fatih Terim'di. Çünkü O, Sarı-kırmızılıların 7 bin bilmem kaç numaralı kongre üyesi ve takımın teknik patronuydu. Yöneticilerin tek katkısı, Terim'in arkasında olduklarını ve görevine devam ettiğini açıklamaları oldu. Bir de olayın muhalif kanadı vardı. Bu kanadın altında da sözde Galatasaray'a faydalı olduklarını zanneden eski yöneticiler ve gazeteciler... İşte asıl tehlike de onlardı. Terim yaptığı son basın toplantısında hemen hepsine yanıt verdi. Doğrusu da yanlışı da kendisine ait. Buna eleştiri getirmem. Neden derseniz, Terim hem numaralanmış bir Galatasaraylı, hem de başarısını kanıtlamış bir görev adamıdır. O'nu bugün acımasızca eleştirip, gitmesini isteyenlerin yarınları karanlıktır.

EN KARTAL LUCA

Diğerlerine bakınca Mircea Lucescu'nun bir bahar ortamında çalıştığını söylemek yanlış olmaz her halde. Yöneticisiyle, taraftarıyla, futbolcusuyla can ciğer kuzu sarması.Takıma getirdiği futbolcuların kalitesi süper. Oynattığı futbol da ortada. Daha ne olsun. Puan desen puan, tur desen tur. Özetle Beşiktaş'ın şimdilik bir eli yağda, bir eli balda. Ama bakıyorum da hocanın kalitesini farklı tartışma ortamına çekmeye çalışanlar da var. Mesela 'Terim-Lucescu yarışı' gibi. Mesela Lucescu'nun Galatasaray'ın başındayken, söylediklerinden, Beşiktaş'a köpek dediği anlamını çıkaranlar gibi. Olmayan yaraları kaşımak istiyorlar. Gazeteci olmakla Beşiktaşlı olmak arasındaki tercihini bir türlü belirleyemedikleri için Beşiktaş içinde de ne yazık ki, istenmiyorlar.
Taraflı tarafsız herkese hayırlı yarınlar...



19 Kasım 2002
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED