|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AK Parti'nin oluşturduğu 58. hükümet yeni dönem öncesi son tartışma dalgasını oluşturdu. Ve elbette yeni döneme ilişkin fikirlerin biraz daha netleşmesine katkıda bulundu. Yeni hükümet komposizyonunun dikkat çeken üç yönü var. Bunlardan ilki hükümet kompozisyonunun AK Parti'nin iç dengelerini kuşatması ve parti ile hükümet arasında kurulacak yeni modelin kıvrımlarına işaret etmesidir. Bakan isimlerine bakıldığında, Gül'ün ve Erdoğan'ın tercihleri dikkate alındığında, görülmektedir ki, bu kabine AK Parti Genel Başkani ile 58. Hükümet başbakanının seçimlerinin taleplerinin bir sentezini ifade etmektedir. Başka bir deyişle bakanlar kurulunda doğrudan doğruya Tayyip Erdoğan'ın önerdiği kişiler ile, Gül'ün önerdiği kişilerin bir karması söz konusudur. Hükümet listesinin ikinci göze çarpan özelliği parti hassasiyetleri ile devlet hassasiyetleri arasında bir denge sağlamasıdır. ANAP kökenli bakanların sayısının 7 olması, bu kişilere İçişleri, Savunma, Milli Eğitim, Adalet bakanlıkları gibi devletle ilişkiler ve devlet politikaları açısından kritik mevkilerin bırakılması dikkat çekicidir. Elbette bu bakanlıklarda görev yapacak eski ANAP'lıların bir kısmı AK Parti'nin ayrılmaz parçası haline gelerek önde gelen birer AK Parti'li haline dönüşmüştür ve deneyimleri açısından doğru bakanlıklara getirilmişlerdir. Ancak tümü birlikte ele alındığında AK Parti genel merkezinin ince bir denge politikası güttüğü ve sistemi rahatsız edecek ya da rahatsızlıklara bahane olacak isimlere gitmediği anlaşılmaktadır. En nihayet bu bakanlar kurulu, AK Parti'nin verdiği sözler ve açıkladığı eylem planları açısından zaman kaybetmek istemediğini ve etkili bir icraat serisine başlamayı arzu ettiğini göstermektedir. Tüm kritik bakanlıklar, özellikle piyasa ve ekonomi konusundaki icracı bakanlıklar o sahada deneyimli kişilere ve bürokrat kökenlilere bırakılmıştır. Tüm bu noktalardan hareketle 58. hükümetin "demokratik siyasi adımlar konusunda kararlı ancak dengeli adımlar" atacağını, "ekonomi konusunda daha yaratıcı ve cesur girişimler"de bulunacağını, "uluslararası ilişkiler konusunun ise genel başkan-başbakan ikilisinin hakim olacağı hamleci bir nitelik" taşıyacağını varsayabiliriz... Nitekim demokrasi konusunda 58. hükümet ilk dönemlerde kendisini AB uyum yasalarının tamamlanması ve yönetmeliklerin hazırlanmasıyla sınırlayacak görünmektedir. Bu sınırlama hem olumlu bir imaj edinmelerine yol açacak hem meşruiyet zeminini zorlamamalarına imkan verecektir. Ekonomi konusunda IMF programının esaslarına dokunmadan toplumsal eşitsizlik merkezli bazı konularda adımlar atılması, piyasayı canlandıracak maliyeti düşük pratik tedbirlerin devreye girmesi tayin edici olacak gibi görünmektedir. Bu hükümeti bekleyen en önemli meselelerden birisi, Kıbrıs sorunu konusunda Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs ve Atina'da yaptığı açıklamalar, bu açıklamalardan önce dışişileri ve Genelkurmay Başkanlığı'yla görüşmeler yapmasına rağmen dil ve uslüpta yenilik, cesaret, hatta kararlılık içeren yöndedir. Bu, dışişleri polikitasının ana eksenlerinin devlet tekelinden çıkıp, siyasi iktidar alanına gireceğine dair ciddi bir göstergedir. Evet, eldeki resme bakıldığında ilk görünenler bunlar... Gerisi yarına...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |