|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Liderlerle yapılan yurt dışı seyahatler, gazetecilere yeni dostlukların kapısını araladığı gibi, olayları ilk elden öğrenme imkânını da verir. İşte bu duygularla Tayyip Erdoğan'ın gezisine katıldım. Önce Atina ve İspanya. Salı sabaha karşı Ankara'ya varış. Aynı gün öğleden sonra Almanya'ya hareket. Bu satırları okuduğunuzda biz, belki Londra'dayız, belki Brüksel'de, belki Dublin'de. Organizasyon
Tayyip Erdoğan'ın hızına yetişmek kolay değil. Herhalde bu sebebten dolayı, heyete refakat eden basın mensupları, başlarının çaresine kendileri bakmak durumunda kalıyor. Meselâ Atina'da Başbakanlık konutunda, Erdoğan Yunan Başbakanı Simitis ile görüşürken, en az üç saat kapı önünde ayakta bekledik. Yorulanlar, zaman zaman duvara oturup dinlendi. Peki ya hava yağmurlu ve soğuk olsaydı? Hiçbir tedbir düşünülmemişti. Tabiî herkes, taze bir iktidara karşı anlayışlı. Ama bundan sonraki organizasyonlar, daha tecrübeli ellere teslim edilmeli. Sadece Ahmet Takan'ın iyi niyeti ve gayreti yeterli değil. Kriz
İstanbul'dan Atina'ya gidişte, Meclis Başkanlığı krizini tartıştık. Bana fikrimi soran arkadaşlara, "Bülent Arınç ısrar ederse, o olur. Tayyip Erdoğan AK Parti Grubu'nun eğilimine karşı çıkmaz" dedim. Gerçi iç dengeler açısından hiç değilse Meclis Başkanı'nın eşinin başörtüsüz olması düşünülüyordu. Böyle bir gerekçeyi şahsen hiç kabul etmemekle birlikte, Tayyip Erdoğan'ın Köşk'e Vecdi Gönül ile çıkması, Gönül'ün, Sezer'e Meclis Başkanı olarak takdim edildiği havasını yaratmıştı. Sonunda iş tatlıya bağlandı. Vecdi Gönül geri çekildi. Onun da payına Milli Savunma Bakanlığı düştü. Aslında, uçakta elde ettiğimiz duyumlara göre, Vecdi Gönül, Dışişleri Bakanlığı için düşünülmüştü. Yaşar Yakış, Milli Savunma Bakanı olacaktı. Cumhurbaşkanı, iki bakanın yerini değiştirmişti. Sezer, Beşir Atalay'ın da Milli Eğitim Bakanlığı'na karşı çıkınca, Atalay, Sosyal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı oldu. Turizm Bakanı görevine atanan Erkan Mumcu Milli Eğitim'e kaydırıldı. Neden Beşir Atalay sakıncalı? 1997'de "irtica" suçlamasıyla YÖK tarafından üniversiteden uzaklaştırılmış. 1997'de. Yani 28 Şubat döneminde. O zamanlar, andıçlanıp vatan haini ilân edilen gazeteciler de vardı. Ve bendeniz de "irticacı" yaftasıyla Meclis'ten sürgün (!) edilmedim mi? Ah bu ön yargılardan ne zaman kurtulacağız? Tayyip Erdoğan, ipleri germe niyetinde değil. Ayrıca Cumhurbaşkanı'nın bu konuda inisiyatif sahibi olabileceğini düşünüyor. Aslında uçaktaki gazetecilerden pek çoğu aksi fikirdeydi. Bizler, cumhurbaşkanını fazla müdahaleci bulduk. Üç bakan
İç politikada bu kadar yoğun bir gündem maddesi varken, dış politika ister istemez ikinci plana düşüyor. Biz de uçakta, Avrupa Birliği'nden ziyade, Bakanlar Kurulu listesini tartıştık. Abdüllâtif Şener, Yaşar Yakış ve Vecdi Gönül, sade milletvekili olarak bindiler uçağa. İspanya'ya ayak bastıklarında müjdeyi aldılar. "Daha önce bilmiyorlar mıydı?" sorusu sorulabilir... Tahmin etseler bile, kimse emin değildi. Tayyip Erdoğan, hepimizin merakına rağmen, ağzını açıp kimin bakan olduğunu söylemedi. Herhalde, Çankaya'nın onayından geçip kesinleşmesini bekliyordu. Bu yüzden, haberin kaynağı ile aynı mekânı paylaşmamıza rağmen, kabine listesini en son biz öğrendik. Atillâ = Ecevit
Çiçeği burnunda bakan Yaşar Yakış'a sorduk: "Bu gezilerin amacı ne?" Yakış, tam o sırada kızının telefonuna geçtiği tebrik mesajını okuyordu. Yüzü aydınlandı. İlk tebriği kızından almıştı. "Amacımız, iktidarımızın AB üyeliği konusundaki siyasi iradesini gözler önüne sermek" dedi. Erdoğan, gerçekten de her gittiği ülkede bu iradeyi vurguluyor ve çok inandırıcı bulunuyor. Yunanistan'daki bir gazetecinin sözlerini hatırlatmak isterim: "Simitis, ne zaman Ecevit ile yakın ilişki kursa, kamuoyu tarafından 'Atillâ' ile görüşmekle suçlanıyordu. 1974 Kıbrıs harekâtı, Ecevit hakkında, Hunların istilâsını hatırlatan cümlelerin kullanılmasına yol açıyordu. Simitis, Ecevit'in görevden ayrılmasıyla ağır bir bagajdan kurtulmuş gibi hissetti kendisini." Erdoğan, Akdeniz kuşağında (İtalya, Yunanistan, İspanya) gördüğü ilgiyi Almanya'da gördü mü? İlgi gördü ama Başbakan Schröder'in çekincelerinin ortadan kalktığı söylenemez. Tayyip Erdoğan, Almanya'da yaşayan üç milyon Türk'ün, iki ülke arasında bir bağ oluşturduğunu düşünüyor. Oysa, tam aksine Almanya'da, cemiyetle bir türlü kaynaşamayan Türklerin olumsuz bir imajı var. AK Parti liderini takip eden bir Alman gazeteci "Sadece ekonomik sıkıntılar değil. Türklerin Almanya'daki kültürel ve sosyal uyumsuzluğu da, Başbakan Schröder'in çekimser davranmasına yol açıyor" dedi. Önemli mesajlar
Seyahat boyunca Tayyip Erdoğan bazı cümlelerin iyice altını çizdi: "AB, Türkiye'nin cumhuriyetten sonra en önemli projesidir." "Türkiye, Avrupa Birliği içinde bir Müslüman ülke olacak. Böylece dünya, medeniyetler çatışmasından değil, medeniyetler arası uzlaşmadan söz edecek." "İslâm'ın demokrasiyle bağdaştığını gösteren bir model oluşturacağız." "AB, Türkiye'ye, müzakere takvimi verirse kaybedecek bir şeyleri yok. Müzakere takvimi alınınca, bizim için her şey bitmiyor, başlıyor." "Kararlı bir hükûmet işbaşında. Meclis'te de yeterli çoğunluğumuz var. Müzakere tarihi, bu süreci hızlandıracaktır." Bence mesajlar hedefi vuruyor. Avrupa ülkeleri, işbaşında, Türkiye'yi AB'ye sokmağa kararlı bir hükûmetin bulunduğunu anladı. Ayrıca Erdoğan, partisinin üzerine yapıştırılmak istenen "İslâmcı" damgasını da bu şekilde siliyor. Artık muhafazakâr
Seyahatimize katılan Le Monde muhabiri Nicole Pope "Önce, gazetemizde 'İslâmcı parti' diyorduk. Sonra 'ılımlı İslâmcı' demeğe başladık. Artık muhafazakâr sıfatını tercih ediyoruz" dedi. Reuters'in haberine göre, İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh de seçimi kazanan "reformcu ve Avrupa yanlısı AK Parti'ye" destek verilmesi gereğinin altını çiziyor. Artık İslâmcı sıfatı kalktı, muhafazakâr, reformcu, Avrupa yanlısı tanımı kullanılıyor. Erdoğan ve arkadaşları, kısa sürede, Batı dünyasının ön yargılarını kırmışa benziyor. Sıra, Türkiye'deki bazı odakların peşin hükümlerinden kurtulmasına geldi. Beşir Atalay'ın, Milli Eğitim Bakanı olmasına kem gözle bakılmadığı gün, bizim özlediğimiz Türkiye'ye hayli yaklaşmış olacağız.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |