|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çıkış yolunu anlatıyor
Üstad Sezai Karakoç'un dirilişin ve kurtuluşun yolunu anlattığı konuşmalarını topladığı son kitabı "Çıkış Yolu II - Medeniyetimizin Dirilişi" yayınlandı. Diriliş Yayınları'ndan çıkan kitap, üstadın 1991-1994 yılları arasında verdiği dört konferansı içeriyor.
Üstad Sezai Karakoç'un Diriliş Yayınları'ndan çıkan yeni çıkan kitabı "Çıkış Yolu II - Medeniyetimizin Dirilişi" adını taşıyor. Kitapta 1990'da kurulan ve 1997'de kapatılan, genel başkanlığını yazarın yaptığı Diriliş Partisi döneminde yapılan dört konferans yer alıyor. Konferanslar Diriliş Çağı, Dünya Görüşümüz Diriliş, Medeniyetimizin Dirilişi ve Kaybolan Hakikat başlıklarını taşıyor. Konferansların verildiği yer ve tarihler şöyle: Birincisi Pendik'te (1991), ikincisi Eskişehir'de (1993), üçüncüsü Adapazarı'nda (1993) ve dördüncüsü yine Eskişehir'de (1994). Diriliş üzerine Üstad, her konferansında olduğu gibi selamla başlıyor konuşmasına. Hareket noktası diriliş. Diriliş kavramını anlatıyor uzun uzun. O anlattıkça, insan kendini sonsuz bir aynanın karşısında hissediyor. Öyle bir ayna ki, çerçevesi fizikötesine uzanıyor. İlk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem'den son Peygamber'e kadar uzanan çizgide, gittikçe yükselen, parlayan bir yıldız gibi, büyüyen, genişleyen medeniyetimiz. İslam medeniyeti. Dün ne idi, bugün ne durumda? Hangi noktalarda kırılmalar veya düşüşler yaşıyor? Ya da nerede, ne zaman ve nasıl yapılan, hangi hatalardan kaynaklanan krizlerin sonunda adeta bir labirente kapatılmış durumda? Bu karanlıktan, bu kaostan nasıl çıkacağız? Çıkış yolu nerede? Üstad, aydınlar olarak bu sorulara cevap aramamız gerektiğini ısrarla vurgulayarak, medeniyetlerin doğuşuna, batışına dikkat çekiyor. Dirilişi, metafizik boyutuyla ele almamız gerektiğini söylüyor. "Metafiziğin tabiidir ki, ana kaynağı, insanlar için din olduğundan, inanışların en önce temeller, başlıklar halinde toplandığı bir yerde bir hak ve hakikat olan din, İslam olsun, isterse ondan önce gelip de onun bir parçası olan vahdaniyet dinleri olsun -ki bunların hepsi zaten bir dindir ve bir medeniyettir- yoğun bir şekilde, dirilişin mefhumunu içerirler. Ölümden öteye bir hayat varsa, biz, o hayata doğacağız. İşte 'diriliş' bu demektir." Medeniyetler yelpazesi Sezai Karakoç, dünya ve ahiret hayatının birbirinin simetrisi olduğunu vurgulayarak, İslam medeniyetinin ana çizgilerini uzun uzun anlatıyor. Enflasyon, Güneydoğu, Kıbrıs meselesi gibi konular varken 'medeniyetimizin dirilişi' gibi bir konuyu seçmesinin nereden kaynaklandığının belki merak edildiğini belirttikten sonra, diyor ki: "Bu sorunlar bugünün sorunları değil esasında. Bu hakikatlerden aydınımız habersiz olunca, ortaya medeniyetimizin diriliş sorunu çıkıyor." Üstad, yalnız imanımızı ve dinimizi değil, tüm medeniyetimizi bütün olarak düşünelim, diyor. İşe yazıdan başlamamızı salık veriyor. "Yazımızı değiştirdiler" diyor. "Neden? Biz batıya dönecekmişiz, Batı medeniyetine adapte olacakmışız da ondan. Böyle bir olay yok tarihte." En ince ayrıntılarına kadar anlattığı medeniyetlerin, yazıya sahip olduklarına ve her medeniyetin bir yazısının olduğunu söyledikten sonra bütün sırrın medeniyetimizde olduğunu belirtiyor. "Eğitimimizi, öğretimimizi yeni baştan gözden geçirmek zorundayız. Okulumuzu yeniden kurmamız gerekmektedir." Çözüm kendimizde "Kaybolan Hakikat" başlıklı konferansında Üstad, hakikatın, saklanmaya eğimli yapısını anlatıyor. Daha sonra içinde bulunduğumuz toplumsal, ekonomik ve siyasal problemlere sözü getiriyor. Böyle kritik durumlarda çözümü Avrupa'da aramak yerine kendimizde aramamız gerektiğini söylüyor: "Çözüm, medeniyetimizin yeniden dirilişine öncülük edecek olan aydınlar kadrosunun yetişip, gerekli çözüm yollarını arayıp bulmalarında ve bu konuda millete yol göstermelerinde... Yani çözüm kendi içimizde..." Bilgi tel: 0 212 519 04 57 KİTAPTAN
'Medeniyet nedir önce? Medeniyet, hayatımızın her safhasında, duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımızla karşılaştığımız bütüncül bir olaydır. Yani, her an, her hareketimiz medeniyetle ölçülür, medeniyetle tartılır ve medeniyetle değerlendirilir. Onunla değiştirilir, onunla yaşar, onunla devam eder ve onunla değer kazanır. Düşüncelerimiz, duygularımız, eserlerimiz, hayatımız, hayat tarzımız, ahlakımız, hepsi medeniyet hadisesine dahildir. Geçmişte bütün bu duygularımız, düşüncelerimiz ve advranışlarımızla, büyük, kalıcı ve evrensel bir medeniyet kurduk. Bunun adı, İslam Medeniyeti'dir. Medeniyetimizi, Tanzimat'tan bu yana, iki yüz yıla yakın bir zamandır terkediyoruz. Terk ede ede artık ilkel bir duruma düştük. Bugün İslam'ı en ilkel şekilde ifade ve temsil ediyoruz. Avrupa, Batı ise, medeniyeti kullanarak, en yanlış, batıl bir dini getirip size en cazip şekilde göstermeye çalışıyor. Filmleriyle, birtakım eserleriyle Hıristiyanlığı gençlerimize sevimli göstermeye çalışıyor. Ve bazılarını da etkiliyor.'
|
|
|
|
|
|
|
|