T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Milletin türban diye bir sorunu yok

Aklı başında olanlar, şu günlerde yeniden alevlenen türban-başörtüsü tartışmasından rahatsız.
Çünkü böyle bir mesele gerçekte hiç olmaması gereken bir mesele.
Hiç olmaması gereken bir tartışma.
Kimse kimseye karışmaz, kimse kimseyi zorlamaz, baskı yapmazsa, mesele kalmaz.
Aklı başındakilerden biri şöyle söylüyor:
- Türbanı kaşımayalım.
Çok doğru.
Esasen kaşınan türban değil, baştır.
*
Şu satırları dün Ömer Lütfi Mete, Sabah'ta yazdı:
"Devlet-halk sürtüşmesi kime yarar?
'Sırr'ın cevabı burada.
Başörtüsü gerginliği herkese ziyan!"
*
Milliyet'te Mehmet Y. Yılmaz da "Halk türbanı çözmüş" dedikten sonra şunları söylüyordu: "İsteyen başı açık dolaşabiliyor, isteyen türban takıyor hatta bazı yasal kısıtlamalar olmasına karşın isteyenlerin çarşaf giyip peçe taktıklarına, sarık-cüppeyle dolaştıklarına da rastlanabiliyor. Bu konuda toplumda geniş zeminli bir uzlaşma olduğunu söyleyebiliriz."
Can Dündar geçen akşam iftar sofrasında rahatsızlanan 86 yaşındaki anneannesini hastaneye yetiştirmiş. Yürüyemez haldeyken bile başörtüsünü takmayı ihmal etmeyen kadın, tahlilleri yapılırken başının açılmasını umursamamış.
*
Görüyorsunuz değil mi? Gazeteleri köşe yazılarının ayrıntılarına kadar okumuş, hepsini gözden geçirmişim.
İnsan böyle zamanda merak ediyor tabii, kim ne yazmış, kim ne düşünüyor, kim ne düşünemiyor...
Bu kadar dolaştıktan sonra Taha Akyol'a uğramadan geçmek olmaz.
Bakalım üstad ne demiş...
"Evvela 'başörtüsü meselesi çözülmüş' değildir. Yargı kararının olması sosyal sorunu ve talepleri ortadan kaldırmaz.
Sayın Sezer'in de güveneceğini düşündüğüm 'sosyal demokrat' eğilimli araştırma kurumlarının verileri de ortaya koyuyor ki, halkın yaklaşık yüzde 70'i başörtüsü yasağının kalkmasını istemekte, hatta CHP seçmenlerinin çoğunluğu da üniversitedeki yasağın kaldırılmasını gerekli görmektedir."

KAMUSAL VE KAMU

Kamusal alan varsa, bir de kamusal veren vardır.
Bakın burası önemli.
Belki, ikisinin arasında bir komisyoncu bile bulunmaktadır.
Eğer komisyoncu mevcutsa, veren değil, satan sözkonusu demektir.
Bu durumda alana satana karışmamak, müdahale etmemek gerekir.
Pazarlığı bozmak kitaba uymaz.
* * *
Bir de Albert Camusal alan var ki oraya hiç girmeyelim.
Yabancılık çekeriz, vebaya bulaşırız, çıkması zor olur.
Amma velâkin, bütün bu lafları bir çırpıda saf dışı bırakmak mümkün.
O çırpı, şu şekilde:
Kamusal alan derken, aslında kastettikleri sadece ve sadece ve de sadece "kamu alanı".
* * *
Ne yazık ki, kamu alanı ile kamusal alanı en tepedekiler bile karıştırıyor.
Sen onlardan daha mı akıllısın diyen çıkabilir.
Estağfirullah.
Bendenizin avantajı, dedemin vasiyeti.
Selli sallı işlere itibar etme demişti rahmetli.

TİBUK BIRAKTI

LDP lideri Besim Tibuk, genel başkanlığı bıraktı. "Partiler sadece programlarıyla değil, liderleriyle de halka umut olmalıdırlar, biz de bunu başaramadık" diyen Besim Tibuk, LDP'nin vitrin değişikliği yapması gerektiğini belirterek, görev ve yetkilerini yardımcısı Nizam Kağıtçıbaşı'na devretti.
Öyle bir genel başkan kolay kolay gelmez bir daha.

BİR REKLAM

Sana derler Bunny
Güldürürsün beni

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanların en cömerdi, istenmeden veren, en asili de intikama gücü yeterken bağışlayandır.
Hz. Hüseyin


27 Kasım 2002
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED