|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Dünyada hiç bir ülke, hikmet toplumunun tek örneği ve adil yönetimin kusursuz temsilcisi değildir. Mükemmel bir model olmak isteyen ülkelerin, toplumlarını bütün dünyaya açmaları gerekir. Çünkü sınırları aşmasını bilmeyen toplumlardan, şöhreti sınırları aşan bilgelerin çıkması mümkün değildir. Dünyaları küçük olan toplumlardan, büyük eylem ve düşünce ustaları çıkmaz. Coğrafyası yoksul olan ülkelerin, aydın topoğrafyası zengin olmaz. Coğrafik konum ve kültürel zenginlik jeopolitiğin iki önemli kaynağıdır. İslam ülkeleri dünyanın orta kuşağını oluşturan zengin corafyalarına rağmen, geçen yüzyılda kültür ve düşünce üstünlüğünü büyük ölçüde yitirdiler. Artık İslam coğrafyasından Farabiler, Gazaliler, Mevlanalar ve İbn Haldun'lar çıkmıyor. İslam dünyasının aydınları, düşünürleri ve bilgeleri özgür ve verimli çalışma ortamını günümüzde kendi ülkelerinde değil, Batı dünyasında bulabiliyor. Tarihin hiçbir döneminde bu kadar çok sayıda aydın Batı ülkelerinde yaşamak zorunda kalmamıştı. Aydının görevi eleştiri ve gerçeği savunmadır. Ancak Türkiye de dahil olmak üzere bütün İslam dünyası eleştiriye akılalmaz bir biçimde kapalıdır. Batı'da yaşayan Müslüman aydınların başında Seyyid Hüseyin Nasr gelir. Washington'a yolu düşen her akademisyen, onu hocalık yaptığı üniversitede ziyaret etmeden gelmez. O Doğu ve Batı dünyasına ilişkin derin birikimiyle, dünyanın en saygın ve en üretgen akademisyenlerinden biridir. Nasr değişik alanlardaki kalıcı çalışmalarıyla bir kuşağın öncüsü olmuş bir bilgedir. Muhammed Hamidullah, Kur'an ve Hadis kitapları başta olmak üzere temel kaynakları Fransızca'ya çevirmede ve İslam Peygamberi'ni bütün yönleriyle Avrupa'ya anlatmada Paris'te tek başına bir üniversite olmuştu. Onun eliyle binlerce Fransız Müslüman olmakla kalmadı, ihtiyacı olan bütün kaynakları kendi dilinde hazır buldu. Hoca'nın kitapları diğer Avrupa dillerine de çevrilerek, Batı'da İslam'a ilişkin çalışma yapan her kurumun ana kaynağı oldu. Hoca'nın Paris'teki örnek eylemini, Nasr Washington'da tekrarlıyor. Birinin Hindistan, diğerinin de İran olan ana ülkelerine dönmeleri yasak. Onlar Doğu ve Batı'yı içinden tanıyan evrensel "Hikmet Toplumu"nun, bütün insanlığı kurtuluşa çağıran iki büyük bilgesidir. Nasr çok derinden kavradığı kutsal geleneğin ışığında, Batı düşüncesini içselleştirmiş Müslüman düşünürlerin Amerika'daki öncüsüdür. Ülkesinde aldığı geleneksel İslami eğitim yanında MIT'de fizik eğitimi ve Harvard'da da bilim tarihi doktorası yapmıştır. O Doğu ve Batı dünyasının düşünce kaynaklarına ilişkin zengin birikimiyle, iki dünyanın yüzyıllarca birbirine kapanan kapılarını büyük bir ustalıkla açıyor. Yeni yüzyılın canalıcı sorunu, "Bilgi Toplumu" olmaktan daha çok "Hikmet Toplumu" olmaktır. Hikmet toplumunun odak noktasında bilgeler vardır. Bilgeler bütün dünyayı cihad alanı olarak görürler. Onlar için Doğu ve Batı gibi, Güney ve Kuzey birdir, değişmez. Özgürlük ve adaletin vatanı, onların da vatanıdır. Bilgeler düzensizlik olacağına baskı ve şiddet olsun diyemezler. Dayatmacılığa karşı çıkmayan toplumlar, bilgeler tarafından değil, dayatmacılar tarafından yönetilir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |