|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SHOW TV geçen salı akşamı ekrana son yeniliği olan "Reha Muhtar'a İtiraf" adlı programı getirdi. Program gazetelerde "Dünya televizyonlarında bir ilk!" diye takdim ediliyordu. Ben de tutup, salı günü akşamı beklemeden bu programın nasıl bir şey olabileceğine dair Medyakronik'te yayımlanmak üzere bir deneme kaleme aldım; yarı ciddi, yarı mizahi bir deneme... Eğer isterseniz bu yazının konumuzla ilgili bölümünü aşağıda bulacaksınız. Yazının bu bölümünü köşeme alıyorum, çünkü programa yönelik tahminlerim büyük ölçüde doğru çıktı... Benim tasarladığım programda itirafçı "Tapu işlerimi yapan memura nasıl rüşvet verdim" diyordu, aynen çıktı! "Kocamı nasıl aldattım", "teyzemin kızına nasıl tuzak kurdum" deniliyordu, eh aynen olmasa da epeyce yaklaştık... Bu arada farkettim ki, "İtiraf" programına bir katkı olsun diyerek karaladığım metne ilişkin olarak benim de küçük bir itirafta bulunmam gerekiyor. Dolayısıyla "İtiraf ediyorum": İlk programda sunucunun karşısına oturttuğum hayali itirafçıyı "fıkralarıyla ünlü" ünlü gazeteci Milliyet'ten Hasan Pulur'un bir yazısından esinlenerek yaratmıştım! "Artin Kemal" örneğini hatırlatarak Karen Fogg'un yazıştığı bazı gazetecilere "aba altından sopa gösteren" ünlü gazeteci O'dur... Bu çerçevede küçük bir "itiraf" daha: Pulur'un anlatmaya başlayıp da yarıda kestiği "Artin Kemal" hikayesini tamamlayan gazeteci de, yine Milliyet'ten Can Dündar'dır. "Yeni bir haber, yeni bir kader/Yine gülecek neden lazım": "Reha Muhtar'a İtiraf" "...Bana göre Muhtar'ın işi bu kez epeyce zor görünüyor... Nedeni basit; toplum olarak "itiraf" mekanizmasına alışık değiliz. "İtiraf" denince hepimizin aklına gelen ilk uygulama o malum yerlerde o malum kişilerce alınan "itiraflar"dan ibaret... "İtiraf" işinde "gönüllülük"le pek karşılaşmıyor, ya da işin bu faslıyla ilgili olarak aklımıza hemen "itirafçılar" geliyor... Bütün olumsuz koşullar içinde Muhtar, karşısına gelenleri "itiraf"a nasıl razı edecek? Para karşılığı mı, itirafçının üzerine odaklanacak haddinden fazla yüksek güçteki spotların marifetiyle mi, itirafçının önündeki bardağa sunucunun bardağındakinden az biraz destek yapılarak mı, yoksa yolu bir biçimde stüdyoya düşmüş olanları "Aman herşeyi itiraf edeceğim, yeter ki bu program son bulsun!" dedirtecek bir ruh haline sokarak mı? Şu an için hiçbir şey bilmiyoruz; ne olup bittiğini anlamak için bu akşam 21.45'te ekran başına (...) Hadi madem ki artık bir "İtiraf" programımız var, hayal gücümüzü çalıştırıp bu akşamki ilk programı biz tasarlamaya çalışalım. Hürriyet gazetesi "İtiraf"ın "ünlü ve ünsüz konukları" olabileceğini yazdığına göre, bizim programın konuğu "ünlü" birisi olsun. Kim olsun? Diyelim ki büyük bir gazetemizin ünlü bir köşeyazarı olsun. "İtiraf" programı başlasın: -Sunucu: "İtiraf"a hoşgeldiniz... İsterseniz, sırada bekleyenler çok olduğu için hemen başlayalım. Sizi, itirafınızı dinliyorum. -İtirafçı: Bir haftaya yakın bir süredir içimi kemiren, vicdan azabı duymama neden olan bir günahımı itiraf etmek istiyorum. Düşündüm de, günahımı reytingi en yüksek programda milyonlarla paylaşmam ruh sağlığım açısından çok olumlu olacak... -Sunucu: Hadi artık başlasın ama!.. -İtirafçı: Bir hafta kadar önce, uzaktan yakından ilgisi olmasa da, bazı meslektaşlarımı (hemen belirteyim ki ben bir gazeteciyim) Kurtuluş Savaşı döneminin adı iyi anılmayan bir gazetecisine benzeterek aşağılamaya çalıştım. "Günümüzün Artin Kemal'leri" filan gibi, aklımca ilginç bir karşılaştırma yaptım... -Sunucu: Sayın itirafçı, hepsi bu mu? Biliyorsunuz bu program bu akşam reytingi en yüksek program, milyonlarca izleyici şu an sizin itirafınızı dinlemekte. Oysa siz, bu kanal da aralarında olmak üzere ülkemizin hemen her kanalında hemen her gece karşılaştığımız fevkalade sıradan bir hadiseyi "itiraf" diye anlatmakla meşgulsünüz... Biraz ciddi olalım ve programın ciddiyetine yakışır itiraflarda bulunalım lütfen!.. -İtirafçı: Şu da var: Hani adı iyi anılmayan bir gazeteciden bahsetmiştim ya (hatırladıkça hâlâ fena oluyorum), yazımın sonunda bu gazetecinin sonunda başına ne geldiğini hatırlatmayı da unuttum! Yazımda bu gazetecinin hikayesini "gazeteden uzaklaştırılmıştır" diyerek kesmiştim. Oysa, hikayenin devamı da vardı ve söz konusu gazeteci İzmit'te Vilayetin önünde toplanan kalabalığın eline verilip "Yumruklar, taşlar... derken arkadan beline saplanan bir "bıçak"la yere düşürüldükten sonra ayağına ip bağlanarak sürüklenip tren istasyonunda kurulan bir sehpaya asılıvermişti... -Sunucu: Eeee sonra? -İtirafçı: Sonrası şu ki, benim bazı meslektaşlarıma "kıssadan hisse" kabilinden aktardığım bu hikayenin kahramanı, planlı, hesaplı bir "linç" sonucunda dünyaya veda etmişti... -Sunucu: Eeee sonra? "İtiraf" nerede itiraf? -İtirafçı: Şunu da ekleyebilirim: Ben bu yakışıksız karşılaştırmayı yaptıktan iki gün sonra bir meslektaşım (hem de aynı gazeteden!) "Artin Kemal"in hikayesinin devamını kendi sütununda anlatmaz mı? -Sunucu: Eeee? Anlatmışsa anlatmış, bunun konumuzla ne ilgisi var? -İtirafçı: Yani şunu demek istiyorum: Bu yazı da yayımlandıktan sonra, ne yapacağımı hepten bilemez oldum... Bir hafta içinde ruhsal dengem o derece bozuldu ki anlatamam... Etrafımdaki herkesin bana bakarak "Seni gidi seni... 'Artin Kemal'in hikayesini sansürlersin ha!" dediğini duyar gibiyim... -Sunucu: Kardeşim sizin başka işiniz yok mu Allah aşkına! Şurada ağzımızın tadıyla bir "İtiraf" programı yapalım dedik, başımıza gelenlere bakın! Ekranları karşısındaki milyonlarca izleyicinin bu tür hikayeleri dinleyeceğini mi sanıyorsunuz? Yani bu kadar olur... "Ünlü bir köşeyazarı"dır, fıkra filan da çok bilir, muhakkak güzel bir "İtiraf"ta bulunur ve ilk gün kimseyi hayal kırıklığına uğratmayız derken, başımıza gelenlere bakın! -İtirafçı: Ama... -Sunucu: Aması maması yok! (İzleyicilere dönerek) Şimdi bir reklam arası ve hemen arkasından M.C. bana, yani ülkenin en çok izlenen programcısına "Kocamı nasıl aldattım, tapu işlerimi yapan memura nasıl rüşvet verdim, teyzemin kızına nasıl tuzak kurdum"u itiraf edecek... Saklı kalmasın, herşey ortada olsun istedim... "Reha Muhtar'a İtiraf" programının vaat ettiği gibi, bütün gayretimiz amacı tabii ki "Temiz Toplum"!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |