|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Öyledir ya! Tekrar tekrar tekrarlanmaktan iç bayıltma derecesine gelmiş, o özel günlerin emniyetine sıkıştırılmış, -anneler gününde anneliğin faziletlerinden dem vuran, 14 Şubat'ta sevgi adına gönüllere mum yakma telaşesine düşmüş- fazla ihtiyatlı, itinayla sarılarak dolaba kaldırılacak metinler gibi, Dünya Kadınlar Günü'nde de "hemcinsini" anlatma derdine düşmüş bir yazı pek bunaltıcı gelir insana.. Hele bir de geç kalınmışsa... O yüzden; her 8 Mart'taki asık suratlı cümleler, rakamların uğultulu donukluğuyla bezeli ifadelere benzemek değil bu yazının amacı. Burkalarını çıkarmış gülümseyen gözlerle dünyanın objektiflerine bakan Afgan kadınlarının, Büyük Amerika'nın bu kutsal savaşının zafer müjdeleri olarak tescillenmek suretiyle, kadınlıklarının üstünde ter ter tepinildiğini hatırlatmak da... Kadın yüzünün, hayatın dilsiz tanıklığı olmasından bahsetmek ya da ne bileyim, "kadınların", huysuzlandığında eline tutuşturulan bir şekerle avutulan çocuklardan beter, kandırıldığını söylemek niyeti hiç yok... Gizli saklı bir meraka eşlik eden 'potansiyel' bir öfke nöbeti bekleyişiyle, okurun zihnine üşüşüveren "yazarın eğilimi nedir, feminist mi, hümanist mi, başka bir şey mi?" istifhamlarına 'hiç de düşündüğünüz gibi değil' cevabı veren bir yazı bu... Yıllardır üniversitelerde ve nihayet İmam Hatip Liseleri'nde dilleri alınmış da konuşamıyormuş gibi sana, bana, herkese sadece gencecik gözyaşlarını biricik armağanları olarak sunan, taze yüreklerden bahsetmek derdinde bu satırlar. Feminist ablalar, onları kadından sayarsa tabii... Taciz mi dediniz "âlâ"sı, hakka tecavüz mü, "amenna"sıdır bu! Tazeliğin saydamlığıyla cilalı, kadifemsi filizler ses çıkarmaz çünkü, suyu akıverir parmaklarınıza sadece, yapışır da çıkmaz uzun süre. Suları tazedir çünkü, gözyaşları gibi. Savaşlar kadınlar üzerinedir hep, bilir misiniz? Dilleri alınmış kadınlar sürülür savaş meydanlarına ilkin. Kurbandır kadın bir savaşta, köledir, tutsaktır velhasıl herşeydir. Erkeklerin erk savaşında tek silahları, yardım dilenen bakışları, sıkıntıyla birbirine kenetlenmiş beyaz elleri olmak üzere bırakılıverirler iki ateş arasına... Tek yenik taraftır kadın anlayacağınız... Gaspa uğramış sözleri dönülmez yollarda... Sonra ne mi olur? Ağlayıverirler işte, hoyrat ellerin sert hareketlerle ikiye biçtiği filizlerin sessiz sedasız parmakların aralarına süzülen suları gibi. Öyle bir şeydir ki bu; hiç çıkmaz insanın elinden, yapışır kalır...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |