|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Durum açıktır: Türkiye "siyasi modelsizliğinin" tüm semptomlarını ortaya çıkarıyor. Demokratikleşmeyi AB'ye verilmiş bir taviz gibi göstermeye çalışan, AB'ye üyeliği bölücülüğe prim vermek gibi algılayan bir Türkiye, sadece "siyaset yoksunluğu" ile tanımlanabilir. Siyaset yoksunluğunu, ülkenin kontrollü yönetilmesinin bir gereği gibi görenler, bugün dünyanın çok alternatifli siyasetleri karşısında sörf yapamamanın tüm bedellerini ödetiyorlar ülkeye. Haftalardır dozu artan bir biçimde AB tartışmasının yapıldığı zannediliyor. Oysa AB tartışması falan yapılmıyor, iç siyaset tartışmalarına AB elbisesi giydiriliyor sadece. AB'nin, idari ve siyasi standartları artık dibe vurmuş bir ülke için, çağdaş standartları yakalamanın ölçüsü olduğu unutturulmaya çalışılıyor, mesele tamamen başka düzlemlere kaydırılıyor. Mesut Yılmaz'ın AB taraftarlığı da, MHP'nin AB karşıtlığı da, AB'yi bir manivela gibi kullanıp, iç siyasi pozisyonları daha da tahkim etmeye yönelik taktiklerle tanımlı. Tüm bu şartlar altında, üretemeyen, verimliliği artıracak standarları belirleyemeyen, belirlese bile bunları hayata geçiremeyen bir ülkenin geleceği hakkında karar verirken, tek eksenin ülkenin güvenliği ile sınırlı bir tartışma olması çok dikkat çekici. Güvenlik tartışmalarına indirgenmiş bir tartışma düzleminden gelecek perspektifi üretilebilir mi? Tabii ki ülkenin güvenliği ile ilgili konular, gelecek perspektifinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ama sadece güvenlik kodlarıyla yürütülen bir tartışmadan nasıl bir gelecek perspektifi çıkarılabilir ki? Sivil siyasetçilerin ve sivil akademisyenlerin yoğun bir güvenlik mantığı ürettiği, bu üretimler yoluyla gerçek tartışma başlıklarını körelttiği bir süreç pompalanıyor ülkede. Türkiye ile AB arasına mesafe girmesinin, "Türkiye'yi bölmeye çalışan odaklar"la hesaplaşmak anlamına geldiği şeklinde anlamsız bir hava yaratılıyor. Bu havayı yaratmaya çalışanlar, Orgenaral Tuncer Kılınç'ın açıklamalarını, kendileri için açık bir destek olarak yorumladılar. Öncelikle: Orgeneral Kılınç'ın kişisel dediği görüşlerinin, kurumsal görüşler olarak algılanmaması imkansızdır. Bunun yanı sıra "ABD'yi dışlamadan Rusya ve İran'la işbirliği" önerisi, sadece güvenlik çerçevesinde bir öneridir, ki bunun ne derece Türkiye'nin güvenliğini sağlayacağı da tartışmalıdır. Ayrıca, böylesi bir işbirliğinin Türkiye'nin idari, siyasi ve ekonomik standartlarını yükseltmek bakımından nasıl bir "ufuk çizgisi" oluşturacağı konusu belli değildir; ya da bu bloktan bir "ufuk çizgisi" çıkmayacağı çok açıktır. Öte yandan asker kimlikli kişilerin, görüşlerini açıklama yeri olarak MGK varken, kamuoyundan dalgalanma yaratacak bu tip çıkışların konumu nedir, sorusu ortada durmaktadır. Daha ilginç olan ise, askerlerin "stratejik" sebeplerle rezerv koyduğu AB'ye, akademisyen sıfatı taşıyan sivillerin "paradigmatik" itirazlar üretmeleridir. Askerlerin kimi zaman, tıpkı AGSP konusunda olduğu gibi, Türkiye'nin pazarlık gücünü artırmak amacıyla yaptığı bu tip çıkışlar, hiçbir zaman topyekun AB'ye reddiye düzeyine erişmez. Çünkü TSK'nın kurumsal kimliği ile AB'nin içerdiği standartlar açısından açık bir parelellik vardır. Zaten askerler TSK'yı sık sık "modernleşmenin öncüsü" olarak tanımlarlar. Bunlara rağmen, AB'ye paradigmatik düzeyde karşı çıkan sivillerin, bu karşı çıkışlarına rağmen AB'ye alternatif önerememeleri eleştirisini gidermek üzere, Orgeneral Kılınç'ın ortaya attığı Rusya-İran eksenini bir "alternatif model" gibi algılamaları, gerçekten vahim. Son derece kırılgan dengeler üzerinde yürüyen Rusya, işkencenin suç sayılması ile ilgili tasarıyı daha yeni Meclisinden geçiren İran, 21. yüzyıl için hangi modelin adresi oluyor acaba? Oysa Türkiye açısından AB, çağdaş idari, siyasi ve ekonomik standartları yakalamanın modelidir. AB'yi sadece din eksenine ya da güvenlik zeminine indirgemek, AB'nin "model" olma vasfını ıskalamaktır. Maalesef son dönemde bu ıskalamanın siyasallaşması yoğunlaşmaktadır. Bunun sebebi de, AB tartışması başlığı altında, AB'nin değil iç siyasetteki pozisyon kavgalarının devamlı kılınmasıdır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |