|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Liberal Düşünce Topluluğu'nun iki gün devam eden "İfade Özgürlüğü Mağduriyetleri" sempozyumu sona erdiğinde benim gibi herkesin beynine takılan soru şuydu: Nasıl oluyor da mevcut sistem her alanda bu kadar mağdur üretiyor, bu kadar mağdurla birlikte ayakta duruyor? Geçen hafta sonunda toplam sekiz oturumda ele alınan İfade Özgürlüğü Mağduriyetleri başlığı altında nerede ise bütün alanlardaki sorunlara, mağduriyetlere ve problemlere değinilmiş oldu. Programa bakıldığında nerede ise bütün alanların gözetildiği ve derinlemesine olmasa da genel hatlarıyla konuya, kimi teorik daha çoksa uygulamada yaşananlar çerçevesinde, değinilmiş oldu. Birinci günkü oturumlarda ifade özgürlüğü sosyal ve psikolojik yönleriyle ele alındıktan sonra konu görsel medya, siyasal hayat ve akademik hayat açısından tartışıldı. İkinci günde ise ifade özgürlüğü özel hayat, yazılı basın, ayrımcılık ve sivil toplum alanlarındaki yansımaları, uygulamaları ve sorunları temelinde ele alındı ve son derece renkli tartışmalar yapıldı. Bütün oturumlarda konuşmacılar konuları genelde kendi tecrübeleri açısından işledikleri ve yaşadıkları canlı ve çarpıcı örnekleri dinleyenlerle paylaştıkları için iki gün boyunca dinleyenlerin ilgilerini diri tutmayı başardılar. En son oturumda bile sempozyum canlılığından ve diriliğinden hiçbir şey kaybetmiş değildi. Dışarıda baharın güzel güneşi insanları tahrik ederken bir otel salonunda akşama kadar yoğun tartışmaları takip etmek kolay bir şey değil. Böyle bir başarıyı ancak konunun çok cazip, konuşmacıların da önemli olmalarıyla mümkündür. Bu sempozyum için her ikisinin de mevcut olduğunu rahatlıkla söylemek mümkün. Hem konu çok cazip, hem de konuşmacılar önemli kişilerdi. Neticede son oturumda bile dinleyenlerin ilgisi diriliğini koruyor, salon doluluğunu muhafaza ediyordu. Zaten yazının girişinde belirttiğim soruyu bana sorduran da bu durumdu. Sempozyum boyunca şunu gördüm; Türkiye'de ifade özgürlüğünün kullanılmasında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. İnsanlığın en önemli değeri olan düşünce ve kanaatlerini çeşitli vasıtalarla kamuya ifade etme özgürlüğünde son derece ciddi engeller bulunmaktadır. Düşünce ve kanaatlerini ifade ettiklerinden dolayı mağdur edilen, maddi ve manevi çeşitli mahrumiyetlere uğrayan, cezalara çarptırılan her alanda çok büyük bir kitle var. İfade özgürlüğü mağduriyetleri hala hiç gerilemeksizin devam ediyor. Bu da toplumun en ciddi ve önemli sorununu teşkil ediyor. Dikkat çeken diğer bir husus, ifade özgürlüğü konusunda mağduriyetlerin olağanüstü dönemlerde iyice arttığı, bunca tartışmaya ve sözde iyileştirmelere rağmen hiçbir gerilemenin olmadığıdır. Öyle ki toplum her alanda ifade özgürlüğü önüne konulan engellerin ve kısıtlamaların kaldırılmasını talep ederken mevcut statüko veya kurulu düzen bir takım vehimler, tehdit ve tehlikeler inşa ederek engelleri kaldırmak şöyle dursun engelleri daha da güçlendiriyor, kısıtlamaları arttırıyor, mağduriyetleri çoğaltıyor. Mevcut mağduriyetlerin sebebini sadece hukuk sistemine ve devlet yapısına bağlamak elbette ki doğru değil. Bunun toplumsal, ekonomik, kültürel, yapısal pek çok sebebi olduğu açık. Mesela yazılı ve görsel medyadaki ifade özgürlüğünün önündeki engellerin sadece hukuk sisteminden, yasalardan ve devletten geldiğini söylemek haksızlık olur. Bunun yanı sıra bu alana sermaye koyanların hükümetle olan ilişkilerinin, cemaat yapısının, kültürün ve siyasi ilişkilerin de önemli bir payı vardır. İfade özgürlüğü böylesine çok yönlü kısıtlılık ve baskılarla karşı karşıya olduğuna göre çözümünün hemencecik olacağını beklemek doğru değil. Bu konudaki önemli bir gelişme de ifade özgürlüğü mağduriyetlerinin son yıllarda giderek artması ve hemen her alanda keyfiliğe varan uygulamaların kanıksanmasıdır. Muhtelif oturumlarda konuşan konuşmacıların başlarından geçen örnek olaylar dinlendiğinde son derece ciddi ve kaygı verici bir keyfiliğin giderek egemen hale geldiği ve insanların çaresizlik içinde çırpındıklarını görüyorsunuz. Bir sivil toplum örgütünün kapalı salon toplantısına valiliğin izin vermemesi üzerine idare mahkemesine yaptıkları başvurunun idari işlemi iptal etmesinden iki saat sonra aynı mahkeme ve yargıçların bu sefer önceki kararlarını iptal etmeleri gerçekten kaygı verici bir durumdur. Düşündüğünü, kanaatlerini, duygularını hiçbir engel olmaksızın ifade edemeyen, özgürce tartışamayan, yanlışları eleştiremeyen bir toplum bir adım daha ileriye nasıl gidebilir? Her geçen gün artan mağduriyetler toplum sorunlarının çözümüne, daha iyi bir hayat yaşama hedefine ve toplumsal mutluluğa hizmet etmediği gayet açık. Giderek artan mağduriyetlerle, hukuksuzluklarla, keyfililerle toplumun bir adım daha öteye gitmesi imkanı yok!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |