|
|
|
|
Bu gol dediğin olay ne menem bir şey ki, İstanbul'da tutar derbide boş kaleye atamazsın, hemi de üç kere... Kalkar Roma'ya gol atmak ne kelime topu içeri sokarsın. Golü atmakla topu sokmak arasında ince bir fark vardır. Herhalde Ümit Karan da onun eksperi olmuştur. Topu kaptırdığı yerde pres yapan Galatasaray ile çok top kaptırdığı için sürekli orada burada pres yapmak zorunda kalan bir Galatasaray arasında bocaladık. İtalyanlar her zamanki gibi erkekçe oynamadan oyunun teatral tarafını öne çekmeye çalışan bir "Roma artistler grubu"ydu. Roma hep geldi. Benim gariban, Türkiye'nin başarılarından utandığı (!) Sarı-kırmızılı takımının geleni karşılama durumunda. Türkiye'de Trabzon'u bir sezon unutup Galatasaray maçı arefesinde birden bire hatırlayan medyaya karşı Roma Olimpiyat Stadı'nda direnmek durumunda Galatasaray'ım. Bütün Türkiye, herkesi Galatasaray'a karşı motive etmek telaşındayken ve "Fener'i nasıl öne atarız" diye hepsi birer olmuşken Romalı, benim Roman Lucescum 20 yaşında bir Kolombiyalı'dan sol kanadı savunurken Ümit Karan'la bulmuş golü. Koca lider Roma, olmuş "Romalı Perihan..." Yani Lazio'ya 5 çeken İtalyan Ligi'nin lideri Roma, kırıtık bir gladyatör durumunda karşımda. İlk yarı onları geveledik, eveledik ve golü soktuk içeri. İkinci yarı başında gol için herşeyi yapan saçları röfleli bir grup artist Romalı'dan golü yedik. Tamam ama oyuna katkıda bulunmayan Berkant'ı her zaman olduğu gibi maksimum risk kullanarak oyunda tutan Lucescu, maçı yakından izledi de müdahale edemedi. Oyun Arif'lik olmuştu artık, Berkant'lık değil. Geliyorum diye bağıra bağıra gelen ikinci gol sinyalleri arasında bayılmış ve bunalmış bir takımla kulübeden destek alamadan maçı tamamladık. Koca Roma ne olduğunu anlayamadan elimizden kurtuldu ama kulübeye saldıran eski Antep'li Lima Arif'ten kurtulamadı. Arif, çaktı yumruğu oturttu Lima'yı. Şimdi Barcelona düşünsün.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |