|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Can Ataklı'nın "Habertürk"te Mesut Yılmaz'la yaptığı söyleşi, ilgi çekici açıklamalarla doluydu.. Bu söyleşide, "Mehmet Barlas" adı geçtiği için, benim için de özellikle ilgi çekiciydi Can Ataklı'nın programı.. Önce şunu söylemeliyim.. Ufuk Güldemir'in yoktan var ettiği "Habertürk"ün internet sitesini de, televizyon kanalını da kutluyorum.. Demek "cesaret" ve "girişim gücü" olduğu zaman, insanlar "rekabet pazarı"nda var olabiliyorlar.. Ufuk Güldemir, büyük sermayelerin ve daha ötesi tekelleşmenin karşısında, varlığını kanıtladı.. Buna Batı'da, "Venture capital" deniliyor.. Yani "bilgi ve girişim gücü"nün, "para" kadar önemli olduğu, "girişim sermayesi" kavramı ile ifade ediliyor.. "Habertürk" kanalı da, bu niteliğinden ötürü, kanalların arasında hak ettiği yeri kısa sürede aldı.. Yazılı basının deneyimli gazetecisi Can Ataklı da, söyleşileri ve özgür yorumlarıyla, ciddi bir "televizyon yıldızı" olarak parladı.. Sonuçta, "28 Şubat"ın ve post-modern darbenin bütün hastalıklı yan-ürünlerinin en açık eleştiricisi Can Ataklı'nın karşısına, "28 Şubat'ın Başbakanı" Mesut Yılmaz, kendi isteği ile geldi oturdu.. Sezar'ın hakkı Sezar'a, Mesut Yılmaz'ın hakkı da Mesut Yılmaz'a.. Önceden hazırlanmış, çanak sorularla yağlanmayacağını bildiği, sıkıştırılacağı ve terletileceği belli olan bir canlı yayına çıkmayı kabul etmesi, Mesut Yılmaz'ın değiştiğinin işareti neden olmasın? Gelişmiş demokrasilerin temel bir yaklaşımı vardır siyasete.. Buna göre, "Cumhuriyetin hafızası güçlü, demokrasinin hafızası zayıf olduğu ölçüde, siyaset, istikrarlı ve kavgasız devam eder." Yani bir politikacının hayatının güncesini tutup, "ama o şu tarihte bunu yapmış, şunu söylemişti" demek, kan davalarından ve kronik kamplaşmalardan başka birşey getirmiyor.. Bu açıdan, Mesut Yılmaz'ın değişmiş olduğu ihtimaline ağırlık vermek, en azından, demokrasinin sağlığı açısından gereklidir.. Bu değişimin işaretlerini, Avrupa Birliği konulu tartışmalarda en ileri ve bize göre en doğru tutumları, cesaretle benimseyerek gösteriyor son aylarda.. Can Ataklı'nın programında da, "medya" konusu gündeme geldiği zaman, aynı tutumu tekrarladı.. Can Ataklı, Mesut Yılmaz'ın yazar susturduğu konulu iddialara dayalı soru sorunca, özetle şu cevabı verdi Yılmaz: - Bunu Sayın Mehmet Barlas'ın iddia ettiğini biliyorum. Gazete sahipleri, belki bana yaranmak için bunu yapmışlardır.. Önce ben duyduğum ve hatta çevreme ben söylediğim için de, benden bilmişlerdir.. Ben böyle birşey yapmadım.. Zaten de, medya patronlarının çıkarları peşinde koşmaktan vazgeçmeleri gerekir. Yoksa okuyucu bu işi dağıtır.. Yılmaz'ın bu açıklamalarını da, onun eski hastalıklı "medya-siyaset ilişkileri"ni bitirmek konusundaki kararlılığına dayamak istiyorum.. Hepimiz biliyoruz.. "Gazeteci" ile "politikacı", birbirinin rakibi değildir.. Ama "özgür medya" ve "bağımsız siyaset" inter-aktif ilişki içinde, demokrasiyi ve şeffaflığı üretir.. Dilerim, Can Ataklı söyleşisinde sergilenen "Mesut Yılmaz çizgisi", eskisi gibi sık sık kırılmaz.. ŞAKA
Aziz Yıldırım gerçekçi!..
Bu "Dışa açılmak" veya "Dünya ile rekabet", galiba sadece içi boş sloganlar.. Baksanıza Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın sözlerine.. Trabzon maçı ertelenince, Aziz Yıldırım "Galatasaray'ın yaşadıkları milli dava değildir" dedi.. "Uluslararası" olmak yerine, "yerel" ve "gerçekçi" olmak da bir tercihtir.. Yıldırım'ı kutluyoruz.. İSTİKBAL LİBERALLİKTEDİR
Genç Yunuslar'a açık teşekkür!.
Önceki gün, Liberal Demokrat Parti'nin "Genç Yunuslar"ının uzun uğraşlar sonucu tamamladığı "2001 Yılının En İyileri" adlı anketin sonuçlarını öğrenmek için, Laleli'de, Merit Antik Otel'de toplandık.. Genç Yunuslar'ın Başkanı İbrahim Temur'un ve LDP Genel Başkan Yardımcısı Engin Güner'in konuşmaları ertesinde, "2001'in en iyileri" seçilenler açıklandı.. Bu satırların yazarı da "Yılın Köşe Yazarı" seçilmişti ankete katılan genç liberaller tarafından.. Liberal düşünceyi, hukukun üstünlüğünü, serbest rekabeti, herçeşit özgürlüğü, sivilliği ve demokrasiyi savunan bir çizgiden, taviz vermeden ilerleyen, diğer meslek ve düşünce arkadaşlarımın hepsi, mutlaka bu ankette ön saflarda yer almışlardır.. Demek ki, bu yıl sıra bendeydi.. Gerçekten onur duydum, mutlu oldum.. İçten düşüncem şu.. Siyasetin arkasında gençlerin bulunduğuna inanmıyorum.. Gençler, siyasetin önünde.. Ve gençlik, yaşta değil baştadır.. Yaşı küçük nice dinazor yok mu toplumda? Bu açıdan "Genç Yunuslar"a, hem yaşı, hem başı genç "düşünce sahipleri" olarak, teşekkür ediyorum..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |