T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hangisi, hangi kulvarda?

İstanbul ("Merkez") dışında, Anadolu'nun muhtelif şehir ve kasabalarında çıkan sanat/edebiyat dergilerine karşı öteden beri varolan en bariz 'küçümseyici' hamlenin, kaynağını hiç de estetik kriter sayılmayacak bir tavırdan almak sûretiyle, bu dergileri "Taşra dergileri" biçiminde kategorize etmek olduğunu ve bunun ardındaki 'illetli' tutumun sakıncalarını, daha önce bu sütunda kaydetmiştim.

Esasen, sanat/edebiyat dergilerinin 'künye'lerindeki 'coğrafî' yer adlarının, bir dergiyi konumlandırış ve değerlendirişte hiç de önemli ve anlamlı sayılmaması gerektiğini, aksine, bakılması/görülmesi gerekenin ve dolayısıyla sahih, gerçekçi ve adaletli olanın, o derginin kendini 'ait' hissettiği/hissettirdiği estetik kulvarın niteliğiyle bunun ifade edilişinde ortaya çıkan rûh hâli, misyon, ufuk, hassasiyet vbg. özelliklerin varlığı olması lâzım geldiğini de..

Dahası, bu bağlamda, bir algı sürekliliğinin teşkili için, "Merkez"de veya "Taşra"da çıkan sanat/edebiyat dergilerini değerlendirirken, gözden kaçırılmaması asıl zorunlu olanın, muhtemel "Taşralılık" psikolojisinin yaygın belirtilerini aramak olduğunu ve bu bakımdan, söz konusu psikolojinin, İstanbul ya da Anadolu menşeyli dergilerin doku ve bünyelerindeki en bâriz handikapı oluşturduğunu da seslendirmiştim.

* * *

Şunu ifade etmeliyim; hazırladığım bir konuşma (*) metninin içeriği dolayısıyla, son günlerde zihnimi bir hayli meşgul eden ve hatta değinmek istediğim 'bir dergi' bağlamında, başlangıçta hiç de niyetli olamama rağmen, daha önceki haftaların birinde meseleyi "Hurûfât" köşesine de taşımam; hem Türkiye'deki sanat/edebiyat dergiciliğinin sıhhatine ilişkin problematik alanlarından birine vurgu yapmak, hem konuya dergi yönetimleriyle edebiyat çevrelerinin dikkatini çekmek ve hem de bu vesileyle bir bakıma nabız yoklamak içindi.

Edindiğim izlenime bakılırsa, bu hususta sanat/edebiyat çevrelerinde çeşitli görüşlerin dile getirildiği anlaşılıyor.

Öte yandan, bu sütundaki o yazımda, meselenin sadece dökümünü yapıp, kısa da olsa bir tahlil denemesine giriştiğim hâlde, herhangi bir dergi ismi zikretmemiş olmam; bana kadar ulaşan soru işaretlerinin varlığını da perçinlemiş görünüyor.

Özellikle, "Taşralılık" hâlet-i rûhiyesini "Merkez"de yaşatan ve sürdüren(ler)in hangi dergi ya da dergiler olduğuyla ilgili soru işaretleri..

* * *

Hemen belirtmeliyim ki; burada, ele alarak değerlendirmek istediğim, "Yolcu" dergisiydi ve bilindiği gibi "Taşra"da çıkıyordu.

Oysa, hem İstanbul'da çıkan, hem de fena hâlde "Taşralılık" kabızlığı çeken dergi ya da dergilerin deşifre edilmesi işlemi, sanıyorum, sanat/edebiyat ilgililerinin kışkırtılan merakını doyurmuş olacak(tı).

Ancak ben, bu yolu seçmek yanlısı değilim. Zira, bunu, dünden bugüne sanat/edebiyat dünyasındaki gelişmeleri, yayımlanan dergiler ile o dergilerin ses alıp verdikleri kulvarların anlamını yakînen takip eden gerek okuyucuların, gerekse şair-yazarların hassasiyet ve algı düzeylerine havale etmenin daha uygun olacağını düşünüyorum.

Zaten, kimi, içinde bulunduğu "Taşralılık" hâlinden son derece memnun ve gururlu, sesinin misyonunu sadece bu kakafonik borazanı öttürmeye adayacak kadar 'özgün' ve 'özerk'; kimi 'saadete ermişlerin bahçesi'ne kondurulan müştemilât sahipleri gibi mutlu ve müreffeh, "Taşralılık"ın ve hatta "Köylülük"ün değerleriyle şiirin ve estetiğin değerlerinin aynı zeminde örtüşeceğini şiir/edebiyat çevrelerinin de yutacağını sanacak kadar 'uyanık' ve 'uyumlu'; kimiyse, tepen tırnağa içine gömüldüğü "Taşralılık" psikolojisi dolayısıyla edebiyat dünyasına yansıyan o ucube gölgenin saçaklarında huzurlu ve güvenli, bünyesinin her sayıda artan bir oranda ürettiği safra ve salgıların farkına varamayacak denli 'saf' ve 'samimi'!..

Hasılı, gerek kendi içlerinde ve gerekse diğerlerinin arasında, 'parlak' duruşlarıyla ayırt edilemeyecek gibi değiller..

Ben diyorum ki; bakmak, ama 'görmek' için bakmak, yetecek ve artacak bile..

—————————-

* Bursa'da, bu hafta sonu gerçekleştirilecek "7. Edebiyat Günleri"nin ilân broşürleri ve tabelâlarını görünce, 'çirkin' bir emr-i vâki ile karşılaştım: Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı "Edebiyat Kurulu" adına bana ulaşan yazılı ve sözlü davet sonrası, konuşma metnimi kendilerine ilettiğim, bu metin diğerleriyle birlikte basılıp kitaplaştığı ve dolayısıyla programa dahil olduğum çok önceden bilindiği hâlde; her nedense (!), katılımcılar listesinde yoktum.

'İdeolojik' ayrımcılığın bu kadar sırıttığı ve mide bulandırıcı seviyelere düştüğü bir ortamda, benim bir işim olamaz; programa katılmayacağım!

Anlaşılan, aynı türden mebzul miktarda üremiş olan bu kalın kafalı ve ahmak 'solcu'lardan, sanat/edebiyat dünyasının daha çook çekeceği var!..


25 Mart 2002
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED