T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Cenin'den Gucarat'a... Yeni dünya sistemi ve katliam hakkı

Cenin katliamının nasıl örtbas edildiğini gördünüz. Günlerce kuşatma altında tutulan Filistin lideri Yaser Arafat'ı serbest bıraktılar, karşılığında Cenin katliamının üstünü örttüler. Güya Müslümanlar'ı kandırdılar. İşgali birlikte planlayan ABD ve İsrail, Birleşmiş Milletler ve diğed uluslararası kurumları safdışı edip milyarlarca insanın gözleri önünde bir vahşetin tespit edilmesini engellediler.

ABD istihbaratına çalışan BM silah denetçilerini reddettiği için Irak'ı istila etmeye hazırlanan, Körfez'i silah deposuna dönüştüren, Kızıldeniz'den Hint Okyanusu'na kadar bütün bölgeyi kuşatan ABD, İsrail'le birlikte, önce Filistin'e uluslararası barış gücü gönderilmesini ve Cenin katliamının soruşturulmasını öngören tasarıyı BM Güvenlik Konseyi'nde engelledi. Ardından son derece sınırlı yetkileri olan ve Güvenlik Konseyi kararıyla bölgeye gönderilmesi planlanan heyeti günlerce Cenevre'de beklettikten sonra işlevsiz hale getirdi ve dünya bir vahşetin nasıl gizlendiğine hep birlikte şahit oldu. İnsanlık, Uluslararası kurumların ABD'nin çıkarları için nasıl istismar edildiğini hep birlikte gördü. Fiilen Güvenlik Konseyi'nin 5. daimi üyesi haline getirilen İsrail, dünyanın belirli güç merkezlerini ve uluslararası kurumları esir aldı.

Uluslararası hukukun sınırlamalarından muaf, dünyanın en önemli nükleer ve biyolojik silah üreten ülkelerinden, etnik temizlik veya diğer insanlık suçlarını işleme yetkisine sahip yeryüzünün tek ırkçı devleti, istediği anda başka bir topluma ait toprakları işgal edebiliyor, yerleşim birimlerini haritadan silebiliyor, yüzlerce insanı hiç bir ayırım gözetmeden katledebiliyor, binlerce insanı esir alıp çölde kurduğu temerküz kamplarında bütün hukuki güvencelerden mahrum şekilde tutabiliyor, yok ettiği bir kasabada enkaz altında kalan insanların kurtarılmasına bile izin vermeyebiliyor, kuşattığı kentleri dünyadan tecrit edip onbinlerce insanı aç ve ilaçsız bırakabiliyor ve bu ülke hiç bir uluslararası yaptırıma tabi tutulmuyor. İsrail'in çılgınlıklarını alkışlayanlar kalkıp insanlığa güvenlikten sözedebiliyor.

Katliam veya soykırıma tabi tutulan toplumlar için artık hiç bir koruyucu mekanizma kalmadı. Objektif uluslararası kıstaslar, ABD'nin küresel istila politikası karşısında büyük bir hezimete uğradı. ABD ve cephe arkadaşları için her türlü insanlık suçu, katliam, devlet terörü mübah. Küresel savaşını terör gerekçesiyle kamufle eden ABD, terörün kaynağı olduğunu Filistin vahşetiyle de ispatladı. İsrail'i durdurmaya yönelik bütün girişimleri sabote etti. Bush, "İsrail'i ezdirmeyiz" diye açıklama bile yaptı.

Müslümansanız katliama müstehaksınız

Venezüella'da, ABD'nin küresel savaşına karşı çıktığı, petrol şirketlerinin vergilerini artırma kararı aldığı, IMF'yi kapı dışarı ettiği, ABD'nin Afganistan'da katliam yaptığını açıkladığı, ülkedeki Arap nüfusla ilgili istihbarat bilgilerini ABD'ye vermediği, Soğuk Savaş döneminde Genelkurmay Başkanlığı'na yerleştirilen ABD askerlerinin olşturduğu birimi lağvetme kararı aldığı ve hava sahasını ABD'nin bazı operasyonlarına kapattığı için Devlet Başkanı Hugo Chavez'e yönelik askeri darbe yapan Bush yönetimi, yakında bu ülkeyi ve Kolombiya'yı derin bir istikrarsızlığı sürükleyecek. Chavez'in bir kaç ay içinde ya devrileceği ya da öldürüleceği söyleniyor.

Latin Amerika'dan Orta Afrika'nın Nijerya, Gana, Çad, Somali ve Sudan gibi ülkelerine yönelik hain planlar geliştiren, Filistin'den sonra Lübnan, Suriye, Irak ve İran hattını kontrol altına almak için entrikalar hazırlayan, Gürcistan'a askerlerini yerleştirip Çeçenistan'da suikastlere girişen, Afganistan'da binlerce sivili öldüren, Pakistan'da İngilizlerle birlikte Müslüman cemaatlere karşı büyük bir operasyon başlatan, Filipinler'de Müslümanlar'a yönelik saldırılara hazırlanan, Endonezya'da İslamcı avı başlatan ABD, Keşmir'deki Hint vahşetine destek veriyor. İsrailli askeri uzmanların yıllardır Keşmir'de bulunduğunu ve Hindistan'la nükleer/biyolojik silah çalışmaları yaptığını herkes biliyor. Hindistan'ı yeni müttefik ve cephe ülkesi olarak atayan ABD, yakında terörist ilan ettiği Keşmir halkına yönelik katliamlarda da aktif olarak yer alacak.

Eğer Müslümansanız her türlü cinayete müstehaksınız. Aylardır Hindistan'ın Gucarat eyaletinde Müslümanlar'a karşı vahşi katliamlar yürütülüyor. ABD'nin küresel savaşından cesaret alan Hint yönetiminin planladığı bu katliamları dünya görmüyor mu? Bu terör değil mi? Daha güvenli bir dünya gerekçesiyle insanlığın yarısına savaş ilan edenler, bu vahşete neden ses çıkarmıyorlar? Hint Müslümanları İslam dünyasına yardım çağrıları yapıyor. Şehirlerden kaçan insanların büyük katliamlarla yüzyüze oldukları, ev ve işyerlerinin yakıldığı, bütün malvarlıklarının yağmalandığı, Müslüman kadınlara toplu ve sistematik tecavüzlerin yapıldığı, katliam ve tecavüzlere polislerin bile katıldığı, insanların 50-100 kişilik gruplar halinde diri diri yakıldığı, toplama kamplarında açlık ve salgın hastalık başladığı bildiriliyor. İşin en ürpertici yönü ise, katliamların bizzat Hindistan Başbakanı Atal Behari Vajpayee'nin Hindu milliyetçisi BJP partisi tarafından organize edildiğinin ortaya çıkması.

Hakkında gensoru önergesi verilen Vajpayee, küresel savaşında ABD'nin en yakın müttefiklerinden biri ve İslamla savaşın en ateşli savunucularından. Vajpayee'nin, Başbakan Bülent Ecevit'le arası çok iyi. Ecevit, 30 Mart-2 Nisan 2000 tarihlerinde Hindistan'ı ziyaret ederek Pakistan'la geleneksel dostluğu rafa kaldırmış, yeni müttefik olarak Hindistan'ı ilan etmişti. Tıpkı Rusya ve Çin ile yapılan anlaşmalar sonrası Çeçenler ve Doğu Türkistan halkının terörist ilan edildiği gibi, bu ziyaretlerde de Keşmir halkı terörist olarak tescillendi.

Ankara'ya bir 'insanlık suçlusu' geliyor

Vajpayii, 8 Mayıs'ta Ankara'ya gelecek. Bu adam bir katil, bir terörist. Bir insanlık suçlusu ve yargılanması gerekiyor. Vajpayee'nin örgütlediği bu katliamda, bazı kaynaklara göre, 5 bin civarında Müslüman katledildi. Kömürleşmiş cesetleri hatırlayan yok mu?

Küresel ve bölgesel güç merkezleri, uluslararası kurumları da yedeğine alan ABD'nin yeni "terör çağı"na yelken açmış gidiyor. Bütün İslam ülkelerinde, Müslüman gruplara karşı geniş çaplı operasyonlar yürütülüyor. Gerektiği yerlerde açık savaşa başvuruluyor. Yeni uluslararası sistem, müttefiklerine alabildiğini katliam veya soykırım yapma yetkisi verip ardından bu suçların üstünü örterken, sürece karşı duran devletler veya kitleler terörist ilan edilip vahşi saldırılara maruz bırakıyor. Bir çok Müslüman ülkenin iç güvenliği ABD'ye emanet edilmiş durumda ve bu ülkelerde, mesela Pakistan, alabildiğine tasfiye operasyonları yürütülüyor.

ABD'nin küresel istilası, bazı cephelerde askeri güçle, bazı cephelerde istihbarat teşkilatlarıyla, bazı cephelerde Dünya Bankası ve IMF ile, bazı cephelerde şirket hükümetleri kurup bütün zenginliklere el koyarak, yeryüzünün beşte dördüne cephe alarak ve uluslararası hukuku, insanlığın ortak değerlerini yerle bir ederek devam ediyor. Bu savaş, aslında bütün insanlığı tehdit ediyor. Yeryüzünün onurlu insanları bütün cephelerde, hayatın her alanında bu istilaya karşı direnmeli. Zira onları koruyacak ne bir güç, ne uluslararası hukuk, ne de uluslararası krum var artık. Küresel sermaye ve askeri bürokrasi ortaklığı insanlığı kaosa sürüklüyor. Buna kim dur diyecek?


4 Mayıs 2002
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED