|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Önceki gece TBMM'de "RTÜK Yasası" denilen vetolu ve ayıplı metin, 3'lü Koalisyon üyelerinin ezik sessizliği arasında geçirilmeye çalışılıyordu.. Ve bu arada, gazetecilik mesleğinin de, milletvekilliğinin de hakkını veren DSP'li Uluç Gürkan'ın sesi duyuluyordu.. -Millet Meclisi, ötenazi yapmak için toplandı.. Bu yasa, büyük medya sermayesinin Türkiye'yi yönetme sevdasının ifadesidir. Gözlerim TBMM'de, asıl mesleği "gazetecilik" olan diğer milletvekillerini aradı.. Neredeydi Ahmet Tan, İsmail Cem, Hakan Tartan, v.b?.. Ve, RTÜK Kanunu'nu, Hükûmet adına üstlenen Yılmaz Karakoyunlu'ya takıldım.. Şair ve besteci Yılmaz Karakoyunlu'ya.. Açtım "Doğan Yayınları"ndan çıkan "Rubailer"ini Yılmaz Karakoyunlu'nun.. Adeta kendisinin içine düşeceği durumları, önceden görüp, Rubailer'ine dökmüştü Basından Sorumlu ama Basın Özgürlüğü konusunda suskun Bakan Yılmaz Karakoyunlu.. Vetolu ve ayıplı bir kanunu, sabaha karşı arkalamak, sırtlamak durumundaydı.. "Has bahçeye benzer bir mahşer gördüm Baktım, fakat etrafımı hep şer gördüm. Cennet denilen "meclis"e girdim; lakin, Mümîn ile münkîri beraber gördüm".. Özgürlüğe, serbest rekabete, kanun önünde eşitliğe iman edenlerle, tekelciliğin, haksız rekabetin, imtiyazlıların oluşturduğu "demokrasiyi inkar edenler" sınıfı bir aradaydı Karakoyunlu'nun Meclis'inde.. Karakoyunlu da, kendi şiirinin tam karşı yerindeydi.. Ama, böylelerini çok görmedik mi o meclislerde?.. Kullanılan ve sonra posası sıkılıp atılanları.. Yılmaz Karakoyunlu'nun "Rubailer"inde bu yazgı da vardı.. "Yelkenleri yırtık deli sandal gibiyim. Yorgun ve yanık bahçede son dal gibiyim. Gözden düşüyor kıymetin artık hazır ol; İlk safhada elden çıkacak mal gibiyim.." TBMM Genel Kurulu'nda sabah olmak üzereydi.. RTÜK'ün çıkmaması için mücadele eden AK Partili ve Saadet Partili milletvekilleri, İç Tüzük "incelikler"i ile susturuluyordu.. Muhalefet bir değişiklik önergesi veriyordu.. "Hükûmet" ve iktidar çoğunluğunun egemen olduğu "Komisyon", bu önerge üzerinde konuşulmasın diye, önergeyi kabul ediyorlardı. Ve sonra, önergeye "Kabul" diyenlerin oyları ile "Red" çıkıyordu. Medyada çok sesliliği yok edecek RTÜK'e kilitlenenler, TBMMM'de de çok sesliliği engelliyorlardı.. Bunun adı da "Siyaset"ti.. Ve Yılmaz Karakoyunlu, bu ayıplı ve vetolu RTÜK Kanunu'nun sahibi olarak, herhalde kendi dörtlüklerini hatırlıyordu.. "Sır kalmamış artık; o "erenlik" bitmiş. Hür sevgilerin coştuğu şenlik bitmiş. Yıldızları yorgun gece çökmüş; eyvah!.. Cennet sona ermiş ve esenlik bitmiş.." Bu dizeleri yazan Yılmaz Karakoyunlu da, keşke Abdullah Gül, Mehmet Bekaroğlu, Mustafa Kamalak gibi "Haklı"yı ve "Doğru"yu savunan isimlerin bulunduğu listede yer alabilseydi.. Ve keşke DYP sıralarının ayıplı boşluğu da, "Koltuk rengi kırmızı" ile, ortaya çıkmasaydı önceki gece.. ŞAKA
Utanma ve Acıma Hakkı!..
TBMM'de sabaha kadar süren RTÜK tartışmaları, "Susma Hakkı" kullanan basında, tek sütunluk haberdi.. Basın Konseyi'nin "RTÜK Yasası'nın Türkiye'yi dünyaya kapatacağını" vurgulayan bildirisi, Basın Konseyi yöneticilerinin sütunlarında bile yer alamıyordu.. Bu durumda bari onlar, "Utanma Hakları"nı da kullansınlar.. Biz de onlara "Acıma Hakkı"mızı kullanalım.. MESUT, AMA YILMAZ MI?
Bu tutarsızlıkla, "ehven-i şer" bile olunmaz!..
Mesut Yılmaz'ın bir karar vermesi şart.. Türkiye öyle bir noktada ki, kimsenin kimseye ön-yargılı davranmaya, siyasî veya meslekî kan davası gütmeye hakkı yok.. Bu satırların yazarı için de durum aynı.. Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği için mücadele ederken, sonuna kadar yanındayız.. Mesut Yılmaz, "sivil demokrasi" için uğraş verirken ve "Milli Güvenlik" gerekçesi ile oluşturulan tabulara karşı çıkarken, onu "tartışmasız" destekliyoruz.. Ama Mesut Yılmaz'a da "tutarlı" olmak sorumluluğu ve yükümlülüğü düşmüyor mu?.. Hem "Avrupa Birliği üyeliğinin tüm şartları yerine getirilmeli" diyeceksin.. Hem de anadilde yayını yasaklayan Ceza Yasası'nın 312'nci maddesinin eski halini medyanın üzerine getiren, tekelleşmeyi teşvik edip, serbest rekabeti yok eden "RTÜK Yasası"nı sabahlara kadar destekleyeceksin.. Ciddi, tutarlı, sözüne güvenilir, çağdaş, sorumlu bir politikacıya, bu tutarsız tablo yakışıyor mu? Türkiye'ye özel televizyonculuğu getiren Özal'ın ANAP'ına, yerel televizyonları bir tekel peşkeş çekecek yasal zemin hazırlamak yakışıyor mu? Mesut Yılmaz, bir temel tercih yapmak zorunda. Hem "Ulusal güvenlik" kavramı ile uğraşacaksın.. Hem de RTÜK'e Milli Güvenlik Kurulu tarafından üye atanmasını destekleyeceksin.. İnsan, Mesut olduğu kadar, biraz savunduğu konularda Yılmaz da olmalıdır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |