T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ateş Hattı meydan savaşını bizim çocuklar kazandı...

Bizim çocuklar... Bizim itilmiş, koğulmuş, esmer-karaşın çocuklar... "Arabesk söyleyeni Taksim meydanında asmalı"ymış, bu müzik insanı yeise sürüklüyormuş, hüzün uyandırıyormuş, çağdaşlaşmamızı engelliyormuş...

Bu müzik lahmacun kokuyormuş, kebap kokuyormuş.

Bu müzik yozmuş.

Bu müzik Arap motifleri içeriyormuş.

Bu müzik insanı acıya garkediyormuş, hüzün uyandırıyormuş.

Ya ne olacaktı?

"Hüzün ki en çok yakışandır bize" demiyor muydu Hilmi Yavuz?

"Yalnız hüznü vardır kalbi olanın" demiyor muydu İlhami Çiçek?

Hüzün uyandırmayacaksa, insanı acıya kedere garketmeyecekse, insanı "insan" olmaya çağırmayacaksa niçin yapılır müzik?

Efendim, Türk Halk Müziği'ne itirazları yokmuş, türkülerimizi de pek severlermiş, ama ne bileyim işte, arabesk de pek "geri" duruyormuş, tek sesten kurtulup batının çoksesli müziğini benimsemeliymişiz...

Bizim batının çoksesli müziğine itirazımız yok.

Çok kültürlülüğe de itirazımız yok.

Tıpkı çok hukukluluğa itirazımız olmadığı gibi.

Size itirazımız var.

"Hüzün uygarlığının çocukları"na hüznü çok gören, asla hüznü tatmamış, asla acı çekmemiş, asla "melal"i anlamamış size...

Halka düşman, tarihe düşman, insana düşman seçkinci oligarşiye itirazımız var...

Bu köşenin kadim okuyucusu bilecektir.

Bundan altı ay mukaddem, yine bu köşede yayımlanan bir yazımda, azgın azınlığın yoz, geri, ilkel bulduğu arabesk müziğe övgüler düzmüş, "Çok şükür Türkiye geriye gidiyor" diyerek bu ilkellikten (!) kendime pay çıkarmıştım.

O yazıya hatırlamanın sırasıdır:

Ferdi Tayfur'u dinliyorum; nasıl rahat, şenlikli, cıvıl cıvıl...

Ferdi Tayfur, arabesk müziğin iki kutubundan biri.

Önemli bir adam!

"Devletimizin seçkinleri", düne kadar, arabeski yoz, basit, tahammül ötesi bulurdu. Çağdaşlaşmanın mikyası batı müziği dinlemekti onlara göre; çağdaş Türkiye, bu "ses"i özümsemiş ve içselleştirmiş Türkiye'ydi, estek köstek...

Yıllar sonra bir cumhurbaşkanı çıkacak, Beethoven'in "Dokuzuncu Senfoni" dinletisinde kendini tutamayıp "İşte çağdaş Türkiye tablosu bu!" diye ünleyecektir.

Ben de Müslüm dinliyordum, ne vardı yani?

Müslüm, yoksulların, varoşların, bu topraklarda iz bırakmış "sessiz yığınlar"ın türküsünü çığırıyordu.

Müslüm büyük kente, büyük kentin değerlerine, insan ilişkilerine, üretim biçimine adapte olamamış, aklının bir köşesinde "büyük kent insanı bozar koçum" darbımeseli, ama bozulmaya da meyyal (!) saf bir Anadolu çocuğuydu ve kültürü tektipleştiren (teksesliliğe mahkum eden) resmî tasavvura karşı halkın sesini yükseltiyordu.

Müslüm değil sadece.

Ferdi de dinliyordum, Orhan da, İbo da...

Ferdi'yi genelev çocuğu, Müslüm'ü psikopat, Orhan'ı (afedersin Orhan abi, ellerinden öperim) gogocu ilan ettiler.

İbo da elbette soğuk demirci kalfası...

Osmanlı hinterlandı da bu isimlerle yatıp kalkıyor oysa. İbo'lu, Ferdi'li, Müslüm'lü filmler Suriye'de, Irak'ta, Yunanistan'da, İsrail'de, Ürdün'de kapalı gişe oynuyor. Onların açtığı yolda, gösterdiği ülküde yürüyen arabeskçi, türkücü, özgüncü taifesi müzik listelerini altüst ediyor.

Türkiye'de "sınıfsız, katı bir toplum" yaratma misyonuna koşulmuş devletçi seçkinlerimiz bu yüzden Orhan'ların, Ferdi'lerin, Müslüm'lerin taşıdığı müzikten, o müziği besleyen kültürden, o kültürle kristalize olmuş yaşama pratiğinden hoşlanmaz...

Arabeski basit, uçuk-kaçık ilan eder ama, gavur işi arabeskten, Placido Domingo'dan, Pavarotti'den, Maria Callas'tan yakasını alamaz.

Radyolarımızda artık Muazzez Türüng, Hacer Buluş, Nurettin Dadaloğlu, Fahri Kayahan çalmıyor ama, çok şükür Mahsun Kırmızıgül'ler, Alişan'lar, Azer Bülbül'ler yetişti.

Çok şükür Türkiye geriye gidiyor.

Çok şükür halk, arabeski, çağdaşlaşmanın alamet-i farikası sayılan müziğe tercih ediyor.

Bugün arabeskle nefsini köreltiyor ama, yarın Dede Efendi'yi, Itrî'yi, Hacı Arif Bey'i keşfedecek.

İşte çağdaş Türkiye tablosu...


4 Mayıs 2002
Cumartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED