T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Ecevit bir yıl içinde ölecek'

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal öldü mü, öldürüldü mü?

Zamanın başbakanı Süleyman Demirel, Özal'ın öleceğini biliyor muydu?

Biliyorsa, nereden ve nasıl biliyordu?

Demirel'e ulaşan bilgi, Özal ailesinden gizlenmiş miydi; bunun mantıklı bir açıklaması var mıydı?

Neden otopsi yapılmadı?

O gün Çankaya Köşkü'nde niçin doktor yoktu?

Gerekli müdahale niçin hemen yapılamadı?

Cindoruk'un "Kaynağı Baba" diyerek Çölaşan'a fısıldadığı, çok gizli 'Devlet bilgisi' miydi, yoksa sadece basit bir tahmin mi?

Bütün bu soruların cevabı, kurulacak araştırma komisyonu vasıtasıyla kısa zamanda bulunabilir.

Bulunabilir ama, ortaya çıkacak sonuç, ne şekilde olursa olsun, herhangi bir kimseye fatura kesileceğini sanmıyorum.

"Şimdi benim elimde çok daha çarpıcı bir bilgi var" diyerek söze giren dostumuz, bizi heyecanlandırdı.

Ne de olsa Özal'ın ölümü dokuz yıl öncesinde kaldı. Biz bugüne ve yarına bakalım.

Kaynak sağlam.

Diyor ki sağlam kaynak: "Ecevit bir yıl içinde ölecek."

Çok zorladık, fakat hangi yıl içinde öleceğini söylemedi.

Allah ömür versin, herkes bir yıl içinde ölecek. Mühim olan, hangi yıl içinde olacağını söylemek.

"Orasını Allah bilir ancak" diyor ısrarlar karşısında kaynağımız.

Eyvallah, ona kim itiraz eder ki!..

Arabeski küçümsemek, halkı ve demokrasiyi küçümsemektir

Arabeski küçümsemek, yok saymak için nefes tüketiyor bir kesim. Dahası, yasaklamak için çırpınıyor.

Yıllar boyunca bunu başardılar da ne oldu? "Güç bende" anlayışıyla görmediler, görmezden geldiler, ekranlara çıkarmadılar...

Hangi yasaklama mantığı halkın talepleri karşısında gücünü koruyabilir ki?

"Sen yasa koyucuysan, ben de yasak oyucuyum" dedi millet. İstediği müziği dinlemeye, plaklarını, kasetlerini almaya devam etti. Ferdi'yi, Müslüm'ü, Orhan Baba'yı, bağrına bastı.

Belki çoğunlukla köyüne dönmedi ama, "Hadi gel köyümüze geri dönelim" diyerek hasretini dile getirdi. Kendisi hayatın ağır şartları karşısında ezilmişti, mutluluğu yakalayamamıştı ama, "Bir tek dileğim var, mutlu ol yeter" dedi sevdiği için.

"Bir teselli ver" dedi, Orhan Baba'yla beraber; çünkü "Sevenin halinden sevenler anlar"dı.

"Ayağında kundura"dan, "Pala Remzi"ye kadar İbo'yu hep baştacı etti.

Beğenmeyen dinlemez. Ama yasakla varılacak yer, yanlış bir yerdir.

İnce müzik zevkine sahip kesim 9. senfoniyi ayakta alkışlayabilir. Ancak halka zorla benimsetmeye kalkışırsanız, "Bayburt, Bayburt olalı böyle zulüm görmemiş" olur.

BARLAS'IN SÖZÜNÜ DİKKATE ALIN

Başörtülülerin Meclis'e girmesine yasak getirilmesi üzerine, Mehmet Barlas "Bakarsınız sonunda, başörtülülerin vergi ödemesi de yasaklanır" dedi. Bu fikrin dikkate alınmasında fayda var. Meclis'e ziyaretçi olarak almadığınız kişinin kazancından vergi alıp da ne yapacaksınız!


4 Mayıs 2002
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED