|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kitaplar farelerin hizmetinde!
Türkiye'nin en köklü öğrenim kurumlarından biri olan İstanbul Üniversitesi'nde fakülte ve bölüm kütüphaneleri boşaltılarak kitaplar bodruma indiriliyor. Uygulamada yine Alemdaroğlu imzası var.
İstanbul Üniversitesi Türkiye'nin en köklü kurumlarından biri. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethettiği 1453 yılında Türkler'in fetihçi ruhlarının yanısıra ilme ve irfana verdikleri önemin bir göstergesi olarak kurulan üniversite, fethin 549. Yıldönümünde karanlık günler yaşıyor. Üniversitede yürütülen baskıcı uygulamalara bir yenisi daha eklendi ve üniversitenin çeşitli fakülte ve bölümlerindeki kütüphaneler, tam da Alemdaroğlu'na yakışan gerekçelerle kaldırıldı. Onbinlerce kitap şimdi bodrum katlarında 'farelerin' bilimsel gelişmelerine sunulmuş durumda. Üniversite öğrencilerinden ve öğretim üyelerinden umudunu kesen üniversite yetkilileri, farelerin tetebbuatıyla akademik düzlemde büyük çığır açma peşindeler. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nde ikinci dönemini sürdüren Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun aldığı bu karar, üniversite camiasında da büyük tepki doğurdu. Öğrenciler, tarihi Budha heykellerini bir anda yerle bir eden Taliban anlayışıyla, bölüm ve fakülte kitaplıklarını kapattıran Alemdaroğlu anlayışı arasında ne fark olduğunu soruyorlar. "Bundan sonra araştırma ve okumalarımızı ya kantinlerde ya da fakülte koridorlarında sürdüreceğiz. Ama kitaplar arasında değil, duvarlara baka baka. Kitapsız bir üniversitenin hapishaneden ne farkı var?" diye konuşuyorlar. Alemdaroğlu'nun 'kitapları yasaklama uygulaması' meşhur bir Maarif Vekili'nin "Şu okullar olmasaydı burayı ne güzel yönetirdim!" sözlerini hatırlatıyor insana. "Kitaplar olmasa, öğrenciler olmasa şu üniversiteyi ne güzel yönetirim" anlayışı adım adım hayata geçiriliyor. Bahane inandırıcı değil!
Alemdaroğlu bu uygulama ile ilgili ikna edici bir açıklama yapamıyor ve öğretim üyeleri ile öğrencilerin taleplerine kulak tıkıyor. Alemdaroğlu, bölüm kütüphanelerini, kitapları bir merkezde toplamak için kapattığını söylüyor. Daha büyük ve ihtiyaca cevap verecek bir kütüphane oluşturmanın yolu, fakülte ve bölümlerin kütüphanelerini kapamaktan geçiyor ona göre. Bir de derslikler için yer açacağını belirtiyor Alemdaroğlu. Büyüklükleri 100 metrekareyi geçmeyen bu yerlere nasıl bir derslik açmak istediği ise merakla bekleniyor. Merakla bekleniyor, çünkü bu kitapların içinde nadide kitaplar da bulunuyor. Her bölümün kendi ilgi alanı ağırlıklı olmak üzere oluşturulan bu kütüphanelerdeki kitapların değeri ölçülemiyor. Aralarında Türkiye ve dünyada nüshası kalmamış eserlerin de bulunduğu bu kitapların, bodrum mezarlıklarda değerlerine uygun biçimde korunacağından ve akademisyenlerin kullanımına sokulacağından hiç şüphe yok! Öyle değil mi Sayın Alemdaroğlu?
Tarih tek tipçiliğin mezarlığı
Kitabın tarih boyunca hep düşmanları olmuş. İlerlemeye, bilime karşı olanlar, baskıcı ve otoriter uygulamalardan yana olanlar, tek tip anlayışları topluma dayatmak isteyen kişi ve yönetimler böylesi uygulamalara imza atmışlar. Moğollar bunlardan biri. Yakın tarihte komünist ve faşist yönetimlerin uygulamaları bunların örnekleri. En son ise Taliban yönetimi böylesi icraatlar yapıyordu. Ancak tarih gösteriyor ki, bu tür uygulamalar "geçici" oluyorlar. Çünkü bilimsel düşüncenin önünü tıkamak mümkün değil. Bilgi çağında barbarlığa kapı aralamak, güneşi balçıkla sıvamak gibi beyhude bir çaba. Kendilerinde dönemsel olarak güç vehmeden insanlar vehimleriyle yetiniyorlar sadece. Tıpkı Hitler, Musollini, Stalin, Mao, Franco ya da Pol Pot gibi.
|
|
|
|
|
|
|
|