|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Müziğin, silahın ve aşkın adı; Desperado
Ünlü oyuncuları cast'inde toplayan Desperado, müziği, aşkı ve silahı buluşturan bir macera.. Film, daha önce de pekçok kez yayınlanmasına rağmen yeniden izlemeye değecek kadar iyi... HOLLYWOOD'un ünlü isimlerinden Antonio Banderas ve Salma Hayek'in başrollerde yer aldığı, bağımsız sinemanın genç ve başarılı yönetmeni Robert Rodriguez'in yönetmenliğini üstlendiği Desperado adlı filmde, ünlü yönetmen Quentin Tarantino da ufak bir rolde karşımıza çıkıyor. El Mariachi (Antonio Banderas) gitar çantasında silahlarla dolaşan bir müzisyendir. Meksikalı uyuşturucu babalarının biri olan Bucho'ya izlerken kendini birden küçük bir kasabada bulur. Bucho ile şimdiye kadar hiç karşılaşmamıştır ama yıllar önce Bucho'nun adamlarının saldırısına uğramış ve onda hayatının sonu geçmeyecek bir iz bırakmışlardır. Kasabada Bucho'nun adamlarıyla ilk vuruşmasında yaralanır. Kasabanın kitapçı dükkanını işleten güzel Carolina (Salma Hayek), ona yardım eder ve yaralarını sarar. Kitaplardan oluşan dünyasında yaşayan Caroline, Mariachi ile karşılaştığı anda bu adamın onun kaderini değiştireceğini anlamıştır. Belki de Caroline, Mariachi'nin yaşamındaki tek umut ışığı olacaktır. Banderas ve Hayek, Desperado ile Hollywood'un tanınmış oyuncuları arasına girerken, yönetmen Robert Rodrigez de, bu filmiyle haklı bir üne kavuştu.
Orijinal Adı: Desperado
Yön: Robert Rodriguez Oyn: Antonio Banderas, Salma Hayek, Joaquim De Almeida. Yapım Yılı: 1995 Türü: Macera
Hayatın renk ve seslerinden izler
SEYRİ ŞAHANE
TV kişisel propaganda aracı mı? Havva Setenay İlhan: "Bundan beş on yıl önce dünyada 'kurumsal markalaşma' gündemdeydi. Kişilerin markalaşmaya başladığı günümüzdeyse, artık kişisel imajın ağırlığı kitle iletişim kurumlarına yüklenmeye başladı. 80'li yıllarla birlikte sermayenin medyaya girmesiyle, gazeteciliğin o eski tadı kalmamıştı zaten. Ancak önümüzdeki yıllarda Türkiye "medya-sermaye-politika" üçgeni arasındaki kirli ilişkilerden çok daha absürd gelişmelere gebe kalacak anlaşılan. Sermayenin medyaya girmesiyle tarafsızlığını yitiren TV'ler en azından habercilik açısından standartlara sahipti. Böyle bir giriş yapmamın sebebi de, kanallar arasında gezinirken gözümün henüz test yayınında olan Tatlıses TV'ye takılması. İbrahim Tatlıses ve Aydemir Akbaş'ın başrollerini paylaştıkları bir filmi yayınlayan kanal, "acaba Asena'da bir kanal açsa ne olurdu?" sorusunu aklıma getirdi. Kanalında sürekli dans gösterileri yayınlanacağı için, TV'sine görüntü yetiştirmeye çalışan Asena, 'kıvrak dansı'yla sabah akşam bütün kanalları meşgul etmezdi en azından. Hülya Avşar'ın yayımlamaya başladığı Hülya Dergisi ve Gülben Ergen'in macerası kısa süren "Gülbence"si düşünülürse, önümüzdeki yıllarda, politik şahısların seçim zamanında devreye soktukları kanallar dışında, şimdi de ünlülerin propogandalarını yapmak amacıyla açılan TV'lerin sayısı hiç de azımsanamayacak .
|
|
|
|
|
|
|
|