|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İnsanlar, karıncaları çalışkan yaratıklar olarak bilir. Gerçekten de karınca milleti çalışkandır. Hiç boş durmazlar. Gözucuyla baktığımız zaman, yahut bir-iki dakikalığına takip ettiğimizde, habire koşuşturduklarını, birşeyler taşıdıklarını görürüz. Yakından incelendiğindeyse, çok değişik sonuçlar çıkar. Meraklısı araştırmış: Bir parça peynir etrafında birçok karınca... Peynir yuvaya doğru hareket ediyor. Fakat karıncaların bir bölümü peyniri yuvaya doğru çekerken, diğer grup aksi yöne doğru çekiştirmekte. Yuvaya doğru götürenler daha fazla olduğu için, ağır ağır ilerliyor peynir. Acaba aksi istikamettekiler çekmeyip itiyorlar mı merakıyla peyniri bıçakla ortadan bölünce, itmedikleri anlaşılıyor. Karıncaların bu garip işbirliği sonucu, dört karıncanın çekebileceği bir parçayı, yirmi beş karınca taşımakta. Üstelik zorlanarak. Adeta Türkiye!
BİLGECE BİR SÖZ
Gerçekleri söylemek, kimi zaman (bazıları için) sinir bozucu olabilir. Eski çağlarda yaşayan bir bilge kişi, daima gerçekleri söylediğinden kralı kızdırmıştı. Kral, bilgeye ölüm cezası verdi. Ancak infazdan önce, bilgenin zekasını test etmek için ona şöyle dedi: "Ölmeden önce, son bir cümle söylemene izin vereceğim. Bu söylediğin cümle doğru çıkarsa başın kesilecek, yalan çıkarsa asılacaksın..." Bilge biraz düşündü ve öyle bir cümle söyledi ki, her iki ölümden de kurtuldu. Acaba bilge ne demişti? Bilge kişi "Beni asarak öldüreceksiniz" dedi. Bu sözden sonra onu asmaya götürseler, söylediği "doğru" oluyordu ki, o zaman asılması değil, başının kesilmesi gerekirdi. Yok eğer başını kesmeye götürseler, o zaman yalan söylemiş oluyordu ki, bu durumda asılması gerekirdi. Böylece onu ne asabildiler, ne de başını keserek öldürebildiler. Buradan şu sonuca varabiliriz: Akıllı bir baş, kolay kolay gövdeden ayrılmaz.
DÜŞÜNMEDEN HESAP SORMAYIN KİMSEDEN
Falanca ili, filanca ilçesi, felanca partisi ilçe başkanı sayın feşmekanca, "Anneler Günü" dolayısıyla bir mesaj yayınlıyor. Yazdığı mesajın gazetede çıkmasını istiyor. Bunun için ilçedeki gazete temsilcisiyle görüşüyor. Temsilci sol alt köşeye mührünü basıp imzayı çakıyor, yazıyı gazeteye fakslıyorlar. Gazetede çıkmayınca hafiften alınıyorlar; ilçe başkanı da, temsilci de... "Niye çıkmadı abicim?" diye telefon açıp soruyorlar. Geçen gün, yani Anneler Günü'nün ertesinde gazeteye geldiğimde, ortalık köpük köpüğe gidiyordu. "Bu ne hal?" demeye kalmadı, bölge sayfaları editörü Nusret Özcan'ın telefonda "Gönderdiğimiz mesaj gazetede niye çıkmadı abicim?" sorusuna muhatap olduğundan kızıp köpürdüğünü anladık. - Kaç tane il var, kaç tane ilçe var, kaç tane parti var bu memlekette? Ve kaç tane parti başkanı? Kardeşim, Anneler Günü diye yazdığın kompozisyonu sayfaya koyacak kadar lükse sahip miyiz? Sanki bütün millet infial halinde, senin Anneler Günü mesajını bekliyor!.. Diyelim çıktı; kime ne faydası olacak yazdığın o mesajın? Bir orijinalliği var mı? Genel başkanının bile Anneler Günü mesajı gazetede yer almazken, sen ne hakla hesap soruyorsun? Bunların bir kısmı telefon kapandıktan sonra söylendi. Uzun lafın kısası, hesap sormak için telefon açmadan önce, iki satır daha düşünmek gerekir.
TOKAT
- Ne dedin sen? Ne dedin sen? Çat!.. Ne dedin sen? Ne dedin sen? Çat!.. Geçen hafta her kanalda bu sesler yankılandı, aralıksız. Bir tokat, binlerce defa gösterildi. Güzide bir sanatçımız, bir başka güzide sanatçımıza kameralar önünde tokat atmıştı. Arzu ederseniz, siz bu "güzide" yerine farklı bir sıfat seçebilirsiniz. Sonuçta fazla bir şey değişmez. Değerli medyamız, o tokata öyle bir önem verdi ki, millet bu sayede geçim sıkıntısını, işsizliği, harcını-borcunu, kısacası bütün dertlerini unuttu sanki!
GÜNÜN SÖZÜ
Akılsızlar, hırsızların
en zararlılarıdır. Zamanınızı ve
neşenizi çalarlar.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |