T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yola çıkmak, yoldan çıkmaktır (I)

Yalnız Hakan'a

Kişinin "kendini bilmesi", biraz da "haddini bilmesi" (sınırlarının farkında olması) demektir. Bu bakımdan 'kendini' ve/veya 'haddini' bilmeyenlere "Kendine gel" veya "Haddini bil" denir; öyle ya, "İnsan biraz da haddini bilmeli" değil midir!

Nedir acaba "insanın haddi" ki kendisinden her fırsatta onu bilmesi/tanıması isteniyor, istenebiliyor?

Gündelik konuşmalarımızda bu ifadeleri, "edeb sınırlarını" aşan terbiyesiz kimseler hakkında, terbiye görmemiş, terbiye almamış şahıslara atfen kullanırız; hatta çoğunluk gerçek anlamını idrak etmeksizin böyle kimselere hitaben "Edeb yâhu!" bile deriz. Evet tam da böylesi durumlarda, hani şu hattatlarımızın nefis bir biçimde resmedip tablolaştırdıkları "Edeb yâ HU!" remzini kullanırız.

Bu ifadeyi "gerçek anlamını idrak etmeksizin kullandığımıza" işaret edebiliyorum. Çünkü dikkat edilecek olursa, halk arasında bu ifade umûmiyetle şöyle telaffuz edilir: "Biraz da edeb... yâahu!"

Buradaki "yâ HU", ne yazık ki günümüzde "yok yaaa!", "hadi beee!", "konuşsana yaahu!" türünden ifadeleri hatırlatır bir sûrette sokak ağzının malı olmuş, belki "yâ" yine bir nidâ edatı olarak kalmış ama bu sefer "HU" zamirinin Cenab-ı Hakk'a delâlet ettiği unutularak lafız hakikî mânâsından uzaklaşmış.

Kabaca, "Kimseden edeb dersi almamış, bari onu sen edeblendir yâ Rabbî" mânâsındaki bu mübarek sözün de işaret ettiği üzre, insanın kendini bilmesi haddini bilmesi, haddini bilmesi edebli davranması, edebli davranması ise ahlâklı olması, başkalarına karşı hürmet sınırları içerisinde hareket etmesi mânâsına gelir.

Bütün bu izahâta rağmen, "kendini bilmek" ile "ahlâklı olmak" arasındaki alâka yine yeterince açıklanmış olmadı. Öyle ya, insanoğlunun kendini bilmesi, niçin onun ahlâklı olması anlamına gelsin?

Yeryüzünde tek ahlâklı varlık insanoğludur da ondan! İnsan dışında hiçbir canlı ahlâklı değildir, olamaz! Varolanlar içinde sadece insan, "hayvan-ı nâtık" (düşünen/konuşan canlı) olarak tanımlanır ve yaşlılarımızın söylemekten hoşlandığı üzre onu diğer hayvanlardan (canlılardan) ayıran yegâne zâtî özelliği "nâtıkıyyet"idir; yani "düşünme/konuşma" (nutk) vasfına sahip olmasıdır. (Bu nedenle 'beşer' başka, 'insan' çok daha başka bir mânâ taşır!)

"Hayvan-ı nâtık", insanın hadd-i tammı (zâtî tanımı) olduğundan, insanın haddini bilmesi demek, onun, kendisini 'insan' kılan bu özelliğinin farkına varması; mahiyetini (nâtıkiyetini) idrak etmesi ve dolayısıyla "(kendi) hakikatine" uygun davranması demektir. Nitekim Türkçemizde "kendini kaybetmek", "kendini bulmak", "kendini tutmak", "kendinden kaçmak", "kendinden uzaklaşmak", "kendine gelmek", "kendine dönmek", vb. birçok deyim/deyiş vardır.

"İnsanın kendini kaybetmesi", aklını, dolayısıyla kontrolünü kaybetmesi demektir. Çünkü onu 'kendi' kılan, kendisine, işaret edebileceği bir 'kendiliği' olduğunu farkettiren nâtıkıyyetidir. Kişi 'nâtıkiyyet' vasfını 'bilfiil' yitirirse, geriye sadece hayvaniyyeti kalmış olur ki bu durumda da davranışlarını kontrol edemez, bedenine hâkim olamaz ve tabiatıyla ne yaptığını bilemez. Lâkin haddini bilen kimselerin durumu hiç de böyle değildir. Nitekim Türkçe'de davranışlarını kontrol edemeyen veya edeb sınırlarını (haddini) aşan kimselere, boşuna, "Kendine gel!" denmez.

"Kimlik" sorununun ne kadar da alt düzeylerde ele alındığını anlamak bakımından, tam da burası, gerçekten de sahici bir kalkış noktası olabilir; zira bugün "kimlik" dendiğinde, çoğu kimse ister istemez "kimlik kartı"nda (yakın zamana kadar "hüviyet cüzdanı"nda) yer alan bilgileri anlamakta ve "Sen kimsin?" sorusundaki "kim"den kendisini 'kendi' kılan hakikat'le değil, bu hakikati örten hüviyet'le cevap vermektedir. (Oysa, diyen ne güzel demiş: "Beni seni dışarılarda ararken, sen hep benim kendi evimde idin!")

O halde eve dönmeli ama nasıl?

Not: Bu haftadan itibaren yazılarım Cumartesi ve Pazar günleri yayımlanacak. Duyurulur.


18 Mayıs 2002
Cumartesi
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED