|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bakmayın siz, analık bir başkaldırıdır otoritenin demirden yumruklarına, evlâda yönelen sevimli bir baş okşama hareketiyle... Gözyaşlarından müteşekkil bir koruyucu zırhtır tüm sevilenlere. Yeryüzünün sefaletine bulaşmamış tek kuytu yerdir, tüm noktaları apaçık ortalıkta bulunan pespayelik bahçelerinde... Modernizm mabedinin "life style müridleri"nin, beyin kıvrımı olmayan hoplayıp zıplama seanslarına, sevgisinin ağırlığıyla dahil olmamış, hislerin birer satranç taşı gibi stratejinin emrine sunulduğu alanlara, "karşılık beklemez" hisleri nedeniyle girmemiştir annelik... İşte o yüzden bakmayın siz diyorum, annelik bir onurlu sevgi barınağıdır bütün 'ayak oyunları ustası' zalimlere karşı. İnsanlığın düşürülmesi imkansız içten korunaklı son kalesidir belki de... Yaraları bir çırpıda sarmaktır annelik, evcilleştirilemeyen bir şey yani... Değil, değil... Geç kalmış bir anneler günü yazısı değil bu. Tepki duyulduğu için özel günlere, hemen ardından kaleme sarılmakla ilgisi de yok... Bonus Card'ın hiçbir zeka pırıltısı barındırmayan reklam zincirinin son halkası, dedirttirdi "annelik bu değil"i... Reklam yoluyla "Tüketim Gösterisi"nin yapay bir parçası haline getirilen, getirilmek suretiyle de boğazı sıkılan annelik manzarası, 'bunu yazmalı' dedirten şey... Markette o reyondan bu reyona koşan, karnı burnunda hız kültürü annelerinin (bunlar medya çiçekleri mankenler Çağla Şikel, Güzide Duran ve Ebru Şallı oluyor), sunduğu, tercüme edilmeye muhtaç, orijinal bir metinden çalıntı sözler gibi duran, yeni anne figürü yani... Kalpleri ve beyinleri istemeyen tüketim çarklarının, annelik üzerine geliştirdiği bu yeni dilin, tekdüzeliği boğucu hale gelen reklamı. Adi birer kopya gibi duran annelerin reklamı. Yeryüzünün tek tekinsiz alanı olan annelik, gösteriye şişkin, çıplak bir karınla sonradan monte edilirken, reklamın pornografik dilinin katkılarıyla, yapış yapış ortamların depolitizasyonuna uğramış, bitirilme hamleleriyle, düşürülmüş oturduğu yerden. Bonus'un dahi reklamcıları, para karşılığı dansöz çıkartır gibi çıkartmışlar 'anne'yi ortaya, parasal bir değere tahvil edilmiş, pornografinin kurbanı yapılmış anneliği. Yine de, reklamcıların kirli böbürlenişler eşliğinde avuç ovuşturarak baktığı, topluluğun ortasına fırlatılan bir bomba gibi, milyonların gözleri önüne atılıveren bu uydurma anneler değil aslolan... Aslolan gözlerine baktığınızda "yensen de yenilsen de" bağrına basacağını anlamaktır. Öyle olmalı yani...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |