T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Derviş de artık bu hükümete güvenmiyor

Eveet!.. Artık Kemal Derviş de "gerçekleri" görmeye başladı. Sabah akşam erken seçim istemesinin nedeni bu. Kemal Derviş, "Bu hükümetle krizden mrizden çıkılmaz, ben de "başarısız" sayılmış olurum" diyerek, başarısızlığın suçunu, "hükümete olan güvensizliğe" bağlayarak kendisini kurtarmaya bakıyor.

Aslında doğru söylüyor. Yaptığı hesap da doğru. Yalnız dikkatinizi çekerim, Kemal Derviş artık bizim gibi konuşmaya başladı. "Enflasyon düştü ama borçlanma maliyeti aynı oranda azalmıyor" sözü, "tek hedef" enflasyon olursa krizden çıkılmaz diye aylardır yazıp durduğumuz görüşün "Dervişçesi". Türkiye gerçeğini yavaş yavaş Kemal Derviş de görmeye başladı, Amerika ve IMF de.

Kemal Derviş'in, "100 milyar dolar iç borç var, siyasi belirsizlik yüzünden reel faiz yükü yüzde 8.5 civarında, Hazine'nin yıl sonuna kadar 8.5 milyar dolar faiz ödemesi gerekiyor. Bugün seçim olsa siyasi belirsizlik ortadan kalkar. Reel faizler düşer. Yılda 6 milyar dolardan 5 yılda 30 milyar dolar tasarruf sağlanır" sözü, aslında "Bu hükümet bitti. Bu hükümete olan güvensizlik yüzünden enflasyon düşse bile faizler düşüp ekonomi dengeye gelmiyor. Ekonominin dengeye gelebilmesi ve belirsizliğin bitmesi için seçimlerin yapılması ve bu hükümetin gitmesi gerekir" anlamınadır.

Kemal Derviş'in "erken seçim" istemesine, koalisyon liderlerinden gelen sert tepkinin altında, işte bu "gizli gerçek" yatıyor. Koalisyon ortakları "muhtemel bir erken seçimde" barajın altında kalacaklarını ve "iktidar nimetlerini yitireceklerini" görüyorlar. Yoksa "seçim olursa ekonomi batar" demelerinin bir anlamının olmadığını kendileri de biliyor.

IMF'nin dayatmasıyla yaptıkları düzenlemelerle "seçim ekonomisi" uygulamalarına imkan yok. Seçim öncesi "taban fiyatlarını artıramazlar", çünkü Tütün ve Şeker Yasaları ile taban fiyatları artışları hükümet tarafından değil bir kurul tarafından yapılacak.

İstediklerine "kamu bankalarından kredi veremeyecekler", çünkü kamu bankaları yönetimi özelleştirildi. Usulsüz kredi veren yönetici soluğu mahkemede alıyor. Hazine limitlerin dışında borçlanamıyor, Merkez Bankası özerkleştiği için siyasi baskılarla para basamayacak. Kamu kurumlarında "eş- dost işe alınamayacak", çünkü kamu personel sayısı IMF tarafından "mercek altında" tutuluyor.

O zaman, "Miyastenia gravis", "parkinson", "kaburga kırığı", "bağırsak iltihabı", "ülser", "tromboflebitis". "damar sertliği", "unutkanlık ve dil sürçmesi", "çift görme" gibi rahatsızlıkları olan ve "yürüyüp yürüyemediği tartışılan" bir Başbakan'la devam etmenin bir anlamı var mı?

Yoksa, hem Derviş'e, hem de Avrupa Birliği'ne karşı "en sert çıkışları" yapan Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, kendisini "seçimsiz başbakan yapacak" bir olgu mu bekliyor? Eğer böyle bir "beklenti" varsa ve son zamanlardaki "bütün milletvekillerine kapımız açıktır" denirek "milletvekili transferine" yeşil ışık yakılması ne derece ülke ekonomisine "faydalı" bir durumdur.

"Erken seçim olursa seçim ekonomisi uygulanır ve ekonomimiz batağa girer" diyenlerin, "Ecevit sonrası" iktidarlarında "tam bir kaos" yaşanacağından ve ekonominin gerçekten batacağından haberleri yok mu?

Kemal Derviş hiç olmazsa ortaya "somut bir hesaplama" koyuyor. "Bu iktidardakilere olan güvensizlik ve siyasetteki belirsizlik yüzünden her yıl 6 milyar dolar kaybediyoruz. Seçim yapalım bu paraları tasarruf etmiş olalım" diyor.

Ya Kemal Derviş'e, Avrupa Birliği'ne karşı olanlar ne diyor? Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntıların farkında değillermiş gibi davranıyorlar. İktidar koltuğuna yapışmalarının bedelini bu halk "çok ağır" bir şekilde ödedi.


25 Mayıs 2002
Cuma
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED