T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İzin mi alacağım?

İsrail Filistin'i yok etmek üzere harekete geçti, bizim kanallar 'Moon' konusunu tartıştırıyorlar. İstanbul'a gittiğimde varlığından haberdar olduğum 'Ulusal Kanal' ile muhafazakâr değerleri savunan kanallar arasında ele alınan konular yönünden bir fark kalmadı. Ulusal'cılar 'Kanal-9' adıyla bütün Türkiye'ye ulaşan bir kanal satın almışlar. Ne gerek var?

Moon grubunun Ankara'da düzenlediği toplantıyla ilgili televizyon programlarında katılımcılar hesaba çekiliyor. Programcı, ısrarla, "Sizi kandırdılar, değil mi?" diye soruyor, onlar da kandırılmayı kendilerine yediremediklerinden, bir türlü beklenen cevabı vermiyorlar. Manzara, Sovyet tipi bir rejimde, diğer yoldaşlar önünde 'özeleştiri' yapan ideoloji günahkârlarını izleme töreni gibi...

Benim bildiğim, yetişkin insanlar, kimseden izin almaksızın istedikleri yere gidebilirler. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu, toplantı düzenleyecekler için bazı gereklilikler öngörüyor, ama toplantılara katılacaklar için herhangi bir sınırlama koymuyor. Yasal yeterlilik yaşına erişen herkes, istediği toplantıya, kimseden izin almaksızın katılabilir.

Birileri, "Moon grubunun toplantısıysa katılamazsın" demeye getiriyorlar. Aynı birileri, dün, Fethullah Gülen'le irtibatlı toplantılara katılanları da hesaba çekiyorlardı. Eğer istedikleri sonucu elde ederlerse, ileride, herhangi bir etkinliğe katılmak için nereden izin alınması gerektiğini bizlere dikte edecekler...

Kendi hesabıma, eğer vaktim müsaitse, bir şeyler öğreneceğim umudunu taşıyorsam, fikir alış-verişinden daha zengin çıkacağıma inanıyorsam, merak duyduğum her dâvete icabet ediyorum. Evde oturmayı yeğleyen çocuklarıma da, "Şöyle merakını gıcıklayan bir toplantı, zevk alacağın bir konser yok mu, gitsene" telkininde bulunuyorum... Çocuklara.

Moon grubunun Kore'deki bir toplantısına 1992 yılı ekim ayında katıldım. Seul'den yazdığım yazılarda, Moon adlı Kore asıllı din adamının kim olduğunu, grubunun neyi amaçladığını, nerelerde faaliyet gösterdiğini uzun uzun anlattım. Toplantının tören ve şölen tarafları ilgimi çekmekle birlikte, konuşulanlardan fazla keyif aldığımı söyleyemem. Başka bir toplantısına katılma ihtiyacı da duymadım zaten.

1977 yılında, İngiltere'deki bir şatoda ilginç zikir törenleri düzenleyen Müslüman olmamış İngiliz Mevleviler'in toplantılarına da katılmıştım. 1979'da, Şam'da, Emevi Camii içinde kurulan zikir halkasına sokulduğumu, aynı kentteki bir Bektaşi tekkesinde vurmalı sazların bolca çalındığı bir âyini gözlediğimi de hatırlıyorum. 1978 yılında, sokakta görüp peşlerine takıldığım Hare Krişna grubunun mâbetlerine de gittim. Roma'da geçirdiğim önceki pazar günü, St. Peter Meydanı'ndaki kilisede âyin izlerken görebilirdiniz beni.

Aslında okurlarım benim geçmişte ve şimdi nerelere gittiğimi, hangi toplantılara katıldığımı, kimlerle görüştüğümü, neler konuştuğumu biliyorlar. Gittiğim yere, her görüşmeme onlara malzeme sağlamak amacıyla da gidiyorum çünkü. Dahası, 'gizlilik' kaydı konulan, okurlarımla paylaşamayacağım yerlere adım atmıyorum.

Bilen biliyor, benimle tıpatıp aynı düşünceleri paylaşan insanlarla aynı panelde, aynı programda bulunmaktan hoşlanmam ben. Farklı düşüncede insanların rağbet ettiği, bilmediklerimi öğreneceğim, beyin hücrelerimi tahrik edecek ortamları severim. Geçmişe bakıyorum da, dünyanın öndegelen zekâlarıyla aynı çatı altında bulunmamı sağlamış, öfkelendiren konuşmalar dinlediğim toplantılara "İyi ki katılmışım" diyorum.

28 Şubat kahramanı bazı şarlatanların şovlarına imkân sağlayan 28 Şubat mağdurlarının sesi olma iddiasındaki televizyon kanallarının da aktif katılımıyla, 'Türkiye 2002', "Neden katıldın?" sorusunun geçer akça olduğu bir ülkeye dönüşüyor. Oysa, "Neden katıldın?" sorusuyla insanların sigaya çekilmesini teşvik edenler, aynı soruyu, yandaşlarına, "Neden o kanalın programına katıldın?" biçiminde de soruyorlar...

Kusura bakmayın, ama, ben buna "Oyuna gelmek" derim...

Moon Kilisesi Türkiye'yi Hıristiyanlaştırmaya çalışan bir misyoner örgütü mü? Olabilir. Herkesin kendi dinini yaymak arzusunu saygıyla karşılarım. Dikkat edilirse, başka dinlerin misyonerlik faaliyetlerine karşı çıkanlar, İslâm konusunda da millete göz açtırmak istemeyen çevreler... Halbuki, misyoner faaliyetlerine, ülkemiz insanının Hıristiyanlaştırılmak istenmesine karşı çıkanların, İslâmî gayretlerin önünü açması gerekmez mi? Ona da karşılar, buna da. Acaba ne hesabına?

Onu bunu bilmem. İyiyi kötüden ayırt edebilecek yaşta kişilerin özgür iradelerinin önüne engel konulması doğru değildir. Fikirlerin serbest rekabetine inanırım ben; herkes her fikri rahatlıkla ifade edebilmeli, dinleyiciler de kendilerine mâkul geleni tercih etmelidir. "Benim istediğim gibi vatandaşlar olacaksınız, benim söylediğime inanacak, benim yaşadığım gibi yaşayacaksınız" dayatmasına bütün varlığımla karşıyım. Benim inancımın beni sınırlayarak korunmasına bile...

Televizyon programlarında "Moon toplantısına katıldın, aldatıldın, değil mi?" sorusuna muhatap edilen insanlardan beklediğim cevaplar şunlar: "Katıldım, ne olacak? Senden mi izin alacaktım? Çocuk muyum ben?" Vesâyetçi toplum olmaktan ancak o zaman kurtuluruz.


1 Nisan 2002
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED