|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Epey zaman aldı ve zor oldu ama sonunda binlerce türkü içinde en çok beğendiğim türkünün hangisi olduğuna karar verdim: "Dersini almış da ediyor ezber..." Nâm-ı diğer Yozgat Sürmelisi. Yanlış hatırlamıyorsam, bu isimle anılan birkaç türkü daha var. İçlerinde bunun yeri ayrı. Bir düşünün, şimdi biri ya da birileri çıksa ve şarbon mikrobundan daha tehlikeli olan Şaron mikrobuna dersini verse... O da aldığı dersi ezber etmeye başlasa... Biz de bir ustadan o türküyü dinliyor olsak... Ne güzel olur, ne güzel! O takdirde türkünün adını "İsrail Sürmelisi" şeklinde değiştirebiliriz. Yok mudur Şaron'a dersini verecek bir babayiğit?
BÜYÜKLERE MASALLAR
Zamanın birinde ülkenin kralı, sürekli dövüşen, geçinemeyen üç oğlunu, ülkenin üç yanına yollamış ve "Bana en değerli armağanı getiren kim olursa, tahtımı ona bırakacağım" demiş. Kardeşlerden biri, gizemli Doğu'nun halı tüccarları arasında bulmuş kendini. Gücünü göstermiş... Bileğinin hakkıyla uçan bir halı sahibi olmuş. Öbür kardeş ise düelloda kılıcını konuşturmuş ve gizemli bir dürbün almış babasına. Bu öyle bir dürbünmüş ki istediğin yeri ve kişiyi gösteriyormuş. En küçük kardeş de usta bir ok atıcısıymış. Göster bakalım becerini demişler, gittiği yerde ona. Bir çocuğun başının üzerine koydukları elmayı vurmasını istemişler. Sonuçta ''hayat elması''nı kazanacakmış. Bu elma, her derde devaymış, her hastalığı iyileştirirmiş. Kan ter içinde kalsa da küçük kardeş, çocuğun başı üzerine konulan elmayı tam ortasından vurmuş. Bu sefer gözlerini kapatmışlar. ''O kadar ustaysan, gözlerin kapalıyken vur çocuğun başı üzerindeki elmayı'' demişler. Çok düşünmüş usta okçu, ama karşısında bir çocuğun hayatı varmış. Son anda vazgeçmiş atmaktan. Yitirdiğini düşünmüş hayat elmasını. Oysa çevresindekiler ona, ''Tam kaybettiğini sanırken kazandın, her ne pahasına olursa olsun kazanmak istemedin, hayat elması artık senin'' demişler. Küçük kardeş de o değerli elmayı almış babası için. Üç kardeş önceden konuşup sözleştikleri yerde buluşmuşlar, ülkelerine dönmek için. Bir araya geldiklerinde babalarına aldıklarını göstermişler. Kardeşlerden biri övünerek dürbünü göstermiş. Hepsi merakla dürbüne bakıp ülkelerini görmek istemişler. Bir de bakmışlar ki ülke yasta, babaları ölüm döşeğinde. Hemen nasıl gideceklerini düşünmüşler. Kardeşlerinin uçan halısıyla ülkelerine gidivermişler ve hasta babalarına küçük kardeşin armağanı olan hayat elmasını vererek iyileştirmişler. Sonunda kardeşler yalın bir gerçeği görmüşler: Birleşmek, ayrılmaktan iyidir. (Dr. BİG)
OLACAĞI BUYDU
Siverek'ten bir okurumuz aradı. Şaron'a "kasap" denilmesinden rahatsız olduğunu söylüyor. Çünkü, okurumuz kasap. Dahası var, aylardır evine "Ariel" isimli deterjanı sokmadığını da belirtti. Aynı şekilde düşünenler artarsa, o deterjanı üreten firma sıkıntıya düşebilir. Şimdi o firmanın yapması gereken, vakit kaybetmeden "Yaser" markasıyla bir deterjan üretip piyasaya sürmek.
ÇEK
- Haydi gel şunu çek edelim.
UMUYORMUŞ
Bay Buş, Filistinliler'in kendi devletlerinin olmasını umuyormuş. Filistin'de kan gövdeyi götürüyor, "Başçavuş" hâlâ ummaktan bahsediyor.
AĞZIN BAL YESİN
Ülkemizde Cüneyt'ler ikiye ayrılır... Bir, aktör olanlar; iki, gazeteci olanlar.
Gazeteci Cüneyt'ler de iki cinstir... Genç gazeteci Cüneyt'ler, ihtiyar gazeteci Cüneyt'ler. Genç gazeteci Cüneyt'ler midesinde ülser olanlar ve olmayanlar şeklinde iki grupta ele alınabilirse de, biz aslında öteki cinsin, yani 'ihtiyar gazeteci' grubunun tek temsilcisi Cüneyt Arcayürek'in bir sözü üzerinde durmak istiyoruz. "Dünya bir köy olarak kabul edilebilirse, Sovyetler yıkıldıktan sonra, ABD köpeksiz köyde değneksiz dolaşır hale geldi."
GÜNÜN SÖZÜ
Herkesin üç kişiliği vardır: Ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |